‘’Gizli’’ İmamoğlu medyası ifşa olacak mı?
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Bu söz, belki de şu hayatta kendime hemen hemen her gün hatırlattığım, ve en sevdiğim veciz sözlerden biridir.
Bugün de sizi, yine konumuza cuuuk diye oturan bir sözle karşılıyorum…
Bugün uzuuuun uzuuuun peşrev yok.
Sıcaaaak mı sıcaaaak kulis ve analizler var.
Eğilin getirin kulağınızı, fısıldayayım.
Türkiye’de medya aleminde, İmamoğlu ve Ongun’un medya imparatorluğu kurma çabalarını herhalde benden çok yazan yoktur.
Yaklaşık 4 senedir, durmadan, sıkılmadan yazdım.
Başarılarını da… Başarısız girişimlerini de…
Haklarını vermek lazım.
İmamoğlu-Ongun ikilisi medya ağı kurmak için çok büyük bir para ve emek harcadılar.
Zaman zaman başarısız oldular.
Tıpkı Olay TV vakasında olduğu gibi…
Fakat ne yaptılar, ne ettiler; gerek tekil olarak fonladıkları gazeteciler, gerekse Halk TV gibi fonladıkları TV’ler, bolca para akıttıkları youtuber’lar üzerinden geniş ve ‘’davasına adanmış’’ bir kitle yarattılar.
Örneğin bu yapılanmanın Murat Ongun'la beraber baş aktörü olan Altaylı- ki ben bunu aylar öncesinden yazmıştım- yandaş medyada ne kadar (siciline bakmadan kendince) eleştirdiği gazeteci varsa onların kötü bir kopyasına dönüştü.
Kelle koltukta otelde çıkan bantlama skandalını bile hunharca savunuyor.
Yıllardır gazeteci diye hürmet gösterilen insanların, nasıl şuurlarını yitirmişçesine militanlaştığını görüyoruz.
‘Yandaş medyadan, trollerden ne farkımız kaldı’ demeden hem de…
Neyse sırdaşlarım, bu arkadaşlar yüklü paraların cazibesine kayıtsız kalamadan bir tercih yapmışlar, ve kahraman gazeteci maskesi altında zenginleşmişler.
Yarın öbür gün de namusuyla para kazanan ve orta sınıf altı hayatlar yaşayan emekçilere de ahlak ve meslek etiği dersi verirler.
Emin olun, cibiliyetleri böyle.
Neyseeeee bunlara olan olmuş.
Bugün asıl konumuz İBB’yi açıktan savunmayan ama ikili oynayan yayın kuruluşları.
Yani pusuda yatanlar.
İBB ile el altından derin ilişki geliştiren ancak bunu açık etmeyenler.
Puslu havanın geçmesini bekleyenler…
İKİLİ OYNAYANLAR.
Bu ikili oynayanların bazıları yeni medya kurdu, bazıları yeni medya patronu oldu.
Ama ortak noktaları kendilerini birbirine bağlayan görünmez sicimler.
Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, bir grup medya patronu ve yöneticisi, İBB soruşturması derinleştikçe paniğe kapılıyormuş.
Çünkü yıllardır iktidara çaktırmadan, İmamoğlu ile kurdukları derin bağın ifşa olmasından korkuyorlar.
Fakat bu tavşanların gözlerine far tutulmuş durumda.
Hem de kocaman bir far.
Öyle bir far ki bu hareket edemiyorlar, afallamış, öylece kalakalmış durumdalar.
Bazılarıysa ‘’bağlantılarım güçlü bana bir şey olmaz’’ kafasında.
Fakat iş öyle değil.
İktidar devam ederse zaten işimiz sürer, İmamoğlu kazanırsa da yeni dönemde yerimiz hazır hesabı yapanlar, sobelenmiş durumda.
Açık konuşayım, açıktan İBB’yi savunanlara daha çok saygı duyuyorum.
Hiç değilse bir riski görüyor, sonuçlarını göze alıyorlar…
Fakat en tehlikelisi, bu ne şiş yansın ne de kebap, gemimiz her fırsatta yürüsün tayfa…
Bakalım yanlış hesapları nereden dönecek?
KESKİN KALEM UYARDI, ICRYPEX UÇTU
Sırdaşlarım, yoldaşlarım, felaket arkadaşlarım.
Son yazımda Fatih Altaylı’nın sponsorluk skandalını konu almıştım.
İBB soruşturmasında ortağı tutuklanan ve adı kara para iddialarının göbeğinde olan ICRYPEX isimli kripto para şirketinin parasını alarak bu yayınları nasıl yaptığını sorgulamıştım.
Hafızaları tazelemek için yazımın linkini dikkatinize sunuyorum:
Hatta asıl şaşkınlığım Altaylı’nın kendi batağına Onlar TV ekibini de çekmesi olmuştu.
