“Topuklu Efe”den “Topuklayan Efe” ye! Çerçioğlu CHP için “Travmatik” mi oldu?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun durumunu değerlendirdi…

Efendim; insanlar gibi partilerinde travmaları vardır. İnsanlarınki belli. İş hayatında, ticarette yediği kazıklardan aşk hayatındaki hayal kırıklıklarından, evliliğindeki aldatılmalardan, insanlarla ilişkilerinde yaşadıkları sarsıcı olaylardan, doğal felaketlerin üzerinde bıraktığı etkilerden, vb kaynaklanır daha ziyade.

Aynı şey siyaset ve siyasi partiler içinde geçerlidir. Siyasette de ihanetler, hançerlemeler, satışa gelmeler, döneklikler, U dönüşleri, vaz geçişler, parti değiştirmeler, fikir ayrılıkları, vb her dönem yaşanagelmiştir. Bütün bunlar insanın ve siyasetin doğasında olsa gerek. Lakin son olay hayli sarsıcı oldu diyebilirim…

Siyasetin U Dönüşleri!..

İşte bu tanımlara tam uyuyor mu bilmem ama Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun durumu bunları çağrıştırıyor. Ortalık önce Çerçioğlu’nun “CHP’den ayrılıp AK Parti’ye geçeceği” haberiyle sallandı. Ve en sonunda olay netleşti. Söylenen iddia doğru imiş. Artık Çerçioğlu AK Partiliydi!..

Bu durum özellikle CHP’liler için sarsıcı oldu. Öfkeler kabardı. CHP cenahından Çerçioğlu’na ağır hakaretler, suçlamalar, isnatlar gırla gitti. Ne “Hainliği” kaldı ne “omurgasız”lığı. Topuklu Efe” birden bire “topuklayan efe” oldu!..

Özgür Özel’in Öfkeli Çıkışı!..

Gerçi CHP epeydir bu gibi etkiler altında idi ama hiç bu kadar travmatik bir deneyim yaşamamıştı. Ne belediye başkanlarının ve İmamoğlu’nun tutuklanmaları onları bu kadar şaşırtmamıştı. CHP’lilerin en çok içini sızlatanda bu oldu sanırım. Onlar Çerçioğlu’nun tehdit edildiğini bu yüzdende “AKP’ye teslim olduğunu” düşünüyorlardı.

Nitekim bu kızgın travmatik psikoloji bizzat CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in diline kadar yansıyacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı “Lan” lı ifadelere kadar varacaktı: “Özlem Çerçioğlu suçsuz olduğunu iddia edip içeride yatan bu kadar mert adam varken, bu mertliği gösteremeyip, karşısına üç kez rakip çıkarıp CHP adayını yenemeyen Erdoğan… Lan sen tekme tokat kovuldun Aydın’dan. Üçüncü, dördüncü kez yendik seni. Sen Aydın’ı Aziz İhsan Aktaş üzerinden almak mı mertlik? Bir dahakine yine alacağım Aydın’ı. Böyle mi alacaksın Aydın’ı? ‘Ya içeri tıkıl, ya partime katıl’. Yazıklar olsun.”

Bir Hayal Kırıklığı Olarak Çerçioğlu!..

Çerçioğlu düne kadar CHP’nin parmakla gösterilen ve sevilen bir belediye başkanı idi. Daha doğrusu biz öyle biliyorduk. İmajın her şey olduğu günümüzde şaşırtıcı bir bakış değil bu. 23 yıldır, iki kere milletvekili olmak suretiyle CHP çatısı altında bulunarak ve yüzde 50’den fazla oy alarak 4. kez seçilmiş bir başkandı. Sembol bir isim sayılırdı.

Lakin her ne olursa olsun sonuçta o da bir politikacıydı ve politikanın çarkları içinde yer alıyordu. Politikanın ayak oyunları, kirleri, çıkar hesapları, güç dengeleri çatışmalarında bir şekilde bulaşmış olabilirdi. Ancak burada daha çok tartışılan ve hayal kırıklığı yaratan onun AK Parti’yle kurduğu ilişkiydi.

