Ozan Gündoğdu’ya Cem Boyner misyonu! Gürsel Tekin bir projenin görevlisi mi?

Medyaradar analisti Atilla Akar, Gürsel Tekin’in medya mensubu Ozan Gündoğdu’ya “Gel yeni kurulacak partiye başkan ol” teklifi ile bir vakitler YDH (Yeni Demokrasi Hareketi) kurucusu olan işadamı Cem Boyner olayını kıyasladı…

Efendim; belirtilerini çoktandır sezdiğim bir olaya dair sonunda işe yarar bir ipucu ortaya çıktı galiba. İfadeler oldukça şaşırtıcı. İstanbul İl Merkezi ve Gürsel Tekin olayı üzerine günlerdir yazılıyor, çiziliyor. Fakat bu olay hepsinden dikkat çekici. Akla bazı soru ve kuşkular düşürüyor bence. Nedenini birazdan açarım. Az sabredin…

Parti Başkanı Olur musun?..

Neyse, önce iddiaya gelelim. İddianın merkezinde gazeteci Ozan Gündoğdu var. Gündoğdu’nun iddiasına göre Gürsel Tekin’in geçtiğimiz yıl kendisine kurulacak bir siyasi partiye genel başkanlık teklif etmişti. Ozan Gündoğdu’nun bu eksendeki açıklamaları ise şuydu: “2024’ün Temmuz sonu, Ağustos başı gibi bir tarihti. Gürsel Tekin beni aradı, kendisiyle hiç tanışıklığımız yoktur… Telefonu açtım, ‘Buyrun Gürsel Bey’ dedim, ‘Ozancım, seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum. İstanbul’da mısın, bir kahve içelim’ dedi. Levent’te bir pastanede buluştuk. Toplamda yarım saatlik bir görüşme gerçekleştirdik. Gürsel Tekin, bu yarım saatin 29 dakikasında konuşan taraftı. Yani ben toplamda 1-2 dakika konuşmuşumdur.”

Fakat burada belki de en önemli yan Tekin’in kendisine “Yeni bir devlet düzeni kuruluyor” dediğini aktarmasıydı: “Mayıs 2023 seçimlerinin son seçim olduğunu söyledi. Bu devletin ne İmamoğlu’na ne de CHP’ye iktidarı devretmeyeceğini anlattı… Gazetecilere partiyi tanıtıyor diye düşünerek olayı anladığım için rahatladım.”

Ancak ardından asıl şaşırtıcı teklif gelecekti: “Kahvemden bir yudum aldım ki Gürsel Tekin bombayı sonunda patlattı. ‘Ozancım, yeni bir parti kurmalıyız ve başına da sen geçmelisin.’ Genel olarak soğukkanlı biriyimdir ama bu tuhaf teklif karşısında kahveyi zor yuttuğumu hatırlıyorum. ‘Neden ben, ben ne alaka?’ diye düşündüm. Çünkü gençtim ve kirli bir geçmişim yoktu. Muhtemelen böyle düşündüler... Hiç ikiletmeden teklifi net bir şekilde reddettim. Olacak iş değil, hiç duymamış olayım dedim. 3 gün sonra bir daha arayacağını ve iyi düşünmemi söyledi. 3 gün sonra aradı yine reddettim. Konu orada kapandı.”

Tekin Konuşmayı Doğruluyor İçeriği Reddediyor!..

Bu arada kimseye haksızlık etmemek açısından belirtmeliyim ki, Gürsel Tekin görüşmeyi doğruluyor ama içeriğini reddediyordu. Tekin şunları kaydetmekteydi: “Ağzımdan ne Ekrem İmamoğlu çıktı, ne yeni düzen ne de yeni devlet... Bunların hepsi asparagas. Evet, görüştüm ama şimdi görüştüğüme pişman oldum; hayal kırıklığına uğradım. Halbuki ben kendisini severim. İkili konuşmalarda başka şeyler de paylaşabilirdim." dedi.

Ayrıca “Ozan Gündoğdu'ya genel başkanlık gibi bir teklif getirmediğini, o dönem yeni bir siyasi parti kurma fikri olduğunu, ancak partiye yönelik operasyonlar başlayınca vazgeçtiğini” söyleyecekti.

