‘Yalancı Bahar’a hemen kanmayın! Ufukta tutuklular için ‘Karabulutlar’ mı belirdi?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, menajer Ayşe Barım’ın tekrar tutuklanması, gazeteci Fatih Altaylı’nın ise tutukluluğuna devam kararı sonrası oluşan tabloyu analiz etti…

Efendim; karamsarlık yaymak istemem ama hiç değilse biraz “Ilıman rüzgârlar” esmesini beklenirken birden bire ufukta karabulutlar belirdi. Tutuklular olayında vites değişebilir derken tam tersi bir manzara ile karşılaştık. Hayırdır İnşallah!..

Sertlik Politikasına Devam!..

Öyle ki yazıda verilen kararların doğru mu yanlış mı, iyi mi kötü mü olduğunu dahi tartışmıyorum. Mevcut koşullarda anlamı da yok zaten. Bu konularda karar verecek olanda değilim. Ben bu kararlar sonucu ortaya çıkan tabloyu, moral atmosferi ve gidişatı analiz etmeye çalışabilirim ancak.

Gördüğüm o ki, siyaseten sertlik politikasına devam edilecek anlaşılan. (Bazı isimlerin içeride tutulması ise AK Parti’den’den ziyade “Devlet tercihi” gibi duruyor!) AK Parti içindeki “Fabrika ayarlarına dönüşçüler” in itirazına rağmen. Zaten parti içindeki “Bilek güreşi” nde hiçbir zaman baskın çıkan onlar olamadı!..

Sağ Gösterip Sol Vurmak!..

Burada en şaşırtıcı durum herhalde menajer Ayşe Barım’ın 247 günlük tutukluluk sonrası önce salınıp sonra yapılan itiraz sonucu tekrar tutuklanması kararıydı. Tam herkes “Hava açıyor, ortalık günlük güneşlik olacak galiba” diye düşünürken birden şimşekler çakmaya başladı.

Ne yalan hani “içine doğdu” derler ya, itiraz haberini ilk duyduğumda “Tekrar içeri alacaklar galiba” diye düşündüm. Nitekim öyle de oldu. Barım tekrar hapis kararını çıktığı an evinde bayılarak hastaneye kaldırılmış bulunuyor. Bir anlamda sağ gösterip sol vuruldu. Daha çıktığını bile tam anlayamamıştı herhalde!

Fatih Altaylı’nın Durumu!..

Aynı paralelde ikinci gelişme 104 gündür tutuklu bulunan ve ilk kez hakim karşısına çıkan gazeteci Fatih Altaylı’nın tahliye edilmemesi oldu. Bilindiği üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Fatih Altaylı hakkında 20 Haziran 2025 tarihinde sosyal medya üzerinden yayımladığı bir programda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik tehdit içerdiği öne sürülen ifadeler nedeniyle resen soruşturma başlatmıştı.

Soruşturma kapsamında, 21 Haziran’da gözaltına alınan Altaylı, adliyeye sevk edilmesinin ardından tutuklanmış ve hakkında 5 yıla kadar hapis istenmişti. Şimdi ise bir sonraki duruşması 26 Kasım'a ertelenmiş oldu.

Bu Sonuçlar Birer Mesaj mı?..

Bu arada unutmadan soralım bari. Acaba bu sonuçlar radikalleşme yanlısı belli muhalif çevrelere, sokağa çıkma heveslisi kesimlere ve tabii dolaylı olarak CHP’ye birer mesaj olabilir mi? Hani “Boşuna bağırıp çağırmayın. Bizi etkileyemezsiniz. Fazla heveslenmeyin. Biz bildiğimizden şaşmayacağız. Durmak yok, yola devam!” denmiş midir acaba?

Öyle veya böyle, bütün bunlar en azından şimdilik sertlik politikasının süreceğinin ve geri adım atılmayacağının kararlılığı gibi duruyor. Dolayısıyla bunun bekleyen diğer davalara ve tutuklulara da - belki bir, iki istisna hariç- yansıyacağının işareti olarak da okumak mümkün. Ne kadar “Sürdürülebilir” olabileceğini ise süreçte göreceğiz!..

Yeniden “Normalleşme” Bekleyenler yanıldı!..

Dolayısıyla yeni yasama yılında bir “Normalleşme” bekleyenler yanılmış oldu. Ve bundan sonraki sürecin - en azından bir süre daha ve olağanüstü bir gelişme olmaz ise - aynı minvalde yürüyeceği üç aşağı beş yukarı belli oldu. “Gidişat belki yumuşar, hiç değilse biraz nefes alınır” diye umanlar fena halde çuvalladı. Hatta ham bir hayal gördükleri anlaşıldı.

Devlet ve iktidar cenahı resti gördü ve hukuki araçlarla kılıç çekildi. Öyle anlaşılıyor ki, bazı şeylerin değişmesi için bir süre daha beklenecek. Tabii durumun - gelişmelere bağlı olarak - daha da sertleşmesi ayrıca mümkün. Hava günlük güneşlik görünürken - ki pek öyle değil - lapa lapa kar yahut dolu da yağabilir o başka.

“Yalancı Bahar” a Kanmamak Gerek!..

Zaten güzel Türkçemizde “Yalancı Bahar” diye bir tabir var. Sözlükte “Kış ayında sıcaklıkların mevsim normallerinin epey üzerine çıkması neticesinde gerçekleşen hava durumu olayıdır… Sıcaklıkların kış ayından ziyade bahar ayını hissettirmesi sebebiyle yalancı bahar adı takılmıştır.” diye tanımlanıyor.

İşte Ayşe Barım’ın salınması ile başlayan ılıman hava tam bir “Yalancı Bahar” a dönüştü. Hatta yalancı bahar demek bile biraz zor. Çünkü yalancı bahar hiç değilse kısa süre de olsa devam eder. O kadar bile süremedi. Ufukta yeniden karabulutlar belirdi. Bakalım işin sonu nereye kadar uzanacak?..

Bilemiyorum; tutuklular “Kara bulutları kaldır aradan” şarkısını söyleyip avunmalı mı acaba?..

4. 10. 2025

KONU DIŞI NOT 1: Erdoğan’ın TBMM resepsiyonunda CHP hariç diğer partiler ile birlikte verdiği geniş açılı fotoğraf gerçekten ilginçti. Ortaya adeta yeni bir “Aile fotoğrafı” çıktı ve bundan sonraki ittifak dinamiklerinin yönünü işaret etti. Erdoğan böylelikle “CHP’siz muhalefet” ile buluşarak, “CHP’yi yalnızlaştırma” stratejisini mi yürürlüğe soktu? “Siz beni takmazsanız ben sizi hiç takmam” mı dendi?

KONU DIŞI NOT 2 : TBMM’de belki de en ilginç görüntülerden biri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın DEM Parti eş başkanı Tülay Hatimoğulları’nı ve Sezai Temelli’yi önce görmezden gelmesiydi. Sonra önce aracılar vasıtasıyla adından bizzat gelip özür dilemesiydi. Bence bu bilinçli bir es geçmeye daha çok benziyor. Böylelikle Kandil’e yakın olup, sert çıkışlarıyla bilinen - Abdullah Öcalan’ında nedense pek haz etmediği söylenen – Hatimoğulları’na ve Sezai Temelli’ye ayar verildi. (Bakalım bu arada MHP’nin bastırmasına rağmen Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın durumu ne olacak?) Bu olay DEM ile yeni bir flörtün başlangıcı sayılabilir mi acaba? DEM’lilerin Erdoğan’a o hayran hayran bakışları neydi öyle?

ATİLLA AKAR Diğer Yazıları