Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete! Cumhuriyet “mutasyon” mu geçirecek?
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Komisyonun mahiyetini ve CHP’nin “Komisyona katılma” kararının sonuçlarını değerlendirdi…
Efendim; Türkiye büyük ve önemli bir değişimin eşiğinde görünüyor. Herkes bunu hissediyor ama adım adım ilerlediği için içeriği ileride daha da netleşeceğe benziyor. Toplum bu konuda da bölünmüş durumda. Kimileri sorunun çözümünde çok “Olumlu” bir adım olarak görürken kimileri de bunun çok “Olumsuz” olacağına inanıyor.
Soru ve Şüpheler Kaçınılmaz!..
Kendimin de dahil olduğu bir grup ise bu konuda kimi endişe ve şüpheler taşıyor. Olsun, konunun tartışılmaması tartışılmasından daha kötüdür. Ancak, maalesef ki, komisyonun mahrem bilgiler gerekçesi ile “Kapalı” çalışması gerektiği bile söylendi. İyide kimden ne saklıyorsunuz? Bu şüpheleri derinleştirmez mi? Hangi bilginin “Mahrem” olduğuna kim karar verecek? Yoksa milletten bir şeyleri saklamanın kılıfı da bu mu olacaktı? Kaldı ki siyasi partilerin ağızlarında sakız ıslanmayacağından eminim.
Hem bu kadar önemli bir konuda milletin her ferdinin fikir belirtme hakkı olduğuna inanıyorum. Proje “Derinler” de kotarılmış olabilir. Ama sonuçta sathın vicdanında onaylanacak veya reddedilecektir. Bu medya manipülasyonları, baskılarla, aba altından sopa göstermelerle halledilebilecek bir şey değildir. Yangından mal mı kaçırıyoruz? Öte yandan komisyonun bağlayıcılığı olmayan “Tavsiye komisyonu” gibi çalışacağı söylenirken o tavsiyelerin yasalaşmak üzere olacağı da aşikâr. Bu komisyondaki kişiler çay içip, lak lak etmek için toplanmıyorlar herhalde!..
“1. Cumhuriyeti Tasfiye Komisyonu!”
Neyse, gelelim sadede: En sonunda komisyon kuruldu. Üyeleri bile belli oldu. Dahası CHP bir süre nazlandıktan sonra komisyona katılma kararı aldı. Özgür Özel bir tutarlılık şovuyla “Kendi önerdiğimiz bir komisyona katılmazlık edemezdik” şeklinde izah etti. Kimse de çıkıp “Niye önerdin o zaman kardeşim?” demedi. “Tarihi sorumluluk” gereği denildi geçildi!..
Daha da risklisi “Cumhuriyeti kuran partiyiz” diye her fırsatta övünen CHP’nin bu kez tarihe “Cumhuriyeti yıkan parti” olarak geçme ihtimalidir. Hayli traji-komik bir durum olur bu. O zaman bu vebalin altından nasıl kalkacaksınız? Ne yani böylesi bir ihtimal hiç mi yok? “Beğenmezsek çekiliriz”, filân. “Çivi bile çaktırmayız” denilen “Cumhuriyetin kolonları” na bir balyozda siz vurmayın sakın?
Herkes Ağzındaki Baklayı Tam Çıkarsın!..
İşin diğer garip tarafı partiler komisyona konulacak isim konusunda anlaşamamış görünüyorlar. (Ayrıca yasal zemini de yok) Herkesin farklı bir adlandırması var. İsim deyip geçmeyin içeriğindeki anlam onunla sırıtıyor. Sizi o zahmetten kurtarayım. Benim isim önerim ise “1. Cumhuriyeti tasfiye komisyonu” olsun. Bunu alıştırarak mı yapacaklar yoksa bodoslama mı bilemiyorum? Herkes ağzındaki baklayı çıkarsa iyi olur!..
Çünkü asıl misyonun bu olduğu anlaşılıyor. Ufukta amorf bir “2. Cumhuriyet” görünüyor. Bir zamanın liberallerinin ağızlarından düşürmedikleri kavram en nihayetinde realize oluyor galiba. (İlk Açılım fiyaskosundaki “Akiller” heyetinin yerini milletvekilleri almış gibi görünüyor!) Zaten onlarda yeniden heveslenmiş vaziyetteler!..
Projenin Sol Ayağı Özgür Özel!..
En sonunda komisyon limanına CHP gemisi olarak demirleme kararı aldılar. Bunu da haklı göstermek için “Demokratik talepleri iletmek için oradayız”, “Barış çabasına karşı duramayız”, vb gibi bahaneler üretiyorlar. (Öcalan’da zaten “CHP’nin katılmasını şart” görüyor!) Komisyonun çerçevesi belli ama ağızlarına bir parmak bal çalarlar belki ne bileyim!.
Sormak lazım; “Açılım” olmasaydı komisyon kurulacak mıydı? Onlar hala olayı “Erdoğan’ın görev süresini uzatmak” olarak okudukları sürece bunu anlayamayacaklar. Bu komisyon cumhuriyete yeni format atmak için kuruluyor. DEM o yüzden bu kadar hevesli. CHP’nin derdi de 1923 cumhuriyeti değil DEM’i Erdoğan’a kaptırmak. DEM’in şu an CHP ile flörtü başlasın ondan iyisi olmaz. Vay canına!..
