Muhalefet “duymak istediğini” duyuyor! “Aday olma derdim yok” sözü nasıl anlaşılmalı?
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Aday Olma Derdim Yok” sözünün ne anlama geldiğini ve genelde yanlış yorumlandığını öne sürdü…
Efendim; insanoğlu’nun en temel zaafları arasında “Duymak istediğini duymak” ya da “Görmek istediğini görmek” tavrı gelir. İlginç bir “psikolojik yanılsama” mekanizmasıdır bu. Hepimiz zaman içinde bu hataya düşmüşüzdür, halende düşebiliriz. Hele de bunlar ideolojik fanatizmlerle sarmalanmış paket tavırlar halindeyse. O bakımdan gerçekte olan ile olmasını beklediğimiz, umduğumuz, arzu ettiğimiz arasında her zaman bir mesafe bazen ise uçurum vardır.
Oysa “Gerçek” bizim sandığımız şeyin fersah fersah ötesinde olabilir. Ama biz onun öyle olmasını o kadar çok isteriz ki bize “Öyleymiş” gibi gelir. Bu huyumuz bize çok hata yaptırır ama biz umursamayız hatta çoğu kez farkına bile varmayız. Hepimiz için böyle bir risk var. Hiçbirimiz bundan muaf değiliz!..
Muhalefetin Gönüllü Yanılması!..
Tam bu noktada muhalefetin aynı tuzağa düştüğünü sanıyorum. Şöyle düşünün; muhalefet ne istiyor? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimde olmadığı bir Türkiye. Erdoğan’ın biran önce yönetimden uzaklaşması. Adaylık şansını zorlamaması ve mümkünse erken seçim yoluyla iktidardan çekilmesi. Bunu kendi isteğiyle yapar ve gönüllü olarak adaylıktan çekilirse daha da mutlu olurlar. Erdoğan karşıtlığı gözlerini öylesine kör etmiş ki başka türlü bakamaz olmuşlar. Bu duyguyu da anlıyorum o başka…
İşte Erdoğan’ın son beyanı da özelde CHP’nin genelde ise muhalefetin arzu ve arayışına hitap etti. Ne kadar umutlandılar bilemem ama kulaklarına pek hoş geldiğine eminim. Ne demişti Erdoğan? Hatırlayalım…
“İlk dört madde ile ilgili herhangi bir sorun yok. Yani AK Parti olarak bizim böyle bir sorunumuz yok ve diğer siyasi partilerin de hemen hemen birçoğunun böyle bir sorunu yok. Ortada ilk dört madde ile ilgili bir sorun olmadığına göre, sadece yol haritasını belirleyeceğiz. Süratle heyetlerimizi oluşturabiliriz. Başbakanlığım döneminde böyle bir çalışmayı yapmıştık, yine yapabiliriz, fazla vaktimizi almaz. Yeni anayasayı kendimiz için değil, ülkemiz için istiyoruz. Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok. Atacağımız adımlarla ülkemizin itibarını nasıl yükseltiriz, derdimiz bu”
Aç Tavuk Rüyasında Darı Görürmüş!..
Bu tabiri kullanmak istemezdim ama daha iyisini bulamadım. Hani “Aç tavuk rüyasında darı görürmüş” misali. Bence boşuna “Sevindirik” olurlar. Çünkü o sözlerden bekledikleri anlam çıkmıyor. (Medyaya da bravo. Birbirini kopyalama kolaycılığından edityöryal zekâ iflas etmiş anlaşılan. Koskoca medyada bir Levent Gültekin’de jeton düşmüş herhalde!) Herkes papağan kesilmiş. O anlam kafalarında var!..