Ne var ki, ben bu açıklamadan pek tatmin olamadım. Ya ikisinden biri yalan söylüyor ya arada şiddetli bir yanlış anlama, çarpıtma yahut hatırlama var. Görüşmenin içeriğinin sadece bir siyasi parti kurma ile ilgili olup acaba Gündoğdu abartıyor ya da ilaveler ekliyor olabilir miydi? Veya –zannetmiyorum ama- hazır Tekin’e bir saldırı dalgası varken birde buradan vurmak mı akla geldi? Gündoğdu kendini bu şekilde kullandıracak bir tipe benzemiyor gerçi. Bazıları da “niye daha önce açıklamadı” demişler. Bir sebep olmadan niye açıklasın ki?

Bilemiyorum hayli garip bir durum. Ancak Tekin’in ikili konuşmaların "namus meselesi" olduğunu belirten şeklindeki hatırlatması ve "İzin istenir” demesi bana hani “Bu da şimdi ifşa edilir mi kardeşim” ya da “daha fazla kurcalamayın” diye sitem etmesi gibi geldi. Şu an Gündoğdu’nun açıklamaları – kesin olmasa bile- bana sanki daha mümkün gibi görünüyor. Lakin bu benim öznel kanaatim. Tam gerçeğini bilemem ve kesinlik iddia edemem. Tabii sadece bir parti çalışması da olabilir mi acaba?

“Derin Müdahale” Kokusu Alıyorum!..

Dediğim gibi hayli tuhaf bir durum. “Senin yorumun ne?” derseniz benim aklıma hayli “Uçuk” (!) ihtimaller geliyor. Aklıma garip sorular üşüşüyor. Öncelikle eğer Gündoğdu’nun ifadeleri doğru ise süreci tasarlayan bir “Üst irade” nin,”Planlayıcı akıl” ın olduğunu ve aynı iradenin çoktandır olaya el atmış olduğunu düşündürüyor. O zaman Gürsel Tekin’inde -bilerek veya bilmeyerek- bu olayda bir rol veya görev almış olabileceğini gösteriyor.

Zaten son dönemlerde yaşananların başka izahı yok. Anladığım şu ki, benim “Derin dizaynırlar” dediğim derin devletin kendisi yahut bir kanadı Türkiye’de özellikle sol siyasetin (CHP’nin) kitleleri sokağa çağıran gidişatından memnun görünmüyor ve yeni bir format atılması gerektiğini düşünüyorlar. (Sağa ne zaman el atacaklar acaba merak ediyorum!) Nitekim önceki yazımda da belirttiğim üzere “Bana öyle geliyor ki, bütün bunlar AK Parti’den önce bir “Devlet operasyonu” dur. Daha ehlileşmiş, yeniden dizayn edilmiş, sistemle sürtüşmeyen bir CHP istenmektedir.” dedim. AK parti bu yapıya sadece lojistik – siyasi destek sağlamaktadır. Konu çok daha derindir. Yayılan “Koku” budur!..

Bize Yeni Bir Cem Boyner Lazım!..

Şimdi “Hayda, bu da nereden çıktı. İşadamı Cem Boyner’le ne ilgisi var?” denebilir. Doğrudur. Bir ilgisi yok aslında. Bu anlamda sadece fiziki görünümle ilgili bir bir kıyaslamadır. Hoş, o dönemler Cem Boyner’li “Yeni Demokrasi Hareketi’ne (YDH) dairde “Amerikan projesi” olduğu söylendi hatta Boyner’e “jim Boyner” benzetmesi yapıldı ama şu an direkt konumuz dahilinde değil. Genç kuşaklar onu hatırlamaz. Sadece bir giyim kuşam markası sanır!..

O zamanlar medya yağlama yıkamasıyla sanırdınız ki YDH iktidara geliyor. İlk seçimde yüzde 1 bile oy alamadı. (Yüzde 0.48) Ne diyeyim? Bu işler böyledir. Projeler yapılır, projeler yıkılır!..

“Fiziği Düzgün Bir Lider” Sipariş Edelim!..

