Keskin sirke küpüne zarar! Ayağınıza kurşun mu sıkacaksınız?
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “İtine köpeğine sahip çık!" şeklindeki söylemine değindi…
Efendim; çoğu kişi siyasi liderleri çok donanımlı, akıllı, zeki, bilgili, öngörü sahibi, faka basmaz insanlar sanırlar. Belki içlerinde öyleleri de vardır, çıkmıştır. Lakin gerçekte öyle değillerdir. Onlarda aslında –istisnalar hariç- bir toplumsal ortalamanın bir tık üzerindedirler belki. Ancak kitleler hele de taraftarları onları gözlerinde büyüttükçe büyütürler, neredeyse insanüstü vasıflar yüklerler. Böylelikle liderlerin kafalarının üzerinde adeta ilahi haleler belirir!..
Oysa durum aslında böyle değildir. Elbette “Cahil” diyemesek bile çoğu konuda eksik, bilgisiz ve yetersizdirler. Sadece belli etmezler. Bu eksiklerini hamaset ile kapamaya çalışırlar. Zaten siyasetin hengâmesinde durup düşünmeye fazla vakitleri de olmaz. Çoğu kez içgüdüsel refleksleri ya da kısıtlı bilgileri ile hareket ederler. Bu zaaflarını belki ileride deneyimleri bir ölçüde kapatır.
Kimse “Süper Lider” Olamaz!..
Dolayısıyla bir insanın komple bir şekilde her akıl etmesi, düşünmesi zaten beklenemez. Önemli olan temel doğrultuda doğru düşünebilme irade ve becerisine sahip olmaktır. (Bu anlamda hepimiz bir diğerimize oranla görece cahiliz!) O yüzden eksiklerini başka kişi veya mekanizmalarla kapamak, onların, telkin, öngörü ve bilgilerine müracaat etmek, desteklerini almak zorundadırlar.
Kararı son tahlilde kendileri verseler bile onların bilgilerinden yararlanabilirler. Söz konusu kişiler resmi, kadrolu danışmanları olabileceği gibi, çevrelerinde güvendikleri dost ve arkadaşları yahut ara sıra, konusuna göre fikir aldıkları akademisyenler, araştırmacılar, uzmanlar veya entelektüeller de olabilirler. Bunlar normaldir, zorunludur, olmalıdır!..
Sizin Gibi Dostum Oldukça Düşmana Ne Gerek Var?..
Ancak bu kişilerin olması kadar nitelikleri, birikimleri, öngörü ve analiz kapasiteleri hatta niyetleri bile önemlidir. Kimileri liderleri destekledikleri için zaten yanlarındadır, samimidirler. Kimileri ise bunu sadece bir yükselme basamağı, kariyer imkânı olarak görür. Bazı kişilik zaaflıları ise “Bakın ben ne büyük adamım. Lidere bile ben akıl veriyorum. Ben olmasam…” havasına girerler.
Bazıları da aslında “Boş beleş”, şişirme tiplerdir. Medyada görünmenin, isim yapmanın rantını yerler. Deşerseniz gram nitelik yoktur ama ağızları bol laf yapar. Yanlış anlaşılmasın hepsi böyledir demek istemiyorum…
“Etki Ajanı” Riski de Var!..
Bu yüzden sırf egolarını tatmin etmek için “Benim dediğimi kabul etti, uyguladı, beni dinlemeden adım atmaz” diye böbürlenme amaçlı yanlış telkinlerde, yönlendirmelerde bulunabilirler. Tabii birde çevresine belli odaklarca yerleştirilmiş, onları kararlarını etkilemek, saptırmak, değiştirmek için özellikle yerleştirilmiş kişilerde olabilir. İşte gerçek “Etki ajanları” bunlardır. Bunlar lideri kuşatıp, izlediği veya izleyeceği politikaların yönünü saptırma veya yenilerini kabul ettirme yönünde hareket ederler.
