Kapıdan kovulup bacadan girmeye çalışmak! Tekin, CHP’nin “Persona Non Grata”sı mı oldu?
Medyaradar analisti Atilla Akar, CHP’deki “İl merkezine girme savaşları”nı ve bunun sonucunda Gürsel Tekin’in “Persona Non Grata” yani “İstenmeyen kişi” oluşunu tartıştı…
Efendim; neydi o CHP İl merkezi önündeki görüntüler? Sanki sıkıyönetim ilan edilmiş gibi yüzlerce polis yığılmıştı. Olay bir partinin kendi iç sorunu olmaktan çıkmış “Memleket meselesi” haline gelmişti. Öte yandan da sert bir “girersin, giremezsin” tartışması sürüyordu.
Geniş bir CHP’li kitle ise Özgür Özel’in çağrısı üzerine “Son kale”lerini ya da şimdilerde pek sevdikleri tabirle “Baba ocakları”nı canla başla savunmaya hazır halde akın akın oraya aktılar. Surlarda gedik açtırmamaya hayli kararlı görünüyorlardı. Bazıları polisle sürtüştü. İlginç manzaralar oluştu!..
CHP’de “İç Savaş” Manzaraları!..
İşin ilginci bir kısım CHP’li yeni atanan kayyum heyetini ve Gürsel Tekin’i “CHP’li” olarak görmüyor. Onları desteklediği düşünülebilecek bir kesim ise şu an ki CHP yönetimini “Maddi çıkar, rant, dağıtma, işadamı yöntemleri ve hile ile” partiyi ele geçirmiş adeta bir “Çete” olarak görüyor. Bunlar bazen dolaylı bazen açıkça dile getiriliyor. Bir anlamda CHP’liler yine CHP’nin başına “Bela” oluyor!..
Öyle anlaşılıyor ki CHP, adeta gene CHP’liler eliyle karıştırılmak yahut bu imaj verilmek isteniyor. İstediğin kadar “arkasında AKP var” de dışa yansıyan görüntü bu. Kanaatler kolay değişmiyor. Kimse kendini aldatmasın!..
Aslına bakılırsa CHP’deki bu gerilimli durum hiç de yeni değil. Sadece nerede, nasıl ve ne zaman patlak vereceği meçhuldü. O sorunu da İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesinin önceki İl kongresini iptal etmesi ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in yerine Gürsel Tekin’in kayyum olarak atanması çözdü. “Çözdü” dememe bakmayın, aslında yeni ve daha sıkıntılı bir durum yaratılmış oldu.
Evdeki Hesap Çarşıya Uymadı mı?..
Birincisi, sorun sürüncemeye girdi. Belirsizlik dominant oldu, nasıl neticeleneceği ise halen meçhul. İkincisi ve komik olan şu ki her iki tarafta “Hukuka uyulmasını” istiyor. (Biri “Ben atandım, hukuka uyun, siz geçersizsiniz” diyor, öteki taraf “bu darbedir, asıl siz seçilmişlerin hukukuna uyun” diye itiraz ediyor) Üçüncüsü, şayet süreçte bir olay çıkarsa, CHP “Sokağı karıştırmak” la suçlanabilir. Dahası belli ki istenen “Sorunlu, kendi içindeki çatışmalı CHP” imajı yaratılmasına katkıda bulunulmuş oluyor. Neyse ki henüz olay çatışmalı olaylara doğru evrilmedi. Umarım “CHP’nin kapatılması” nın dahi konuşulduğu şu günlerde kimse tongaya gelip bahane sunmaz!
Öte yandan Gürsel Tekin’in durumu da pek rahat değil. Kendisini ne kadar “İyi niyetli” göstermeye çalışırsa çalışsın, “CHP’yi içinde bulunduğu durumdan kurtarma” iddiasında olsa da (Her ne kadar önceleri “cenaze kaldırma” gibi yanlış bir ifade kullansa bile!) sonuçta çok geniş bir partili kitle tarafından dışlanmış görünüyor. Örneğin şu an ben bu satırları yazarken kitle “Satılmış Gürsel” diye bağırıyordu. Güvenleri sıfır. (Hoş Tekin’de onlara güvenmiyor ki "Şerefime yemin ediyorum, şuradakilerin hiçbiri CHP'li değil" diyebiliyor!) Bir öfke patlaması yaşanıyor!..
