Uğur Dündar'ın 'Chobani' paylaşımı tartışma yarattı! Vatanseverlik parayla alınan bir değer mi?
Uğur Dündar’ın Chobani’nin sponsorluğunu vatanseverlikle ilişkilendiren paylaşımı, iyi niyetle yapılmış olsa da kavramın anlamını daraltma riski taşımaktaydı. Açıkçası, SORUNLUDUR!
Değerli okurlar, sosyal medya çağında her gün yeni bir tartışma konusu ile karşılaşıyoruz. Ve ben yine bir ‘sosyal medya yıkıldı’ vakası ile karşı karşıya kaldım… Ancak bazı konular var ki, tartışılma biçimi hem düşündürücü hem de üzücü.
Neydi, ‘yıkılan sosyal medyanın mevzusu?’
Usta gazeteci Uğur Dündar’ın ‘vatanseverlik’ üzerine yaptığı açıklamaydı…
Tartışmanın boyutları ve kullanılan dil, ‘vatanseverlik’ kavramının ne denli hoyratça ele alındığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Vatanseverlik, içi boşaltılacak ya da günlük polemiklere malzeme edilecek bir kavram değildir.
Bilmeyenler için konuyu anlatarak yorumlamaya çalışacağım…
"ABD'nin yoğurt kralı" olarak anılan Hamdi Ulukaya, 2005 yılında kurduğu Chobani markasıyla Fenerbahçe'ye sponsor oldu. Kulüpten yapılan açıklamaya göre, sponsorluk anlaşması toplamda 10 sene ve her sezon 10 milyon Euro olmak üzere stadyum isim sponsorluğunu içeriyor.
Özellikle Hamdi Ulukaya’nın Fenerbahçe’ye yaptığı sponsorluk anlaşmasında kullandığı "Türkiyeliler" ifadesi tartışmanın temelini oluşturuyordu. "Türkiyeliler" ifadesi, sadece bir kelimenin ötesinde, kimlik ve aidiyet konularında derin bir sorgulamayı da beraberinde getiriyor.

Sonrasında yaşanan tartışmalar ise, vatanseverlik gibi derin bir değerin nasıl yanlış yorumlanabileceğini gözler önüne serdi.
Uğur Dündar’ın Chobani’nin sponsorluğunu vatanseverlikle ilişkilendiren paylaşımı, iyi niyetle yapılmış olsa da kavramın anlamını daraltma riski taşımaktaydı. Açıkçası, SORUNLUDUR!
Öncelikle şunu sormamız gerekiyor: Vatanseverlik gerçekten parayla ölçülebilecek bir değer mi?
Bu sorunun cevabı, kesinlikle HAYIR…
Vatanseverlik, bir bireyin ülkesine duyduğu sevgi, bağlılık ve gerektiğinde fedakârlık yapma iradesini ifade eder. Bu, sadece ekonomik destekle sınırlı bir kavram değildir. Eğer vatanseverliği yalnızca maddi katkılar üzerinden tanımlamaya kalkarsak, bu köklü değerin içini boşaltmış oluruz.
Vatanseverlik, ticari başarılarla ilişkilendirilecek kadar basit bir kavram değildir. NOKTA!
Dündar’ın, Ulukaya’nın bu girişimini vatanseverlikle ilişkilendiren ifadeleri, kavramın anlamını sorgulatacak bir boyut taşıyor.
Dündar, paylaşımında şu ifadeleri kullanıyordu:
"İşini en iyi yapan, vatanını en çok sevendir. Chobani'yi (Çobani) sıfırdan alıp dev bir dünya markası haline getiren, Atatürk'ün kulübü Fenerbahçe'ye sponsor olarak 120 milyon Euro veren, böylece doğup büyüdüğü ülkesine minnetini ifade eden Hamdi Ulukaya da büyük vatanseverdir. Gerisi lafügüzaftır."