Orada bulunma nedenleri lidere doğru bir yönlendirme yapmak değil, onu istenen kıvamda yoğurmaktır. Usta bir yönlendirmeci bunu çaktırmadan yapar. Bazen bir yanlış uyarı liderin tüm siyasi geleceğini etkileyebilir veya ona seçim kaybettirebilir.
Ağzından Çıkanı Kulağı Duymak!..
Buradan mecburen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e geleceğim. Yoksa zaten bunca hücum altındaki bir partinin liderine -etik olarak- birde ben yüklenmek istemem. Ne var ki bazı yanlış hareketleri de görmezden gelemem. Özgür Özel aslında son dönemin sivrilen genç liderlerinden. (O kadarki süreçte İmamoğlu’nu bile geçtiği söylenebilir.) Hoş, bazı açılardan daha pişmesi gerekir bana göre…
Çünkü insanın çektiği dili belasıdır gibi bazen ayarı kaçırabiliyor. Burada kendisinin söyleneni “Normal” veya “haklı” görmesinin hiçbir önemi yoktur. (İmamoğlu’da aynı hataya düştü) Önemli olan o sözlerin karşı tarafta nasıl bir algı yarattığı ve bunu bir fırsata çevirmesidir. O yüzden lider sorumluluğu her şart altında esip üfürmek, fevri konuşmak değil bazen kitlelere derdini sakince ve zekice anlatabilmektir.
Kendi Ayağına Kurşun Sıkmak!..
Ona bu akılları kimler veriyor yoksa huyu suyu bu olup kendini mi gaza getiriyor bilmiyorum. (Siz gene de her telkin edinene, çok ikna edici olsa bile inanmayın) Yerden göğe haklı olduğunu düşünse dahi böyle. Her zaman en sert konuşma en doğru konuşma değildir. Önüne koyulan her “Belge” yi doğru kabul edip, büyük ifşaat zannedip balıklama atlama hiç değildir. Asabiyet ve acelecilik bünyeye zarar!..
Bilemiyorum, sinirlerin iyice gerildiği mevcut siyasi ortamda ani öfke patlamaları mı, acemilik mi yahut birilerinin ona çizdiği profil mi? Ya da aşırı özgüven mi? Ancak her ne olursa olsun ayağına kurşun sıkmaktan farkı yok. Rakibinin eline “Koz” verdiğinin farkında değil mi?
CHP’nin En Büyük Düşmanı Kendisi!..
CHP’nin en büyük düşmanının AK Parti olduğunu sanmayın. Bazen düşüncesiz davranış ve çıkışlarıyla kendi kendilerinin de olabiliyorlar!..
Örneğin son Ümraniye mitinginde “İtine, köpeğine sahip çık!" şeklindeki bir söylem bu tarz bir söylemdir. (Sonradan “Şunu kastettim, bunu kastettim” ya da “O da bize neler demedi ki” demenin manası yoktur. Karşı tarafta bir alınganlık yapacağı kesindir. Ardından hamle gelecektir.) Öteki taraf zaten size yüklenmek için böylesi bir “Açık” beklemektedir. Kendi kendini provoke etmek ve başına iş almaktır. Amiyane tabirle zaten “Gerilim stratejisi” uygulayanların “Ekmeğine yağ sürmek” tir. Üslup sıkıntılıdır. Öfke kontrolü şart…
Ona Bir Akıl Veren mi Var?..
Bilemiyorum. Onun bu gibi tavırlarında danışman veya çevresinin etkisi ne derece? “Ne kadar sert yüklenirsen o kadar iyi. Kitle bunu bekliyor” diyen mi var? Kasti bir yönlendirme mi mevcut? Buralardan prim yapma hesabında mı? Bir “Kışkırtma” stratejisi mi izleniyor? Yoksa kişisel yatkınlık mı? Fark etmez.
Ben Özgür Özel’in danışmanı olsaydım kendisine sadece şunu söylerdim: “Özgür Bey, zaten iyi gidiyordunuz. Performansınız müthiş. Ancak her topa girmeyin. Kendinizi çelmelemenize ne gerek var?..”
11.11. 2025