İsmail Küçükkaya'nın tv100 Serüveni: Güç Oyunları ve Yuvaya Dönüş Yolunda..!
Ekran Kedisi, elinde kumandayla kanallar arasında gezinmeye başladı. Önce "Taşacak Bu Deniz" dizisini mercek altına aldı, ardından "Ben Leman" dizisine geçti. Bununla da yetinmeyip, İsmail Küçükkaya'nın yeni adresiyle ilgili bir de kulis bilgisini paylaştı.
Değerli okurlar, Ekim ayının ortalarına geldiğimiz şu günlerde, kış mevsimi kendini yavaş yavaş hissettirmeye başladı. Yağmurlar şiddetleniyor, havalar soğuyor. Büyüklerimizin “Tam hastalık havası” dediği o mevsimdeyiz yani. Ben de ne yazık ki bu havalara yenik düşüp hastalık sezonunu erken açanlardan oldum. Neyse ki eşimin şifalı nane limonları ve çorbaları sayesinde iki günde toparlandım. Bu süreçte bir yandan dinlenirken izlemek istediğim dizilere göz atma fırsatım oldu. Notlar aldım, bunlardan ilki ‘Taşacak Bu Deniz’ bir diğeri de ‘Ben Leman’ oldu. Bir de tv100 macerası 10 gün süren İsmail Küçükkaya için iki çift lafım olacak…
Yeşilçam'ın unutulmaz filmlerinden 1976 yapımı ‘Tosun Paşa’yı hatırlarsınız. Seferoğulları ve Tellioğulları arasındaki Yeşil Vadi kavgası, Türk sinemasının kült filmlerindedndir. İşte tam da o filmdeki gibi bir çatışmayı anımsatan TRT’nin iddialı yapımlarından biri olan ‘Taşacak Bu Deniz’ de ‘Furtunalılar’ ve ‘Koçarililer…’ arasında kala kaldım.
Dizinin ilk bölümünde senaristin ‘yok daha neler?’ dedirten sahnelerine sıklıkla güldüm. Kalemi dert görmesin diyorum…
Başrollerini Ulaş Tuna Astepe ve Deniz Baysal’ın paylaştığı dizinin hikayesi Yunanistan’da başlıyor. Doktor bir ailenin kızı olan Eleni, Tıp Fakültesi’nden mezun olduğu gün büyük bir şok yaşar: Ameliyata girmek üzere olan babası vefat eder. Annesi ise eşinin ölümüne rağmen ameliyata girer. Cenazede, Peder Eleni’ye annesinin neden gelmediğini şu sözleri ile açıklar:
"Burada hayat kurtarıyorum Peder. Kocam nasılsa öldü, benlik bir şey yok."
Peder ayrıca Eleni’ye babasının ölmeden önce kendisine vermesi için bıraktığı mektubu teslim eder. (Babası pederden önce öleceğini biliyormuş ne diyelim mukadderat) Eleni, bu mektup sayesinde Rum olmadığını öğrenir.
Tıp eğitimi almış ve artık doktor olan Eleni gerçek anne ve babasını bulmak için yapay zekası ile yollara koyulur. Bu arada doktor olarak tayinini de Trabzon’daki Furtuna Sağlık Ocağı’na çıkartmıştır. (Değerli okurlar gülmeyin lütfen! Yeşilçam filmlerinde neler neler gördük biz! Dizi bu izleyin mantık aramak nedir yahu!)
Eleni Karadeniz’in ortasında kendini bambaşka bir dünyanın içinde buluyor. Burada geçmişte büyük bir sevda yaşamış Adil Koçari ve Esme Furtuna’nın düşmanlık hikayesinin ortasına düşüyor diyelim…
Uzatmadan devam ediyorum.
Adil Koçari, son model jipine çocukları doldurarak Furtunaların yerleşkesine gider. (Çocukların çişi de gelmiştir duvara işerler) Adil’in mahallesine geldiğini duyan Esme, yolda aracına çaptığı Eleni ile mahalleye gider.
Adil Koçari sürekli tüfekle dolaşan Esme’den kan davasını sonlandırması karşılığında gözüne kestirdiği bir araziyi ister. Bu istek ardından aralarında geçen tartışmadan sonra Esme, öfkeye kapılır ve Adil’i oracıkta herkesin gözü önünde vurur.
Bu sırada olayların ortasında şok içinde kalan Eleni, Adil’i kurtarmak için çabalar. Ambulans ve polisler olay yerine gelir. Ancak tüm düşmanlıklarına rağmen Adil Koçari, Esme Furtuna’yı ele vermez ve polislere “Ben kendimi vurdum.” diyerek durumu geçiştirir. Polisler de bu ifadeye bildiğiniz yer değerli okurlar… (Dizi bu takılmayın bunlara…)
Eleni’nin gelişinden sonra ne Adil için ne de Esme için hayat aynı olmayacaktır.
