İsmail Küçükkaya nereye transfer olmaya çalışıyor?
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
Hepimize iyi kötü bir şeyler oldu
Bir sana olmadı, hayret
Sen gerine gerine dolaşırken
Biz hayat kavgasında, ha gayret
Biz elimize yüzümüze bulaştırdık
Azıcık yoldan çıkınca
Sende hasar sıfır maşallah
Çalkala hadi adamım
Devrine durumuna göre çalkala
Hadi kitabına uyduralım
Ele aleme karşı zevahiri topla…
Sırdaşlarım, yoldaşlarım, felaket arkadaşlarım…
Sizleri bugün pop müziğimizin değerli isimlerinden Seden Gürel’in Çalkala isimli şarkısının,
bu muhteşem sözleriyle karşılıyorum.
Zaman zaman bu şarkıya radyoda denk gelirim.
Her denk geldiğimde de, sanki ‘’medyadaki bazı tür insanlar için bestelenmiş’’ derim.
Yazımın başlığından da anlayacağınız üzere İsmail Küçükkaya konusunda bir kulis yazmak üzere tammmm bilgisayarımın başına geçtim ki…
Beynimde işte bu şarkı dönmeye başladı…
SENİ LAPACIIII…
SENİ YIKAMACI…
YAĞLAMACI…
Haydi siz de açın bu şarkıyı, hem dinleyin hem de bir yandan kulisimi okuyun.
Malum, İsmail Küçükkaya’nın yıllardır sır gibi sakladığı gizli yandaşlığını ilk ifşa eden bendenizim.
Kimsenin gizli yandaşlık kavramından haberinin olmadığı zamanlarda, Küçükkaya’nın Binali Yıldırım’la yakın ilişkilerini ifşalamıştım.
Sonrasında herkesin gözü açıldı da, Küçükkaya’nın ortayolculuğu artık dillere pelesenk oldu.
Aylaarrrrr önce siz sırdaşlarımla, Küçükkaya’nın Halk TV’nin gidişatından rahatsız olduğunu,
hatta korktuğunu, kendine daha korunaklı bir yer aradığını aktarmıştım.
Küçükkaya bu uğurda çok kapı aşındırdı.
Ve sonunda gözünü bir medya grubuna kestirdi.
O medya grubuna gidebilmek için de yine benim daha evvel ifşa ettiğim bir bağlantısını devreye soktu.
Neyse çok şifreli konuştum, daha açık yazayım.
Yıllar önce Küçükkaya’nın Sezgin Baran Korkmaz’la bağlantısını kuran ismin, Korkmaz Karaca olduğunu yazmıştım.
Hatırlarsanız Karaca adı Sedat Peker’in videolarında geçince, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu’ndaki görevinden istifa etmişti.
Şimdiiii iki eski dost, Karaca ve Küçükkaya, belli ki oturmuşlar ve Küçükkaya’yı Halk TV’den kurtarmak için plan yapmışlar.
Veeeee Karaca, Küçükkaya’nın bir medya grubuna transferi için devreye girmiş.
Bu medya grubu, Can Medya Grubu…
Keskin kulaklarıma gelen bilgilere göre, Karaca, Küçükkaya’nın Habertürk’e transferi için bayağı çaba gösteriyormuş.
Fakat gelin görün ki, Ankara bu transfere asla yeşil ışık yakmıyormuş.
Yani şimdilik, Küçükkaya’nın Habertürk hayalleri suya düşmüş gibi görünüyor.
Bakalım yeni sezonda Halk TV ekranlarında devam edecek mi?
Yoksa bir B planı var mı?
Göreceğiz.
MEDYADA ZARARINA SATIŞLAR
Geçtiğimiz yazıların birinde kullandığım bir ifadeyi tekrar hatırlatmak istiyorum:
Bu sonbahar medyada yaprak dökümü mevsimi olacak…
Artık yaprak dökümüne 10 günden az bir zaman kaldı.
Havalar soğumaya başladı.
Ve sonbahar kendini hissettiriyor.
Medyada da sanırım ilk kez, yeni yayın dönemi heyecanı yok.
Ne bir transfer, ne bir hareketlilik.
Nedeni belli: PATRONLARIN ÇOĞU MEDYASINI ELDEN ÇIKARMAK İSTİYOR.
Evet yanlış duymadınız yoldaşlarım.
Aslına bakarsanız medyada çok sessiz bir kriz yaşanıyor.
Geleneksel medyaya güvenin azalmış olması…
Reklam gelirlerinin de haliyle bir hayli düşmesi…
Genel ekonomik kriz halinin buhranı katmerli hale getirmesi…
Gibi… Gibi… Gibi…
Ve tabii ki siyasi ortam…
Birçok nedenle patronların büyük kısmı medyasını satmak için kolları sıvamış durumda.
