Şu terbiyesizlerin yaptığına bakın! Bu saygısızlara hadlerini kim bildirecek?
Medyaradar analisti Ankara’da bir öğretmene yönelik bir kısım öğrencinin zorbaca hareketlerini değerlendirdi…
Efendim; benim zamanımda değil öğretmene el kaldırmak aklımızın köşesinden geçmezdi. Şüphesiz sevmediğimiz öğretmenler vardı. Ancak onlara dahi böyle bir harekete girişilmezdi. Arada bazı aykırılıklar olsa da sonuçta bir “Otorite” sorunu yaşanmazdı. Öğretmenler ise bazen tersini yapabilirdi.
Ancak bu babaların okulu basıp öğretmeni dövmeye kalkması ile neticelenmezdi. Hatta “Ne yaptın da hocan dövdü?” diye azarlanabilirdiniz bile. Modern zihniyete sığmasa bile “Eti senin kemiği benim” anlayışı cariydi. Önce Allah’tan, sonra babadan ve öğretmenden korkulurdu. Biraz otoriter bir eğitim anlayışı idi ama olsun. İşe yarıyordu sonuçta!
İşler Çığırından Çıkıyor!..
Sizi bilmem ama ben olayın videosunu izlerken sinirlerim tavana zıpladı. Ankara Mimar Kemal Anadolu Lisesi'nde bir sınıfta öğrencilerin ders sırasında saçına aklar düşmüş öğretmenlerine alaycı davranışlarda bulunduğu görünüyordu. Bu gibilere insan demekte zorlanıyorum.
Bu ergen zorbalar dersi sabote etmek bir yana öğretmenlerine oldukça saygısız hareketlerde bulunuyorlardı. Öğretmenlerine “Dedem” diye hitap edip, başından öpüyorlar, masasını sallıyorlar, muhtelif itip kakmalar yapıyorlardı. İlaveten zavallı öğretmen kürsüden düşerek kolunu kırıyor ve hastanede tedavi altına alınıyor. Çok acı ve isyan ettirici!..
Fedakârlık Ama Nasıl?..
Üstüne üstlük o öğretmen öğrencilerinden şikâyetçi olmamış ve Sözcü’den Saygı Öztürk’e şunları konuşmuştu: "Ben öğrencilerimden şikayetçi değilim. Hepsini çok seviyorum. Böyle bir olay yaşandığı için tabii üzgünüm. Öğrencilerimden böyle bir davranış beklemezdim. Ama benim yüzümden hiçbir öğrencimin disiplin soruşturması geçirmesini, hele okuldan uzaklaştırılmasını istemem. Öğretmenlik fedakârlık mesleğidir"
Ah hocam ah!… Bunlar okusalar ne olur okumasalar ne olur? Ayrıca fedakârlık tamamda senin onurun ne olacak? Bunlardan memlekete ne fayda gelir? Dikkat ettiniz mi sınıftaki diğer öğrencilerinde sesi çıkmıyor hatta gülüyorlar. Demek ki korku değil onaylama var. Birde okulun dışında basına konuşan alt sınıf öğrencileri kovalayıp, tehdit ediyorlar. Çeteleşmişler yani.
Öğretmende Hatalı!..
Bana göre öğretmende burada hatalı. Kişisel olarak af edebilirsin. Lakin eğitimin gidişatı açısından edemezsin. Diğer meslektaşlarını da düşünerek edemezsin. (Yoksa öğretmen bu kendini bilmezlerden korktu mu?) Çünkü o andan itibaren sorun senin kişisel sorunun olmaktan çıkmıştır artık. Bu kadar esneklik bünyeye zarar!..
Daha da acısı okul yönetiminin bunlardan haberi yok mu? Ne gerekiyorsa yapılmalı bence. Bu gibilerin “Öğrenim hakkı” diye bir hakları olmalı mı sizce? Öğretmenlerinin elini öpecekleri yerde ona bunu reva görenler o okulun kapısından bile girememeliler bence. Bu zihniyettekilerden ne köy olur ne kasaba. Makul şekilde otorite kuramayan ve buna uygun insan yetiştiremeyen bir eğitim sistemi olsa ne olur olmasa ne olur? Ne kaybederiz? Sözüm ona “Manevi nesiller” yetiştirecek iktidar çıkan sonuca ne diyecek acaba?
Alfa Kuşağı A-Sosyal Tehlike!..
Üzülerek söylüyorum; önce Z şimdi de bu yeni alfa kuşağı Türkiye’nin başına öyle bir bela olacak ki bugünleri mumla arayacaksınız. Başta aileleri ve öğretmenleri olmak üzere hiçbir şekilde otorite, kural tanımayacaklar. Toplum için büyük sıkıntı olacaklar. Bunların yön verdiği gelecekteki Türkiye’yi düşünmek bile istemiyorum.
Şimdiden işaretleri belli bir “Sosyal felaket” le karşılaşacağız. Edepsizlik diz boyu olacak. Şüphesiz kuşağın hepsi öyle değil. Ancak öyle anlaşılıyor ki bunların ufak bir kısmı bile içinde bulundukları ortamı bozmaya yetiyor. Çünkü karşılarında somut ve cezalandırıcı bir otorite, güç göremiyorlar. O yüzden şımardıkça şımarıyorlar!..
Hadsizliğin Zirveleri!..
Gençlere bazı açılardan tolere gösterilmeli elbette. Ancak bunlar ne? Çünkü bu gibi olaylar sadece öğretmenlere yönelik değil. Kendilerinden küçük sınıfların öğrencilerine de zorbalık yapıyorlar. Bazıları arkadaşlarını öldürme, bıçakla yaralama, darp, gasp, cinsel şantaj, taciz, uyuşturucu kullanımı, vb gibi vakalarla da da anılıyorlar. Türkiye’nin genelinde artan kriminalizasyon buralara da yansıyor. Vahşi mi vandal mı desem ne diyeceğimi şaşırdığım insanlıktan nasibini almamış yaratıklar yarın öbür gün topluma karışıp, trafikte maganda ya da komşumuz olarak karşımıza çıkacaklar. Gidişat felaket!..
Çocukken hep öğretmen olmak isterdim. İyi ki olmamışım. Böylesi haddini bilmezlerle karşılaşsaydım hiç düşünmeden ve Allah yarattı demeden dalardım. Çocuk filan demezdim. Zaten ne çocuğu kocaman tipler hepsi. Üstelik başka türlü de uslanacakları yok bunların. O yüzden bana liberallik filan, cart curt taslamayın. Hiç kızmayın ve kendinizi kandırmayın. Aptal yargılarınızın esiri olmayın. Bu gibilere karşı sizin de bastırdığınız gerçek hisleriniz bunlar değil mi?..
5. 12. 2025
NOT: Necip medyamıza ufak bir eleştirim olsun. Öğretmenin bunlardan şikâyetçi olmadığını söylemesi üzerine “En büyük insanlık dersi verdi”, “En asil davranış”, “Bravo hocam”, “Öğretmenlik fedakârlıktır” vb gibi saçma sapan övgülü başlıklar atmayın. Hocanın hakkı ne olacak? Cezasız eğitim olur mu? Ben olsam “Defolup gitsinler!” başlığı atardım…