Önce Bahçeli, şimdi Sırrı Süreyya! “Açılımcılar”a neler oluyor?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, önce Devlet Bahçeli şimdi de Sırrı Süreyya Önder’in yaşadığı sağlık sorunu sonrasında kafasında oluşan bir soruya cevap aradı…

Efendim; kimse kusura bakmasın ama benim “Paranoyak zihnim” yeniden çalışmaya başladı. Kafamda acayip sorular peyda oluyor. Bir dizi “Acaba” beynimin duvarlarına dalgalar halinde vuruyor. Bir yanım “Hadi canım o kadar da olmaz herhalde” derken öteki yarım “neden olmasın?” diyor. Etrafımda “Şüphe perileri” dolaşıp duruyor!..

Yoksa amacım kimseyi telaşa vermek değil elbette. O yüzden lütfen yanlış anlaşılmasın. Kesin bir iddiada bulunmuyorum. Sadece kafamda oluşan sorulara cevap aramaya çalışıyorum. Onun ötesinde bir iddiam ve de bilgim yoktur. Ayrıca “Uyarı” vazifemi yapayım yeter!..

Sorular Bu Tarz Olayların Doğasında Vardır!..

Böyle düşünmeme neden olan ise benim suikast konularına adeta takıntılı derecede meraklı olmam. Bir huy oluştu adeta. Onlarca yazı bir yana, bu konuda tam üç ayrı kitaba imza atmış olmam merakımın derinliğini gösteriyor. Üstelik bu kitaplardan biri “Gizli Suikastlar / Şüpheli Ölümler” başlığını taşıyor. Türkiye’de üzerinde soru işareti olan olaylar hariç esas olarak bu tarz suikastların hangi yöntemlerle yapıldığı anlatmaktaydım.

Kitabı yazmaktan bir diğer amacım ise toplumda yöneticiler, bilhassa siyasetçiler, önemli bürokratik mevkilerde olanları, emniyet ve istihbarat görevlilerini bu konuda uyarmak, mümkünse dikkatli olmalarını, tedbirci ve şüpheci davranmalarını sağlamaktı. Kaçı hayati önemdeki bu kitabı okudu bilmiyorum.

Nereden Çıktı Bu Ani Sağlık Sorunları?..

Neyse, sadede geleyim. Önce şu “Açılım” işinin mimarı diyebileceğimiz MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli ciddi sağlık sorunu yaşadı. Epey bir süre toplum karşısına bile çıkamadı. En son verdiği görüntüde bile hayli yıpranmış görünüyordu. Muhtemelen riskli durumlar yaşadı.

Şimdi ise TBMM Başkanvekili, DEM Parti milletvekili ve Apo’yla görüşen İmralı heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder aniden kalp rahatsızlığı geçiriyor. Doktorların müdahalesi sonucu hayata dönebiliyor. Bu yazı yazıldığı esnada halen yoğun bakımda olması lâzım.

Şimdi insanın aklına ister istemez bazı sorular üşüşüyor. Acaba böylesi önemli bir konuda gerek devlet içi klikler, uluslararası odaklar, gerekse de Kandil - DEM – İmralı arasındaki gruplaşmalar bazı girişimleri tetikleyebilir mi? Süreci baltalamak veya başka yönlere çekmek isteyen güçler bu isimleri hedefleyebilir mi? Bunun en azından potansiyel olarak mümkün olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bir şeyin potansiyelinin olması illâ gerçekte de olacağı anlamına gelemez.

Üst üste Sağlık Sorunları Yaşanması Normal mi?..

Şimdi kimileri –haklı olarak- itiraz edebilir. Diyebilirler ki, Devlet Bahçeli zaten yaşlanmıştı ve sağlık sorunları malumdu. Sıkıntıya düşmesi normaldir. Aynı şekilde Sırrı Süreyya’da bir süre önce pıhtı sorunu yaşadığını anlatmıştı. Bunun üzerine yorgunluk, streste binmiş olabilir.

Dolayısıyla ilk anda bunların akla gelmesi, bu yönde bulgu aranması normaldir. Muhtemelen öyledir de. Ancak gene de bu misyonla yola çıkmış insanların benzer tarz sorunlar yaşaması en azından bir “Acaba” yı hak etmiyor mu?..

İtirazlar haklı Olabilir Ama!..

Doğru diyorlar ama hiç hesaba katmadıkları bir yan var. Bu gibi durumlar suikastçı odaklar için daha tercih nedenidir. (Bu kişilerin sağlık durumlarını, raporlarını, şikâyetlerini, vb önceden öğrenirler. Onları kaşıyıcı, ağırlaştırıcı müdahale ve farmakolojik yüklemeler yapmanın yollarını ararlar) İşlerinin uzmanıdırlar!..

Unutulmamalı ki, sağlıklı bir insandansa zaten sağlık sorunları yaşayan birine, hastalığın özelliğine göre bazı yüklemeler yapmak ve sonuç almak daha kolaydır. Üstelik zaten hasta olduğu için ölse bile fazla şüphe çekmeyecektir. Yani sağlık sorunlu insanları ortadan kaldırmak hem daha mümkün hem de örtbas etmesi de daha kolaydır. Bunu nasıl yaparlar, yapmışlar mıdır bilmiyorum. Bildiğim tek şey olabilirliğidir.

Türkiye kritik bir dönemeçtedir!..

Açılımı doğru bulun veya bulmayın. Türkiye kritik bir dönemeçtedir. Muhtemelen bu konuda derin bir çatışma yaşanmaktadır. Aynı konuda rol alan herkes için belli oranda riskler vardır. Belki abartmanın da alemi yok ama görmezden gelmek de bir o kadar hatadır.

O yüzden bu konularda soru sorma ve şüphe duymak hiç sormamak ve duymamaktan evladır!..

16. 04. 2025