Birincisi; Erdoğan “Ben aday olmayacağım” taahhüdünde bulunmuyor. İkincisi “Bu benim adaylığım değil, memleket meselesi”, “Ben önemli değilim benden önemli anayasa var” demeye getiriyor. (Bu tıpkı Bahçeli’nin Açılımı partisinden, alacağı oydan bile önemli görmesi gibi.) Üçüncüsü; “Yol haritamızı belirleyeceğiz” diyor. “O yolda ben yokum” demiyor. Dördüncüsü, “Atacağımız adımlarla ülkemizin itibarını nasıl yükseltiriz, derdimiz bu” demekte. Yani çoğul konuşuyor. İçinde kendi de var. Vazgeçtiğini kim uyduruyor?..
Mesaj çok basit. Öyle derin ve ters anlamlar çıkarmaya hiç gerek yok. “Ortada ilk dört madde ile ilgili bir sorun olmadığına göre” diyerek özelde CHP’ye, genelde muhalefete güvence vermeye, rahatlatmaya (İsteyen “Tavlamaya” diye düşünebilir!) çalışıyor. Bir anlamda “Gel, gel” yapıyor. Dolayısıyla bu nasıl bir zekice (!) okumadır ben anlamadım. Bunlar ya okuduklarını anlamıyorlar, ya da anladıklarını bir daha okumuyorlar. Bu nasıl bir çevirmenlik? “Aday olma derdim yok” sözünü nasıl oluyor da “Aday olmayacağım” şeklinde çevirebiliyorlar. Lafı nereleriyle anlıyorlar? Hayret!..
Bahçeli’de mi Yanlış Okudu?..
O halde MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli Erdoğan’ın bu beyanına niye tepki vermişti? Peki Bahçeli ayrıca muhalefet olmadığı halde olayı niye öyle okudu ve paniğe kapılmış görüntüsü verdi? Bilhassa Bahçeli bu gibi imalı ya da şifreli sözler konusunda adeta “Üstat” sayılır. Yanlış okuması mümkün mü acaba?..
Bahçeli’ye “Derdi vatan ve millet olan bir Cumhurbaşkanının yolundan caymaya hakkı yoktur. Kaldı ki bu durum bugünkü şartlarda ne ülke ne de bölgesel ve küresel gelişmelerle uyumludur.” dedirtecek kadar ciddiye niye alınmıştı? (Gerçi daha önce de “Bu benim final seçimim” diyen Erdoğan’a Bahçeli Mart 2024’teki MHP 14. Kurultayında “Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın, yanındayız. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz. Bunun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız❞ diye çıkışmıştı) Ya Bahçeli bu imajı pekiştirmek istiyordu ya da bunun bir “İhtimal” olarak dahi söz edilmesinden hoşlanmıyordu. Hangisi bilmiyoruz.
Nabız mı Yoklandı?..
Peki, acaba Erdoğan dosta – düşmana bir tür “Yem” atmış ve tepkileri görmek istemiş olabilir miydi? CHP’ye anayasa konusunda zarf atarken Bahçeli’ye de ortaklığın geleceği ve “Açılım”ın gidişatı konusunda ayar vermek istemiş olabilir mi? (Erdoğan Anayasayı daha çok önemserken Bahçeli Açılım tarafı için kaygılanıyor) Hatta Erdoğan kendi partisi AK Parti içinde aleyhine sessiz ve derinden çalışanlara karşı bir manevra yapmış olabilir mi? Yahut içinden hiç ummadığımız bir “Sürpriz” çıkabilir mi? Dillerin altında bir bakla var ama ne?..
Sonuçta –toplum dahil- bir “Nabız yoklama” mı var? (Bahçeli o yüzden mi “Aklına dahi getirme” yaptı?) Bir yerlerde “Erdoğansız Türkiye”, “Erdoğan sonrası Türkiye” projeleri mi pişiriliyor? İş sandığımızdan daha büyük çaplı olabilir mi? Böyle bir ihtimale karşı tepkiler mi ölçülüyor?
İşin sonu nereye varacak bilemiyorum. Sonuçta bir yerlerde sıkıntı olduğu aşikâr. Onu da çok yakında göreceğiz sanırım…