Değerli okurlar, ‘Taşacak Bu Deniz’ Trabzon'un Arsin, Araklı, Sürmene ve Of ilçelerinde çekiliyormuş…
Diziye sosyal medyada yapılan eleştirilere de bir göz attım bakın özetle ne yazmışlar;
*Silah, kan, ateş, intikam, bomba ne ararsan var! TRT’de özel kanallara ayak uydurdu
*Ülke sokakları çetelerden geçilmiyor. Belinde tabancayla sağa sola ateş eden tipler, bu mu TRT yayıncılık anlayışı?
*Şiveler oturmamış.
*Karadeniz insanı geleneklerine bağlıdır, misafirperverdir bizi yanlış tanıtıyorlar.
*Koçari nedir yahu?
“Babam derdi ki insanı iki şey iyileştirir. Bir dua, iki müzik.”
Bir mantık hatası mı var? Eleni o şarkıyı babasından öğrendiğini söylüyor. Gerçek babası Adil Eleni'yi zaten hiç görmemiş. Gerçek annesi Esme zaten bebeğin doğumda öldüğünü sanıyor. Peki, bu şarkıyı onu evlatlık alan Gregory mi öğretti? Şarkıyı bilen Esme ve Adil'i tanımıyor ki?
Evet, eleştiriler üç aşağı beş yukarı böyle…
İlk bölüm özelinde konuşacak olursam, dizinin yıldızı kesinlikle Eleni karakterine hayat veren genç oyuncu Ava Yaman’dı. Profesyonel oyunculuğu ve canlandırdığı karakterin doğallığı ile beni etkiledi. Bu genç yaşında böylesine başarılı bir performans sergilemesi, kariyerinde çok güzel yerlere geleceğinin habercisidir benden demesi…
Reytinglerde iyi bir başlangıç:
‘Taşacak Bu Deniz’ dizisinin ilk bölümünde; Tüm kişilerde 3.87 reytingle 6. AB’de 4.15 ve ABC1’de 4.52 reytingle 2. oldu.
Sonuç olarak, “Taşacak Bu Deniz” hem hikayesi hem de oyunculuk performanslarıyla dikkat çeken bir yapım olmuş. Eleştiriler var ama izleyiciyi içine çeken bir dizi olduğu da bir gerçek. Bakalım ilerleyen bölümlerde bizi neler bekliyor…
‘Ben Leman’…
Henüz yayına başlamadan adı değişen ve yayın tarihi üçüncü kez değişen Now TV'nin iddialı dizilerden 'Ben Leman'a gelelim...
Başrollerinde Burçin Terzioğlu, Özgür Çevik, Selin Şekerci, Duygu Sarışın, Gökçe Eyüboğlu, Tansel Öngel ve Şebnem Sönmez'in yer aldığı dizi İzmir’de, Sığacık, Urla ve Güzelbahçe bölgelerinde çekiliyor.
Bir kadın ve gençlik draması olarak izleyici karşısına çıkan ‘Ben Leman’, geçmişin sırlarıyla hayatları kesişen dört kadın ve bir adamın hikayesini ele alıyor.
Dizide ‘akran zorbalığı’ çarpıcı bir şekilde ele alınıyor.
Hikayede kaos unsuru daha fazla ön plana çıkarılırsa, dizinin başarılı olma ihtimali oldukça yüksek görünüyor. Ancak bu başarıya ulaşmanın kolay olmadığını da belirtmek gerek, çünkü rakip kanallardaki yapımlar da son derece kaliteli işler sunuyor. Kendi beklentilerimin altında kalmadığını da belirtmek isterim.
Leman öğretmen karakterini canlandıran Burçin Terzioğlu'nun performansı adeta büyüleyici. Bunun yanı sıra Şahika rolünde Duygu Sarışın ve Meryem karakterine hayat veren Şebnem Dönmez’in oyunculukları kesinlikle takdiri hak ediyor.
Dizinin hikayesindeki gizemi koruyarak izleyicinin merak duygusunu sürekli canlı tutması, özellikle flashback sahneleriyle bu hissi desteklemesi, izlenebilirliği artıran en önemli unsurlardan biri. Güçlü oyuncu kadrosu, etkileyici performanslar ve yetenekli genç isimlerle sağlam bir iş ortaya konmuş. Bu yeteneklerden Kaan Akkaya ve Ceren Ayruk'u da çok beğendiğimi söylemek isterim.