İdol Kişiliklerin Hazin Akıbeti!..

Malum her çevre kendine “İdol kişilikler” arar, yoksa da arar bulur veya belli vasıflar yüklerler. Bu kimi kez hakikaten özelliklerinden dolayıdır kimi kez de propagandif olarak şişirilirler. (Yeteneksizler yetenekli, ehil olmayanlar ehil, kafası çalışmayanlar zeki, ahlaksızlar ahlaklı, vb gösterilebilirdi) Gerçekte olmayan vasıflar abartılı şekilde yüklenebilirdi. Çerçioğlu içinde o mekanizma işledi ve önceleri anlı şanlı “Topuklu efe” lakabını aldı.

Fakat insanlar zor zamanlarda, baskı altında iken gerçekten sınanırlar ve asıl sınavlarını o zaman verirler. Rahat koşullarda, miting meydanlarında, seçim kampanya otobüslerinde el sallamak, afişlerde gülümsemek kolaydır. Kitlelerin ve partililerin gözünde büyür de büyürsün. Toplum zaten gerçekte pek tanımadığı, iki güzel sözüne kandığı, muhtelif lakaplar takarak gözünde büyüttüğü kişileri yüceltmeye, olmadık payeler yüklemeye pek meraklıdır. Öyle mi böyle mi bilemem. Ben sosyal bir kuraldan söz ediyorum.

Fakat kendisini garip bir konuma sürüklediği aşikâr. Nedeni ne olursa olsun bir uçtan bir uca savrulmak buna denir herhalde. Şimdi bunun bedelini ödeme zamanı gelmiş durumda sanırım!..

Farklı davranabilir miydi?..

Ancak CHP için hayli hüsran dolu bir deneyim oldu. Buradan ne gibi dersler çıkartırlar, çıkartabilirler mi bilmiyorum. (Ama “Kılıçdaroğlu getirmişti, biz değil Kılıçdaroğlu sorumlu” diyerek, topu Kılıçdaroğlu’na atarak olmaz bu.) Genel yapıda mı yoksa yerel örgütte mi bir problem var bilemem. Yoksa bu da tam bir “sürpriz” mi oldu ayrı. Sepetin hep içindeki “Çürük yumurta” mıydı onlar için?..

Tabii aday seçerken koklayarak seçemezsin. Her tür insan çıkabilir. Kaldı ki Çerçioğlu dün partiye gelmiş bir isim değil. Ne yazık ki henüz ayrıntılı bir açıklama yapmadığı yahut röportaj vermediği için daha net bir tablo oluşmuyor. Ancak “Cezadan kurtulmak için” algısı sanki baskın çıkıyor şu an. Başka ihtimallerde var…

Başkanla Örgüt Arasında Çelişki mi Vardı?..

Sezdiğim o ki, şu ana kadar sayılan nedenler geçerli olsa bile başka bir faktör daha olmalı. O da belediye başkanı ile yerel CHP örgütü arasındaki çelişki olabilir. Aralarında bir “Hakimiyet savaşı” yaşanıyor olması mümkündür. Belediye başkanı elindeki güçle örgüt üzerinde hakimiyet kurmaya mı çalıştı? Yahut tersine yerel örgüt belediye başkanına dayatmalarda mı bulundu? Rant kanalları mı istendi? CHP içi gruplarla ters mi düştü? Örneğin bir ara adı “Kürt düşmanı” na çıkan Çerçioğlu parti içindeki “Etnikçi klik” le mi sürtüştü? Bir tür “Linç” mi uygulandı acaba?