Bunlardan biri Ferit Şahenk.
NTV kulislerinde konuşulanlara göre, aslında yıllardır bu niyetini dile getiren Şahenk bu kez çok kararlıymış.
Öyle ki kanala hiçbir şekilde yatırım yapılmıyormuş.
Yeni çöp bile alınmıyormuş.
Demirören Medya yine aynı durumda.
Giden deneyimli gazetecilerin yerine stajerlerin doldurulduğu…
Hiçbir yatırımın yapılmadığı, özlük haklarının yerlerde süründüğü…
Bunları herkes biliyor.
Demirören ailesinin devlet bankalarından aldığı borçları ödemesi bir yana, medyasını kıt kanaat çevirmeye çalıştığı…
Bu nedenle de acil olarak elden çıkarmak istediği yine kulislerde konuşuluyor.
Veeee Halk TV…
Sahibi Cafer Mahiroğlu her ne kadar satış iddialarını keskin bir dille reddetse de, siz siz olun Keskin’iniz Kalem’inize güvenin.
Mahiroğlu’nun kimlerle, Londra’nın Enfield semtindeki hangi restoranda, satış için kulisler yürüttüğünü çok çok iyi biliyorum.
O nedenle kendimden emin bir şekilde şuraya yazıyorum:
Mahiroğlu Halk TV’yi elden çıkaracak!
Pekiii asıl soru şu:
Bu kadar medya kuruluşunu kim satın alacak?
O da bir başka yazının konusu olsun.
AHTAPOTUN KOLLARI MEDYAYI DA SARMIŞ
İskandinav mitolojisinde bir canavar var.
Adı Kraken.
Devasa bir ahtapot.
Kocaman kolları, devasa kafasıyla, bir ada büyüklüğünde olan Kraken, Norveç kıyılarında terör estirir…
Taaa Grönland’a kadar uzanan kollarıyla denizcilere kabus yaşatırmış.
İşte Türkiye’yi bir Kraken sarmış durumda.
Bir kolu muhalefette, bir kolu iktidarda…
Bir kolu medyada, bir kolu yargıda…
Diğer kolu poliste, bir diğeri yasadışı bahiste…
Her yeri sarmış bir çıkar yapılanmasından bahsediyoruz.
Yolsuzluk soruşturmaları, meşhur avukatlara yapılan operasyonlar…
Lüks hayat yaşayan mafya avukatlarının tutuklanması…
Tüm bu gelişmeler, devletin ahtapotun kollarını kesmeye kararlı olduğunu gösteriyor.
Siyaset kulislerine yansıyan bilgilere göre de, siyasi irade HER KİME UZANIRSA UZANSIN bu kolların kesilmesinin kararlılığında.
Eeeeee peki ya medyaya uzanan kol da kesilir mi?
Bana kalırsa, evet, hem de çok hızlı bir şekilde.
Örneğin medyatik avukat Rezan Epözdemir…
Kim bu şahsı medyatik yaptı?
Hangi medya patronlarıyla yakın ilişkisi var?
Medyadaki önemli isimler için adliyede çantacılık yaptı mı?
Dahası medya üzerinden bazı davaların seyrini değiştirmeye çalıştı mı?
Vee Epözdemir’i Galatasaray yönetimine kim aldı?
Bunların tamamı yanıtlanması gereken sorular.
Sadece Epözdemir skandalı da değil.
Tutuklanan avukat Cem Duman.
Hani şu Ahmet Hakan’la boy boy fotoğrafları ortaya çıkan..
Ahmet Hakan’a doğum günü pastası kesen…
Hakan’la ilişkisinin derinliği nedir ve başka hangi gazetecilerle ilişkisi vardır?
Ve yine bir başka tutuklu avukat Semra Ilık.
Yine burada da benzer bir durum var.
Kulislerde özellikle iktidara yakın pek çok gazeteciyle yakın ilişkileri olduğu konuşuluyor.
Uzun lafın kısası sırdaşlarım, yargı sistemimizi yoz avukatlar eliyle saran bu ahtapotun, medyadan beslendiği çok açık.
Belli ki rüşvetle kurulan sistem, medyaya kadar uzanmış.
Bu işlere bulaşan tüm gazeteci ve medya yöneticilerinin ivedilikle tespit edilmesi ve sistemin dışına itilmesi gerekiyor.
Bakalım Epözdemir vakasıyla çekilen söküğün sonunu görecek miyiz?
Umarım görürüz.