Dolayısıyla konumuz dahilinde Cem Boyner ancak kişisel özelliklerinin siyasete yansımasıyla kıyaslanabilir ancak. Peki o halde Ozan Gündoğdu’nun Cem Boyner’le benzerliği ne? (Gerçi biri liberal öteki sola düşünülmüş ama olsun!) Niçin şimdi onu hatırladık?

Öncelikle belirtmeliyim ki, bu gibi derin oluşumlar toplumda öne çıkan insanları tararlar. Bir kişilik veya geçmiş analizi yaparlar. Ailelerine, işlerine, arkadaşlarına, vb varıncaya kadar araştırırlar. İçlerinde projelerine uygun kişileri bulur veya desteklerler. (Genç Parti lideri Cem Uzan’da aynı profildi ama işin içine başka meseleler girdi sanırım. Birde Sinan Oğan olayında çuvalladıklarını hatırlayalım!) Örneğin Boyner niyeydi? İyi bir aileden geliyordu. Görünüm olarak fiziği düzgündü. İyi eğitimli idi. Konuşması, diksiyonu iyiydi. Zengindi, çalmaya çırpmaya ihtiyacı yoktu. Eksik yanlarını zamanla tamamlar yahut varsa falsolu yanlarını törpülerdi. Çevresini de münasip “Akıldane” lerle doldurdun mu işlem tamamdı. Tabii evdeki hesap çarşıya uymadı o başka!..

Peki Ozan Gündoğdu niye seçilmiş olabilir? ( Kendisi “Temiz olduğu için” diyor ama fark etmez!) Aşağı yukarı aynı nedenlerle. Bir kere Ozan Gündoğdu da oldukça “Yakışıklı” sayılır. (Kadın oyları çantada keklik demektir!) İlaveten genç. Eğitimli. Zeki. Düzgün ve etkili konuşan. Sosyal olaylara entelektüel açıdan hakim. Sol çevrelerde ve kamuoyunda bilinen, tanınan. Medya ilişkileri iyi. (Bir Boyner kadar zengin değil sanırım. Belki başka seçeneklerde vardı ama onu daha uygun bulmuşlar demek ki. Veya “Bu acemi çaylaktır. Nasıl olsa kontrol ederiz” diye mi düşündüler acaba? İkna etmesi de Tekin’e kalmış. Bir “zaaf” mı tespit ettiler? Niye kabul edebileceğini düşündüler acaba?) Birazda parlatıldı mı tutana aşk olsun!..

Gürsel Tekin Bir Projenin Uygulayıcısı mı?..

Son dönemde yaşanan neredeyse istisnasız her şey “Derin dizayn” faktörünü hesaba katmadan anlaşılamaz. Misal önceleri de defalarca belirttiğim gibi “Açılım” olayı ne birdenbire Devlet Bahçeli’nin aklına geldi ne de proje onun damgasını taşıyor. Muhtemelen o epeydir pişirilen projenin pazarlayıcısı ve denetleyicisi oldu o kadar. Bu anlamda bir görevliydi ve arkasında “Derin dizayncı” yapı vardı.

Şimdilerde yaşananlarda bu süreçten kopuk değil ve onun bir uzantısı aslında. Gürsel Tekin reddetse de “Şu an yeni bir devlet düzeni kuruluyor” demesi sürece ve analize pek uygun. Bunun için siyasete yeni bir biçim vermek gerekebilir. (Onlar biz “Faniler” gibi duygusal düşünmezler. “Tanrılar” gibidirler. Kendi Olimposlarında sağa sola şimşeklerini yağdırırlar!) Dolayısıyla mantıken Gürsel Tekin’in Ozan Gündoğdu’ya yaklaşık bir yıl önce bu teklifi getirmesiyle, CHP’ye kayyum misyonu arasında revize edilmiş bir bağ ve süreklilik olmalı. Tekin, tesadüfen orada olmasa gerek. Bir misyonla hareket ediyor olabilir herhalde.

Öyle ya, bir görevi olmasa niçin bu kadar baş ağrıtıcı, yıpratıcı ve zahmetli bir misyona talip olsun ki. Sadece parti aşkından mı sizce?..

11. 09. 2025

ATİLLA AKAR Diğer Yazıları