Bir “BDSM” akımımız eksikti! Nereden çıktı bu sado - mazoşist şov?

Medyaradar analisti Atilla Akar, sokakta tasmalı dolaştırılan ve ağzına muz sokup, kedi gibi miyavlayan kadın olayını ele aldı…

Efendim; iddia ediyorum. İnsan neslinin sonu geldi galiba. Fiziken var olmaları mühim değildir. (Zaten cima yoluyla tavşanlar gibi şuursuzca ürüyorlar!) Ancak zihnen, ahlaken, mental olarak bitmiştir. Ucube kişilikler ve davranışlar etrafı sarmıştır. Ne kadar niteliksiz, boş beleş tip varsa “Youtuber” kimliği altında ortalığı sarmıştır. Bunun anlamak için sosyal medyada cirit atan garip şahıslara bir göz atmak yeter. İşin tuhafı bunların en saçma sapan hareketleri bile binlerce “Tık” alabiliyor. Üstüne aldıkları paralarda cabası…

Tam bu kalıba uyuyor mu bilmiyorum ama bu acayip davranışlardan birine İstanbul Galata Kulesi yakınlarında şahit olunacaktı. İnternet ortamında dolaşan videoda çevreden geçen insanların garipseyen bakışlarını takmayan çift hareketlerini devam ettireceklerdi. Boğazına tasma takılan kadın kedi gibi miyavlayıp, ağzına muz sokup, yerde dizleri üzerinde sürüklenmekteydi. Erkek ise “Kadınlar balmumu gibidir, nasıl eğitirsen öyle olur” demekteydi. Hadi bakalım, buyur buradan yak!..

Marquis de Sade’ın Şımarık Çocukları!..

Şimdi bu saçma rezalette nereden çıkmıştı? Aslına bakılırsa benzer tarz kişilere batı sokaklarında rastlamak mümkündü. Hatta kulüpleri bile vardı. Ancak onların bir farkı mevcuttu. Bunlar genellikle akımın içeriğine uygun deri giysiler, kamçılar, zincirler, vb gibi aksesuarlar takıyorlardı. Daha genç, güzel, seksi kadınlar ön plandaydı. Üstelik sadece erkeğin kadın üzerindeki hakimiyeti değil, kadının erkek üzerindeki hakimiyeti ya da LGBT temalı versiyonları da mevcuttu. Söz konusu olay tümüyle BDSM esintiliydi. Fakat bizdekiler biraz “Avami” kalmışlardı!..

Adı geçen BDSM akımının aslı ise daha çok başta İngiltere olmak üzere batılı ülkelerde yaygındı. Söz konusu akıma kabaca “Rızaya bağlı, fiziksel ya da psikolojik şiddet içeren, partnerin aşağılandığı veya hırpalandığı cinsel fantezi akımı” denilebilir. Bir cinsin diğeri üzerindeki disiplin ve hakimiyetini içerir. Sadist ve Mazoşist ögeler barındırır. Bu akımın en ünlü temsilcisi ise Fransız Yazar Marquis de Sade (1740 – 1814) dır. En tanınmış eseri ise “Erdemle kırbaçlanan kadın” dır.

Bir “BDSM” akımımız eksikti! Nereden çıktı bu sado - mazoşist şov? - Resim : 1

Ancak bu son olaydan dolayı öyle anlaşılıyor ki bizdeki hayli “Çakma” olmuş ve biraz rötarlı yansımıştı. Batıdan kopya akımların epeyce gecikmiş bir versiyonuydu. Ancak ben son olayın bir akımdan ziyade ilgi çekmek ve youtuber amaçlı olabileceğini düşünüyorum. (Yahut birileri toplumun “Sinir uçları” ile de oynuyor olabilir!) Tabii bu tetikleyici işlevde görebilir. Devlette bunları o yüzden bekletmeden içeri buyur etti sanırım.

Zihinsel İşgalin Neferleri!..

Bugün gelinen noktada ise bilhassa iletişim teknolojisindeki büyük sıçrama sonrası sosyal medyanın, TikTok gibi mecraların olağanüstü yaygınlaşması durumu hepten vahim bir hale getirecekti. Ancak birde sosyal medya denen “B.k kuyusu” nda (Sosyal medyayı sorumlu kullanan insanları tenzih ederim!) debelenip duran sürüleşmiş milyonlar türedi. Bu primat seviyesine yakın, sıkıntıdan patlayan taklitçi yaratıklar kendilerine servis edilen her akımı sünger gibi emiyorlar. İnternet ortamı bunlara seslenen akımlarla doldu. İnsan kişiliği üzerinde bir tür “Embesil Diktatörlüğü” kuruldu!..

Şu an maalesef her alanda niteliğin değil niceliğin hakim olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Artık düşük seviye insan davranışları, kültürel kalıplar revaçtadır. Söylediğine göre değil aldığın “Tık” a “Like” a göre muamele görüyorsun. Seviye yerlerde sürünüyor. Ne kadar saçmalar yahut abuk ne kadar dikkat çekici şeyler yaparsan o kadar ilgi çekiyorsun. Özellikle bizim gibi ülkelerde ise “Özgürlükler” söylemine yedirilmiş ayrıca bir “Zihinsel işgal programı” işletiliyor. Burada toplumsal ve bireysel davranışlarımız adeta belli bir yönde ve çaktırmadan yeniden programlanıyor.

BDSM Tehdit mi?..

Kısa bir süre önce “Manifest” grubu konseri vesilesiyle bilhassa batıdan ithal bazı akımların toplumsal yapımız için birer tehdit hatta “Milli Güvenlik Sorunu” haline geldiğini, toplumsal yapımızı, kişiliklerimizi parçalamanın birer aleti gibi kullanıldıklarını yazmıştım. Halende o fikirdeyim. (Hedonizm, cadılar bayramı, aşırı hayvanseverlik, lgbt, aile düşmanlığı, agresif feminizm, yeni yetme terörü, vb) Peki bu BDSM akımı da bir tehdit olabilir mi? Hayır, şu an için sanmıyorum. İleride belki. İhtimal yeraltına itilmiştir.

Bu akımın örneğin bir LGBT gibi kitlesellik kazanabileceğini zannetmiyorum. (Gerçi seks fantezi ürünler satanlar mağazalarda bunlara yönelik giysi ve objeler satılıyor galiba) Çok marjinal kalırlar. Bunları kendi rızaları dahilinde ve erişkin yaşlarda, kamuya açık olmayıp kendi özel ortamlarında yaptıkları sürece sorun yok. Ama toplum önünde böylesi adeta propagandasını yapar şekilde sunmaları problem teşkil edebilir. Tümüyle engellemek de mümkün gözükmüyor.

Batıdan İthal Her Akımın Alıcısı Vardır!..

İnsan ruhunun ve cinselliğinin labirentlerinde bize “Manyakça” gelse de nelerin mayalandığını bilemeyiz. Yanı sıra unutulmamalı ki, batıdan ithal her akımın -az veya çok- bu ülkede alıcısı ve meraklısı vardır. (Hatta ne kadar saçma sapan olursa o kadar makbuldür!) O yüzden aynı zamanda dikkat. Tam bu noktada zaten abuk sabuk bir sürü akım varken bir BDSM akımımız eksikti diyeyim o zaman!..

01.11. 2025