Öte yandan Özgür Özel, esası bırakıp ayrıntıları tartıştırıyor. Bu komisyonun asıl amacını unutup sayısıydı, nitelikli çoğunluktu, maddeleriydi, kıldı tüydü derken olayı gargaraya getiriyor. Hem yiğitliğe leke sürdürmüyor hem de göz boyamada üstüne yok. Özel bunu bilmeden bir hata ya da şaşırmış olarak yapmıyor. O da belli ki projenin “Sol ayağı” nı oluşturuyor. “Göstermelik muhalefet” misyonu da denebilir belki!..
Konu Mankeni Gibi!..
İktidar açısından CHP’nin orada olmasının tek nedeni olayı meşrulaştırmak. (Erdoğan zaten CHP’nin komisyona katılmasını “Günahlarının kefareti” olarak tanımladı) Bu o kadar açık ki aksi mümkün görünmüyor. “Bakın CHP’de bizimleydi” dedirtmek. CHP isterse hiçbir şey yapmasın. Orada “Konu mankeni” ya da “Figüran” gibi durması bile yeter!..
CHP körleştirilmek istenmektedir. Projenin zihni hedefi 1923 cumhuriyetinin tasfiyesi, üst kimliğe dayalı herkesin cumhuriyeti olmaktan çıkartılması ve yerine etnik temelli bir “Kabileler ve mezhepler federasyonu” oluşturmak olduğunu göremeyecek hale getirmektir. Ufukta üst kimliğe dayalı “Üniter Modern cumhuriyet” in yerini “Ortadoğu” tarzında bir sözüm ona demokrasi tehlikesinin alması görünüyor. Tabii proje savunucuları bu gibi iddiaları “Spekülatif” görüyorlar o başka!
“2. Cumhuriyet” Realize mi Oluyor?..
Kim ne derse desin, söz konusu olan mahcup, içi doldurulmamış bir tür yeni versiyon “2. Cumhuriyetçilik” tir. (Lakin kavram oldukça yıprandığı için bu sefer kullanılmamaktadır) En çok da yıllarca bize “Son Türk devleti” ajitasyonu çekip şimdi onu “Türk / Kürt / Arap Devleti” haline getirmeye kalkanların haline gülüyorum. Amerikan büyükelçisi Barrack’la gayet hemfikir görünüyorlar. Oslo’daki “Koordinatör” gitmiş yerine bu gelmiş anlaşılan!..
Öyle görünüyor ki, Türk milleti önce ekonomik sıkıntıyla, ardından abuk sabuk tv programı, dizileriyle başka bir şey düşünemez hale getirilerek narkozlanmışa benzemektedir. Şimdide sorgusuz, sualsiz, alelacele PKK / DEM taleplerine boyun eğmesi istenmektedir. (Lozan, Sevr tartışmaları bu yüzdendir.) Şu an yapılmak istenen 2. Cumhuriyetçi çizginin revize edilmiş, genişletilmiş ve devlet politikası haline getirilmiş şekline benzemektedir. Küflenmiş 2. Cumhuriyetçiler zil takıp oynayabilirler. Bit pazarına nur yağmıştır!..
Görünen Köy Kılavuz İstemez!..
Korkarım ki durumu toparlayalım derken hepten dağılmayalım. Bilemiyorum; bunları söylerken hiçbir kötü niyetim yok. Aklı başında kimse “Barış” a hayır demez. Ancak barışa ulaşacağım zannıyla aklını da iptal etmez. Sadece vicdanımın emrettiğini söylüyorum, belki yanlış olabilir ama endişemi bastıramıyorum. Sonuçta olaya “Derin dizaynırlar” ın irtifasından bakamıyoruz. O verilere sahip değiliz.
Bir “Yıkım Ekibi” ne Dönüşmesin!..
Ayrıca “Derin abiler bu ülkenin kötülüğünü istemezler herhalde” diye ummak ve teselli bulmak istiyorum. (Yani öyledir herhalde!) Umarım sadece benim kuruntum ve algı sıkıntımdır. Sonunda bir “Pusu” ya dönüşmez. Lakin yapılmak istenene birçok insan gibi henüz ikna olmuş değilim. Zaten çoğu nokta muğlak. Ancak sezilerime göre davranabiliyorum. O seziler ki bir “deri değişim” inden çok ucu açık bir “mutasyon” a benziyor.
Endişem odur ki, cumhuriyetin kolonuydu, kirişiydi derken bir “Yıkım ekibi” ne dönüşme tehlikesi. Cumhuriyete payanda olalım derken dağılmaya payanda olmamak. Tüm tereddüdüm bunadır. Umarım projeyi tasarlayanlar bunun fren tertibatını da kurmuşlardır ve ipin ucunu kaçırmazlar. Ötesini şu aşamada bende bilemiyorum!..
Neyse, yazı bitti. Rahmetli Cem Karaca’nın “Bindik bir alamete…” şarkısını hatırladım nedense!..
03. 08. 2025
NOT: Lütfen bu yazıyı 21 Temmuz 2025 tarihli “Etnik Demokrasi’nin ayak sesleri! Devletin ‘fabrika ayarları’ değişiyor mu?” başlıklı yazımla birlikte okuyunuz.