Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit! CHP’de “kirpi” metaforu ile kim hedeflendi?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Özgür Özel’in “Kirpi” benzetmesiyle kimi hedef almış olabileceğini sorguladı…

Efendim; CHP kurultayı nihayet neticelendi. Kim katıldı kim katılmadı, Parti Meclisi (PM)’ne kim girdi kim girmedi, program nasıl yenilendi, Özgür Özel kaç oyla genel başkan seçildi, ne mesajlar verildi gibi noktaları geçtim. Bunlar önemli olsa da benim gözümde hiçbiri “Kirpi” benzetmesi kadar dikkat çekici değildi.

“Kirpiyi Kucaklayamıyorsun!..”

Özel’in kurultay öncesi Birgün Gazetesi’nin Ankara temsilcisi Nurcan Gökdemir ve muhabir Mustafa Bildircin’a verdiği söyleşide kullandığı benzetme parti içi kimi kişilere gönderme gibiydi. Peki ama nereden çıkmıştı kirpi benzetmesi? Özgür Özel kimi kastetmişti? Böylesi bir benzetmeye neden ihtiyaç duyulmuştu? Bu metaforun adresi kimdi?

Ama önce Özgür Özel’in sözlerine bakalım: “Elbette yeni dönemde de kucaklayıcı olacağız. Ama bazen de kirpiyi kucaklayamıyorsun. Adam kucaklatmıyor kendini. Şu anda benim kucaklayamadığım veya kucaklaşmadığımız insanlar, bizden kaynaklı kucaklaşamadıklarımız değil. Adım atıyoruz ama kendi ajandası gereği benimle kucaklaşmak istemeyenler var yani.”

Kızım sana Söylüyorum Gelinim Sen İşit!..

Özel, her ne kadar Kılıçdaroğlu yanlısı olduğu söylenen eski milletvekillerinin deklarasyon gibi mektubuna tepki veriyor gibi görünse de, aslında “Ucu açık” bir mesaja daha çok benziyordu. Böylelikle Özel muhtemelen Kılıçdaroğlu’nda dahil olduğu bir çevreye sitem ediyor hem de dolaylı olarak ince bir göndermede bulunuyordu.

Tabiri caizse “Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit” yapıyordu. Zaten konumu ve sıfatı daha ötesine izin vermezdi. Şu an dengeler bakımından Kılıçdaroğlu’nun üzerine gidemiyor. Açıkçası fazla karşısına almadan idare ediyor. O yüzden “Kirpi” benzetmesiyle bir girizgâh deniyor.

Gökhan Günaydın’ın Açıklamaları!..

Aynı şekilde CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın’da kurultay esnasında Sözcü TV’ye verdiği demeçte benzer ama biraz farklı bir yaklaşım sergiliyordu: “Peki o kirpi metaforu nerede? Yahu sen çıkıyorsun eski milletvekili olarak her gün iktidarın yandaş kanallarından Cumhuriyet Halk Partisi’ne iftira ediyorsun. Yalan konuşuyorsun. İnsanların hakkında olur olmadık şeyler söyleyerek bir ayrım yapmaya çalışıyorsun. Kirpi odur, niye gidip ona sarılayım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçilmiş il başkanı varken İstanbul il binasını işgal edenler ve o işgali de bir tane mahkeme kararına dayandırmaya çalışanlardır o metafora muhatap olanlar.”

Günaydın’ın yorumuna göre Özel İstanbul il binasını işgal ettiğini söylediği Gürsel Tekin veya yandaş kanallarda CHP ile ilgili konuşan Mehmet Sevigen gibi kişileri kastediyordu sanırım. Günaydın’da direkt “Dışlama arzusu” vardı. (Onlar “Kucaklama” aşamasını çoktan geçmişlerdi herhalde!) Lakin Özgür Özel’in ifade biçimi daha farklı görünüyordu.

O, “Kucaklama isteği”nden söz ediyordu. Ancak bu isteğe rağmen kucaklayamadığı, çünkü kendinin kucaklanmasını istemeyen, dikenlerini kabartan kişilerden söz ediyordu. Bu ise -Kılıçdaroğlu dahil- hayli geniş bir kesimi kapsayabilirdi. Sadece daha dikkatli ifade etmek zorundaydı o kadar. O yüzden aynı türden saptırıcı izahlar asıl hedefi bir tür “Perdeleme” gibi duruyordu sanki...

Soğukluk Derinleşiyor!..