Öncelikle, vatanseverlik gibi köklü bir değerin, maddi katkılar üzerinden tanımlanması oldukça sorunlu bir yaklaşım. Ekonomik destekle ölçülebilecek bir değer değildir vatanseverlik! NOKTA!
Aksi halde, bu kavramın içi boşaltılır ve yalnızca ticari başarılarla ilişkilendirilen yüzeysel bir söyleme indirgenir.
Hamdi Ulukaya’nın başarıları ve ülkesine olan katkıları elbette takdire şayandır. Ancak bu katkılar, “vatanseverlik” gibi derin bir kavramın tanımı içinde değerlendirilirken dikkatli olunmalıdır.
Örneğin, bir bilim insanının ülkesine yaptığı katkılar ya da bir öğretmenin yetiştirdiği nesiller için gösterdiği fedakârlık da en az bir sponsorluk anlaşması kadar vatanseverliktir.
Uğur Dündar’ın iyi niyetle yaptığı bu paylaşım, vatanseverlik kavramının sınırlarını genişletmek yerine daraltma riski taşımaktadır. Kavramları korumak ve doğru bağlamlarda kullanmak, toplumun ortak değerlerini yaşatmanın en temel yollarından biridir.
Sonuç olarak, vatanseverliği yalnızca maddi katkılarla ölçmek, bu değerli kavramı basitleştirmekten başka bir şey değildir. Kavramların anlamını korumak ve onları doğru bağlamda kullanmak, toplumsal değerlerimizin geleceği açısından hayati önem taşır.
Vatanseverlik, yüzyıllardır insanlığın en derin duygularından biri olarak kabul edilmiş, toplumları bir arada tutan kutsal bir bağdır.
Vatanseverlik, parayla alınan bir değer değil; sevgi, bağlılık ve fedakârlıkla inşa edilen kutsal bir bağdır.
Vatanseverlik, insanın kendini aşarak ait olduğu toprağa ve topluma duyduğu sevginin eyleme dönüşmüş halidir; ne parayla alınır ne de başarıyla satılır…
SÖZCÜ TV’nin Sansür Kafası: Kim Verdi Bu Gudubet Kararı?
Medya dünyasında etik, her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. Ancak bir medya kuruluşunun, üstelik "muhalif" kimliğiyle bilinen bir kanalın, diğer muhalif medya organlarını sansürlemesi, kabul edilemez bir durumdur. Sözcü TV’nin Halk TV, Anka ve Tele1 mikrofonlarını sansürlemesi tam da bu noktada büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. NOKTA!
Tele1 programcısı gazeteci Zeynel Lüle'nin sosyal medyada paylaştığı ekran görüntüsü, bu etik ihlali gözler önüne serdi. Ardından Merdan Yanardağ’ın, “Herhalde bir açıklama yapar arkadaşlar...” diyerek tepki göstermesi, bu olayın ne kadar ciddi olduğunu kanıtlıyor.

Peki, Sözcü TV’de bu gudubet sansür kararını kim verdi? Amacı neydi?
(Gudubet: yüzüne bakılamayacak denli çirkin ve sevimsiz...)
Bu sorunun yanıtı ne kadar gecikirse, Sözcü TV’nin güvenilirliği o kadar sorgulanır hale gelir.
Muhalif medyanın kendi içinde dayanışma yerine rekabeti ve sansürü tercih etmesi, son derece düşündürücüdür.
Hele ki iktidar baskısı altında zor şartlarda çalışan bu medya organlarının birbirine sırt çevirmesi, sadece kendi varlıklarını değil, halkın haber alma hakkını da tehlikeye atar.
Sözcü TV’nin bu tutumu, hem etik açıdan hem de mesleki sorumluluk açısından ciddi bir hata olarak kayda geçmiştir.
Sözcü TV’nin bu kararını veren kişi ya da kişiler kimse, ortaya çıkmalı ve bir açıklama yapmalıdır. Çünkü medya özgürlüğü ve etik, kişisel hesaplara kurban edilemeyecek kadar değerlidir. NOKTA!