Bazı ilçe belediye başkanlarıyla ters mi düştü. Nitekim Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’in beyanı bunu düşündürüyor. Bunlar varsayımdır ama mümkündür. Bu noktaya bir günde gelinmedi herhalde. Bazı kırgınlık ve kızgınlıklar rol oynamış olmalı. O zaman sadece bir “tepki” olarak okunabilir mi? Meğer Aydın’da CHP kaynayan bir kazanmış ve şimdi taşmış demek ki. Her ne olursa olsun sonucu pek “Şık” kaçmadı sanırım…

Zaten Çerçioğlu’da sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamanın daha ilk paragrafında bu noktaya vurgu yapıyordu: “Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ben ve üç belediye başkanımız; Cumhuriyet Halk Partisi içinde yaşadığımız sorunlar konusunda defalarca partinin yetkili makamlarında çözüm aramamıza rağmen maalesef bir sonuca ulaşamadık.”

O sorunlar neydi, ne derece önemli ve uzlaşılmaz mıydı açmadıkça bilemiyoruz. Tabii bu davranışına bir “Bahane” uydurmak mıydı gerçek miydi ayrıntıya girmediği için eksik kalıyor. Fakat öyle bile olsa bu partisini terk edip, tam aksi uçtaki bir partiye gitmesi hele de şu koşullarda ne derece etikti? Her ne olursa olsun bir “Duruş sıkıntısı” doğmuştu. Artık yılmış ve canına tak mı demişti? Bilmediğimiz başka neler olabilir?

Ne Yapabilirdi?..

Farkındayım. Her şey olup bittikten sonra “Şöyle yapsaydı, böyle yapsaydı” demesi kolaydır. Ama bu kadar radikal bir karar alması iddialar ekseninde şüphe çekicidir. Ahlaki bir sorgulamayı da beraberinde getirir. Gene de zorlanabilecek başka seçenekler var görünüyordu. Olmamışsa “Niyetsizliğe” yorulabilir mi?

  1. İddia edildiği gibi AK Parti tarafından şantaja maruz kaldıysa (İsnatlar doğru veya değil) çıkıp bu baskıyı deşifre eder ve direnip, tüm sonuçlarını omuzlardı. Halkın karşına çıkıp destek isterdi. Diğer CHP mensupları nasıl hapis yatıyorsa gidip o da paşa paşa yatardı. Gerçi Barış Terkoğlu’nun iddiasına göre kendisini iknaya gelen bir CHP’li belediye başkanına “Ben 6 metrekarede vakit geçiremem” dediği söyleniyor o başka.
  2. CHP yönetimi ile çelişkileri varsa ya da“Siyasal taciz” e maruzsa partide kalıp, bunlarla mücadele ederdi.
  3. Olmadı, açık edip ayrılır ama hiçbir partiye geçmeyip “Bağımsız” kalabilirdi.
  4. AK Parti dışında başka bir partiye geçebilirdi.
  5. “CHP oylarıyla geldim. Bu oylar üzerime zimmetli sayılır” diyebilir ve sadece görevinden istifa edebilirdi.
  6. Birden bir ideolojik dönüşüm geçirip, AK Parti ve Erdoğan’ın kıymetini mi anladı acaba?

Lakin Çerçioğlu bu seçenekleri zorlamadı bile ve doğrudan peşinden sürüklediği diğer bazı belediye başkanlarıyla birlikte AK Parti’ye geçti. Katılım töreninde de durumdan pek rahatsız da görünmedi gözüme. Hatta memnundu bile denebilir. Açıklamalarında "Alnım ak, başım dik" vurgusu yaparken Çerçioğlu'nun, "Gerekirse yaşadıklarımı tek tek anlatırım." şeklindeki ifadeleri ise bir yerlere mesaj gibiydi.

CHP İçin “Şok” Etkisi yarattı!..

Öyle veya böyle CHP açısından baktığımızda hayli yorucu, üzücü, yıpratıcı bir deneyim oldu Çerçioğlu olayı. Lakin bu olaya bir yanıyla basit ve yerele özgü sadece sıkıntılı bir “Transfer” olarak bakılamaz herhalde. Daha ziyade AK Parti ve Erdoğan’ın “CHP’yi yıpratma ve zayıflatma stratejisi” nin bir parçası olarak bakmakta yarar var gibi. Kısaca hangi açıdan bakarsak bakalım Türk siyasi tarihine altın harflerle geçecektir sanırım…

15. 08. 2025