Kemal Kılıçdaroğlu ile yeni yönetimin arası uzun süredir kötü. Buna artık “Limoni” bile denilemez. Bazen hafifler gibi görünmesine rağmen dozu düşmek yerine hep arttı. (O kadar ki iş uygulanmasa bile “Kılıçdaroğlu’nun ihraç edileceği” söylentilerine kadar vardı) Olay “Mutlak Butlan” tartışmalarıyla iyice gerildi. Artık görüşmüyorlar, Kılıçdaroğlu kurultaya bile katılmıyordu. Ancak Kılıçdaroğlu’nun “Yandaş” dedikleri Sabah Gazetesi’ne verdiği demeç sonrası ipler iyice gerilecekti.

Öyle ki Kılıçdaroğlu’nun “Zamanlaması manidar” söyleşide yaptığı “Arınma” çağrısıyla kimleri kastettiği belliydi: “Cumhuriyet Halk Partisi rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleri ile anılmaz, bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddialarıyla yol alamaz, derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir”

CHP Genel Başkanı Özel’in Özel ise bu sözlere şöyle cevap verecekti: “Müesses nizamla mücadeleden dönüş yoktur. Dönüşü olmayan bu yolda korkanlara da yer yoktur. Müesses nizamla işbirlikçi olanlara, kara düzenin sesi olanlara, örgütlerin vermediği görevleri başka kapıda arayanlara yer yoktur”

Kucaklaşma Lafta!..

Kabul etmeli ki işler giderek sertleşiyordu. Kimse kendini kandırmasın. Tam bu noktada kimse diğeri ile “Kucaklaşmak” istemiyordu gerçekte. Lafta böyle şeyler söylense bile herkes bir diğerinden kurtulma peşindeydi. Kılıçdaroğlu ve çevresi kimleri istemediğini aşağı yukarı belli ediyordu.

Kılıçdaroğlu ve ekibi Özel-İmamoğlu ikilisinin gayri ahlaki yollarla, akçalı ilişkileri kullanarak partiye çöktüklerini düşünüyordu. Diğerleri ise Kılıçdaroğlu’nun partiyi büyütmediğini, seçim kaybettirdiğini, üstüne birde intikam arayışına giriştiğini, CHP zor durumda iken tavır almadığını, perde gerisinden kışkırttığını ve dahi şimdi “AKP ile işbirliği çabasına” girdiğini söylüyorlardı. Bu iki “Antagonist” bakışın uzlaşması mümkün müydü? Anlaşılan “Hesaplaşma” tamamlanmak zorunda. Bu dikenli sözler yeni bir “Kırılma” nın başlangıcı olabilir. Kurultay sonrası başka hamlelerde gelebilir. Ufukta yeni bir kapışma vara benziyor!..

“Kirpi” Tanımı Bir Saflaşmanın Dışavurumudur!..

Ancak Özgür Özel Genel Başkanlık konumu gereği biraz daha herkese eşit mesafede görüntüsü vermek zorundaydı. Lakin bugün onunda sınırlarına gelinmişe benziyor. Artık cephesini iyice tahkim etmek zorunda.

Özel bir yandan parti içi konumunu güçlendirirken diğer yandan Kılıçdaroğlu’na hafif dozda gard almaya çalışıyordu. Kirpi tartışması –kim ne desin- bir saflaşmanın dışa vurmasıydı. Doğrudan Kılıçdaroğlu’nun adı geçmese de dönüp dolaşıp tepkinin bir ucu Kılıçdaroğlu’na da çıkıyor gibidir. Diğerleri sadece “vesile” dir!..

Kirpilerle Tilkilerin Savaşı!..

Artık ortada “Kirpi” mi, “Tilki” mi yoksa “Çakal” ve “Sansar” lar mı var bilemem. Zaten bunlar siyasette her zaman şu veya bu oranda oldular. Siyaset bir yanıyla bunların çatışması ya da koalisyonu gibi. Üstelik ama az ama çok zaten her partide mebzul miktarda varlar.

Ancak “Kirpi” ler gelip geçici, konjonktüre bağlıdır. Bir görünürler, bir kaybolurlar. Mevsim değişince toprak altına girerler. Sonra gene toprak üstüne çıkarlar. Ancak ben daha ziyade siyasetteki “Kurnaz tilkiler” den daha çok çekinirim. Bakalım onlar kendilerini ne zaman belli edecekler?..

01.12. 2025

NOT: Sayın Özgür Özel’i yeniden CHP Genel Başkanı seçilişinden dolayı kutlarım.