'Dizilerin hazan mevsimi...' Tanıtımları şaşaalı temcit pilavları!

Dizi projelerinin son dönemlerde ömrü ciddi ölçüde kısalınca ben de iki satır yazayım dedim…

Her sezon onlarca dizi büyük umutlarla yayın hayatına başlıyor. Artan maliyetler ve uzayan sürelerle birlikte reklam gelirlerinin azalması dizi sektörünü bir hayli etkiliyor. Bu sebeple ortalama 30-35 dizi sezona başlasa da pek çoğu on bölümü bile göremeden final yapmak zorunda kalıyor.

'Dizilerin hazan mevsimi...' Tanıtımları şaşaalı temcit pilavları! - Resim : 1

Kötü Kan, Güzel Aşklar Diyarı, Gizli Bahçe, Aşk, Evlilik, Boşanma ve Kalpazan gibi yeni sezonun dikkat çekici projeleri havlu attılar…

'Dizilerin hazan mevsimi...' Tanıtımları şaşaalı temcit pilavları! - Resim : 2

Değerli okurlar,

Dizi projelerinin son dönemlerde ömrü ciddi ölçüde kısalınca ben de iki satır yazayım dedim…

Piyasada rekabet koşullarının sertleştiği, izleyici kitlesinin de dizi izleme konusunda çok fazla seçici olduğu bir gerçek. Bunun temel nedeni ise dijital platformların çıtayı çok yükseğe dikmeleri. (Bu konuyu yazının sonuna doğru biraz açacağım o yüzden yazıyı okumaya devam edin derim…)

Bu durum tek neden değil elbette…

Benim de hem fikir olduğum genel kanı şu; “klişe konular, tahmin edilebilir hikayeler ve bildik oyuncuların etrafında dönen bir sektör…”

Bu tespitimi azıcık açıp “neden böyle oluyor?’ sorusuna yanıt aramaya devam edelim…

“TEMCİT PİLAVI GİBİ ISITILIP ISITILIP ÖNÜMÜZE KONULAN KONULAR!”

Son yıllarda dizi yapımcılarının ya da karar verici drama ekiplerinin “Türk halkı bunu istiyor” ukalalığından sıyrılması gerekiyor… Karar verdikleri ve ekranlara sürdükleri bir çok hikaye maalesef öngörülebilir!

'Dizilerin hazan mevsimi...' Tanıtımları şaşaalı temcit pilavları! - Resim : 3

İzleyiciler, sürpriz ve beklenmedik gelişmeler arıyor arkadaşlar!

Eğer bir dizi, hikaye anlatımında derinlikten yoksun kalıyorsa, izleyici hızla ilgisini kaybediyor. Öte yandan izleyicilerin karakterlerle duygusal bir bağ kuramaması, dizinin izlenme oranlarını olumsuz etkiliyor...

“İki yakışıklı çocuk, iki güzel kız, koyduk mu dizi tamamdır abi” anlayışından acilen sıyrılmak lazım!

Eğer bir dizi, belirli bir kültürel perspektiften yola çıkıyorsa ve geniş bir izleyici kitlesine hitap etmiyorsa, bu durum izlenme oranlarını da olumsuz etkileyebiliyor. Kültürel çeşitliliği göz önünde bulundurmayan diziler, izleyiciden anında kırmızı kartı görüyor...

Televizyon endüstrisinde, izlenme oranları doğrudan ekonomik kazançlarla ilişkilidir. Özellikle yüksek bütçeli yapımlar, arzu edilen izlenme oranlarını tutturamayınca maliyetleri de karşılamakta zorlanıyor. Bunun sonucunda büyük umut bağladıkları dizilerinin fişini çekmek zorunda kalıyor!

Twitter, Instagram ve diğer platformlar, izleyici geri bildirimlerini anlık olarak yapımcılarla buluşturmakta, olumlu ya da olumsuz bu bildirimleri ciddiye almanın önemli olduğunu da yadsımamak lazım diyorum… Ben şahsen sosyal medya tepkileri yapımların izlenme oranlarını doğrudan etkilediğini düşünenlerdenim!

Gelelim dijital platform gerçekliğine..!

Küresel çapta gerçekleştirilen araştırmalar, eğlence ve bilgi ihtiyaçlarının dijital dönüşümle birlikte evrim geçirdiğini gösteriyor. Geleneksel televizyon izleme kültürü, dijital platformlarla birlikte gözle görülür bir değişime uğradı.

Benim de içinde yer aldığım geniş bir kitle artık geleneksel televizyon yayınlarına eskisi kadar ilgi duymuyor… Bu gerçekliğin temelinde en önemli faktöre dijital platformlar! Netflix, Amazon Prime, Disney+ BluTV, Apple TV, Gain, EXXEN say say bitmiyor…

Evet, televizyon izleyicilerinin alışkanlıkları bu platformlar sayesinde köklü bir değişime uğradı…

Bu acımasız yarışta ‘dijital platformlar’ izleyicilere birçok ülkenin yüksek bütçeli içeriklerini sunarak geleneksel televizyon formatlarının pabucunu dama attı. İzleyiciler, artık bir dizinin her hafta yeni bölümünü beklemek yerine, tüm sezonu bir oturuşta izleme lüksünü sevdi.

Sonuç olarak, Fransız yazar ve felsefeci Albert Camus'un dediği gibi: “Sanatçı vazgeçemeyeceği güzelliklerin ve ayrı kalamayacağı toplumun ortasında, diğer insanlara uzanan bu sonsuz gidiş gelişlerde kendini yoğurur. İşte bu yüzden gerçek sanatçılar hiçbir şeyi küçümsemezler. Yargılamak yerine anlamak zorundadırlar….”

Sırça köşklerde oturan magazin figürü oyuncular yerine mesleğin hakkını verenlerin ekranda olması ve yenilikçi- derin içeriklerin izleyiciyle buluşması dileğiyle…