Çünkü Altaylı aracılığıyla aynı şirket Altaylı’nın stüdyosunda yayın yapan Onlar TV’ye de sponsor olmuştu.
Hatta şöyle demiştim:
Altaylı’nın taktiği şudur:
Açıktan herkese celallenir, küfreder.
Tenhada herkesten özür diler.
Onunla beraber kuyuya inenler, yandığıyla kalır.
Aradan geçen zaman maalesef beni çok haklı çıkardı…
Fakat her şeyi düşünürdüm de, Onlar TV ekibi gibi kafası çalışan bir grup gazetecinin Altaylı’nın ağına düşeceği aklıma gelmezdi.
Ve çok önemli bir soru sormuştum:
ONLARCA KARA PARA VE YOLSUZLUK HABERİ YAPAN BİR GAZETECİ EKİBİ, ICRYPEX LOGOSU ALTINDA NASIL YAYIN YAPAR.
VE HATTA İBB İLE İLİŞKİSİ SABİT OLAN BİR ŞİRKETTEN PARA ALARAK, BAĞIMSIZ GAZETECİLİK NASIL MÜMKÜN OLABİLİR?
Sadece ben değil pek çok kişi bu durumu sosyal medyadan da eleştirdi.
Ve bilin bakalım ne oldu?
Önce Altaylı’nın yayınlarından ICRYPEX logosu bir anda kalkıverdi!
Yerine başka sponsorlar geldi…
Reklam olmasın diye isimleri yazmıyorum ama ekran görüntülerini iliştiriyorum…
Veeeee Altaylı yayınlarından sonra Onlar TV’nin dün akşamki yayınında da benzer bir durum yaşandı.
Veee ICRYPEX sponsorluğu, Onlar TV ekranından da yok oldu.
Demek ki neymiş, birileri Altaylı’nın ipiyle kuyuya inilmeyeceğini görmüş.
Ne diyelim, darısı kariyerini onun ‘’tavsiyelerine’’ uyarak dizayn eden diğer ekran yüzü ve gazetecilerin başına…
Eeeee atalarımız ne demiş:
Kılavuzu karga olanın…
AKİFOĞULLARI- ÇAKIROĞULLARI SAVAŞI TAM GAZ
Sırdaşlarım fikr-i takip biliyorsunuz en sevdiğim şeydir.
Bir haberi yazıp web sitesinin tozlu sayfalarında öylece bırakmam.
Zaman içerisinde takip eder, uygun fırsat elime geçince de yazarım.
Şimdi size tıklanma rekoru getiren yazılarımdan birini hatırlatacağım.
Linkini şuraya iliştiriyorum:
Okumak istemeyenler için özetle şunu yazmıştım:
Habertürk’te GYY Mehmet Akif Ersoy ve Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır arasında çok büyük bir güç savaşı olduğu…
Çakır’ın GYY olmak istediği ve Ersoy’un sağ kulvardan gelerek koltuğu aldığı…
Bu nedenle Çakır ve Ersoy arasında büyük gerilim olduğu…
Kanalın da bu iki isim arasında Akifoğulları ve Çakıroğulları olarak kamplaştığını yazmıştım.
Elbette de Tosun Paşa filmindeki Tellioğulları-Seferoğulları kavgasına atıfta bulunarak.
Keskin kulaklarıma gelen son kulislere göre, bu kavga zamanla sönümleneceğine ALEVLENMİŞ!
Tam bir haftadır ne Çakır ne de Ersoy kanala uğramıyormuş.
Her iki ismin de ekranda olmaması bir diğer dikkat çekici nokta.
Ersoy bir süre önce Ankara’da kapı kapı gezerek Çakır’ı yakın bir zamanda kovacağını söylemiş.
‘’Artık onu muhatap almayın’’ demiş.
Bunu duyan Çakır da rest çekmiş ve ‘’bu tavırlar durmazsa giderim’’ demiş.
Fakat Ersoy, bu çıkışa kulak asmamış.
Çakır da Ankara’da yakın olduğu bazı isimlere Ersoy’la ilgili akıl almaz skandallar aktarmış.
İddialara göre ikili arasında bir yandan yetki, diğer yandan da güç savaşı yaşanıyormuş.
Olan da arada kalan çalışanlara oluyormuş…
Keskin radarlarıma takılan bilgilere göre, Çakır’ın kontrolündeki Ankara Büro’da büyük bir tedirginlik hakimmiş.
Herkes kovulmaktan korkuyormuş.
Hem Ersoy, Hem Çakır neden ortadan kayboldu?
Bu güç savaşının kazanan tarafı kim olacak?
Hep beraber göreceğiz sırdaşlar,
Keskin’iniz Kalem’iniz takipte.