Yiğitliğe Leke Sürdürmemek!..
Neyse, şimdi vites değiştirip önce Gürsel Tekin’in açıklamalarına yoğunlaşmaya çalışayım. Öncelikle Tekin bu kadar nefrete ve prestij düşüşüne rağmen, polis korumasında bile olsa “Kuyruğu dik tutmaya çalıştığını” söyleyebilirim. Ama nereye kadar? “Başka çare bırakmadılar” deseniz de insanlar sizin arkanızda bir polis ordusuyla CHP’ye girişinizi hatırlayacak. Bu açıdan hiç şık kaçmamış görünüyor!..
Gerçi mümkün olduğunca dikkatli davranmaya çalıştı. (Atılan nesnelere, küfürlere ve hakaret dolu sloganlara verdiği tepkiler bile oldukça sakindi. Sanki futbol holiganlarının arasına düşmüştü!) Verdiği mesajlarda uzlaşmacı ve makul görünüyordu. Ancak CHP’liler için bunların yeteceğini sanmıyorum. Bundan sonra ağzıyla kuş tutsa zor. İşin bu aşamasında “Zevahiri kurtardığını” sanıyor herhalde. Biraz dramatik bir durum var yani. “Bakın işte, geldim ve girdim” gibisinden. Ama ne yazık ki sonuca faydası yok!..
Kapıdan Kovulup Bacadan Girmek!..
Bundan sonrasındaki adım içeri girmekti ki o da oldu. Fakat daha önce “Polisle girmem” dediği binaya gene polisle girmesi pek uygun olmadı herhalde. Keşke hiç teşebbüs etmeseymiş. Açıklamasını yapıp gitmesi kendisi için daha hayırlı olurmuş galiba. (O il binası içinde duruşu bana oldukça biçare geldi) Gürsel Tekin artık bu saatten sonra ne yaparsa yapsın, durumunu nasıl izah ederse etsin olay bambaşka bir boyuta sıçramıştır. Varsayalım ki içerde o koltuğa oturabilmiş olsa bile belli ki orada rahat edemeyecek. CHP’de bünye onu reddediyor. Ancak inatlaşma daha sürüyor anlaşılan. Bakalım!..
Diğer yandan “yargı eliyle siyaset dizaynına alet olmak” la suçlanan Gürsel Tekin, şimdi bu şekilde yani polis desteğiyle, içeri girmeye kalkarak epeyce zor durumda kalmışa benziyor. “Ben talep etmedim” dese bile görüntüyü kurtarmıyor. (Bu anlamda olaydan CHP yönetimi kârlı çıktı bile denebilir!) Sonuçta atıl kalmış bir girişim var!..
Tekin Zor Durumda Kalmış Görünüyor!..
Zaten prestiji hayli yıpranmış görünen Tekin bu şekilde daha da güç duruma düşmüş görünüyor. Nitekim İl Binası kapısından daha öteye gidememesi, yönetim katına erişememesi, CHP’lilerin kapıya masa ve sandalyelerden barikat kurmaları, kendilerini odalara kilitlemeleri, Tekin’in genel başkan yardımcısı Ensar Aytekin’le tartışması, vb oldukça manidar ve ibretlik görüntüler sunmaktaydı.
Öyle veya böyle, çok ilginç durumlara şahit olduk. Uzlaşma sağlanır mı bilmiyorum. (Zannetmiyorum ama!) Olay Türk siyaset tarihine hayli enteresan bir vaka olarak geçeceğe benziyor. İlaveten Gürsel Tekin bundan sonra aslında diplomatik bir kavram olan CHP’nin “Persona Non Grata” sı yani “istenmeyen kişi” si olacağa benziyor!..
08. 09. 2025
NOT 1: Bu olay bana göre 15 Eylül’deki mutlak butlan kararının provasıdır. Ayrıca olası tepkiler ölçülmüştür. İhtimal ki benzer görüntülerin daha gelişkinine 15 Eylül’den sonra şahit olabiliriz.
NOT 2: Bana öyle geliyor ki, bütün bunlar AK Parti’den önce bir “Devlet operasyonu” dur. Daha ehlileşmiş, yeniden dizayn edilmiş, sistemle sürtüşmeyen bir CHP istenmektedir.