Kendini kanıtlamış büyük isimlerin arasında potansiyelini, yeteneğini gösterebilmek kolay bir iş değildir. Bu diziyle birlikte sektör iki yetenekli genç oyuncu daha kazanmış olur umarım. Yolları açık, kariyerleri uzun ve başarılı olsun.
Dizi ile ilgili sosyal medyada gözüme çarpan birkaç eleştiriyi de sizinle paylaşayım isterim:
*Ufak Tefek Cinayetler dizisinin farklı versiyonu.
*Kuma, Ağa ve Mafya olmayınca diziler tutmuyor anlayışı içinde ziynetlerin hakim olduğu sektörde Ben Leman'ın işi zor.
tv100’ün ani bir kararla Ebru Baki ve İsmail Küçükkaya ile yollarını ayırması, medya dünyasında ve bende şaşkınlık yarattı.
Benim için asıl şaşırtan İsmail Küçükkaya oldu!
Neden mi? Cevabı yazının sonunda… Ama önce İsmail Küçükkaya denilince benim ilk aklıma geleni size hatırlatmak zarureti duymaktayım…
İsmail Küçükkaya'nın, yıllardır ekranlarda sergilediği "ben" merkezli, ego dolu ve kibirli üslubu beni her zaman irite etmiştir.
Kendisini Ankara’daki gazetecilik kariyerinin ilk yıllarından beri tanırım; uyanık bir çocuktu. Her zaman güçlüden yana tavır almayı, iş dünyasıyla sıkı ilişkiler kurmayı ve konjonktüre uygun hareket etmeyi iyi bilirdi.
Kısaca tanımlarsam ‘makyavelist’ bir kişilik kendileri.
Küçükkaya’nın kariyerinde önemli dönüm noktalarından biri, şimdiki adıyla NOW TV olan FOX TV oldu. Bu kanal, ona şöhretin kapılarını ardına kadar açtı. Ancak FOX TV’den ayrılık süreci hâlâ bir muamma olarak zihnimde yer ediyor.
Ardından Halk TV dönemi başladı. Orada da "ben" vurgusunu ön planda tutarak yaptığı şovlar ve meslektaşlarına gazetecilik dersi verme çabaları dikkat çekiciydi..
2019 yılında İsmail Küçükkaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayları Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nu canlı yayında bir araya getirerek dikkatleri üzerine çekti. Ancak bu tarihi yayın öncesinde hatırlayın değerli dostlar gazeteci Nagehan Alçı CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ile İsmail Küçükkaya’nın bir otelde buluştuğunu ortaya çıkartmıştı. Meslek etiği açısından bu buluşma kabul edilemez. Ve kara bir leke olarak bu arkadaşımızın mesleki karnesinde durmakta... Nokta!
10 Günlük TV100 Macerası ve Sessizliğe Bürünme…
Küçükkaya’nın tv100’de geçirdiği 10 günlük macera ise oldukça dikkat çekiciydi.
Değerli meslektaşlarım, lafı evirip çevirmeye gerek yok.
Medya dünyamız artık kutuplaşmış durumda; iktidar yanlıları ‘yandaş’, muhalefet yanlıları ise ‘candaş’ olarak ayrışmış halde.
Küçükkaya, uzun yıllar muhalefete yakın çizgideki kanallarda yer aldı ancak bu kanallarla bağlarını kapatmış görünüyor. Bunun nedeni ise tamamen ‘duygusal!’ Anladınız siz onu...
Son olarak merkezde durmaya çalışan tv100’e transfer oldu.
Ancak burada istediği gibi at koşturacağını düşünse de tv100 yönetimi ‘OLMAZ’ diyerek kendisine ve ekibine kapıyı gösterdi.
İddiaya göre sözleşmesi çerçevesinde 3 yıllık maaşını da alıp gitmiş!
Kendisi ile yol arkadaşlığı yapanlara ne verildi onu bilmiyorum…
Gelelim son dedikoduya…
İddiaya göre, Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu bu beklenmedik ayrılık sonrası Küçükkaya’yı arayıp üzüntüsünü dile getirerek "Yuvana dön" demiş… Döner mi? Valla bence döner... Ekran büyüsünden kopmak zor, ne de olsa serde ‘narsistlik’ var!
Bu iddia bir kenarda dursun derim.
Son cümle; “Gazetecilikte etik, güvenin temel taşıdır; çünkü halkın doğruyu bilme hakkı, mesleki çıkarların ve bireysel tercihlerin çok ötesindedir.”
Kalın sağlıcakla…
‘Ekran Kedisi’ne ulaşmak için: