CNN Türk haberciliği! Gazetecilikte etik ve itibar: Meslektaşların emeğine saygı...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu'ndaki konuşması ve ardından yaşanan gelişmeler, hem uluslararası gündeme hem de Türk medyasına damgasını vurdu. Ancak bu süreçte beni ziyadesi ile rahatsız eden bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim.
Değerli okurlar,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu'ndaki konuşması ve ardından yaşanan gelişmeler, hem uluslararası gündeme hem de Türk medyasına damgasını vurdu. Ancak bu süreçte beni ziyadesi ile rahatsız eden bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim.
ABD Başkanı Donald Trump, Birleşmiş Milletler binasında aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da olduğu bir grup liderle Gazze konulu bir görüşme yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindeki heyetle birlikte, Birleşmiş Milletler binasının karşısında yükselen Türkevi'ne doğru ağır adımlarla ilerledi. Kendisini sabırla bekleyen gazetecilerin yanına yaklaşarak, merakla beklenen bu mühim görüşmenin içeriğine dair birkaç kelam etmeyi ihmal etmedi.
İşte tam da bu noktada yani açıklamaların hemen sonrasında şahit olduklarım, bu yazıyı kaleme almama neden oldu…
Nasıl mı? Siz değerli okurlara izah etmeye çalışayım…
Neydi bu yazıya konu olan ‘soru ve yanıt’ hatırlayalım;
"Sayın Cumhurbaşkanım Gazze zirvesinde Donald Trump ile birlikteydiniz yan yana. Buradan somut bir adım çıkmasını bekliyor musunuz? Barış için oradaki masum siviller için"
Cumhurbaşkanı Erdoğan da özetle; "Sonuç bildirgesi birazdan açıklanır. Çok verimli güzel bir toplantıyı bitirdik. Ben toplantıdan memnunum, hayırlı olsun" dedi. Bu cevabın ardından bir başka gazeteci de, "Trump'ın somut bir önerisi oldu mu ya da talebi" diye bir başka soru yöneltti.
Erdoğan’ın cevabı kısa ve net oldu: “Ben memnunum, sonucu da hayır olsun”
CNN Türk Washington Temsilcisi Yunus Paksoy'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelttiği soru ve aldığı yanıt, başta CNN Türk olmak üzere Demirören Medya’nın tüm yayınları tarafından "özel" bir demeç gibi lanse edildi!
Oysa ki, Paksoy'un sorusu diğer meslektaşlarının da bulunduğu bir ortamda soruldu. Diğer gazetecilerin çabası, sessizliğin içinde kaybolup gitti.
Birçok gazetecinin aynı anda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a soru yöneltmek için çaba gösterdiği bir ortamda, yalnızca bir kişinin sesi daha yüksek çıktığı için alınan yanıtın "özel" olarak lanse edilmesi, diğer gazetecilerin emeğini hiçe saymak anlamına geliyor… OLMADI! Arkadaşlar…
“Abartılı Övgüler ve Gerçeklikten Kopuş”
CNN Türk'ün ‘Neler Oluyor’ isimli programda başta sunucu Göksu Öngören Özgür olmak üzere stüdyodakilerin Yunus Paksoy'a yönelik abartılı övgüleri, bence son derece yersizdi…
Paksoy’un başarılı haberciliği elbette takdir edilmelidir; ancak bu övgüler, diğer gazetecilerin çabasını görmezden gelerek yapılmamalıdır. Yunus Paksoy o alanda tek olsa bu övgüleri anlarım ancak tek değildi arkadaşlar!
“Gerçekten Özel Olanı Ayırmak”
Mesela Paksoy’un bir gün sonra ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile yaptığı röportaj gerçekten "özel" bir haber olarak değerlendirilebilir. Bu tür bireysel başarılar, gazetecilikte fark yaratır ve övgüyü hak eder.
Ancak Yunus Paksoy o gün ‘tek’ değildi!
“Sahada Habercilik: Alkışı Hak Eden Gerçek Çaba”
CNN Türk’ün sıcak bölgelerde yaptığı yayınlar ve sahada haberciliği ön plana çıkarması, medya sektöründe örnek alınması gereken bir yaklaşım. Masa başı haberciliğin yerine sahada yapılan çalışmaları her zaman takdir etmişimdir. CNN Türk’ü de bu anlamda takdir ediyorum; NOKTA!
Değerli okurlar,
Habercilikte etik, yalnızca doğru bilgi vermekle sınırlı değildir; aynı zamanda meslektaşların emeğine saygı göstermeyi de içerir.
Medya kuruluşlarının rekabet içinde olmaları güzel ancak abartılı övgüler yerine, gerçek başarıları öne çıkarmak ve emeğin hakkını teslim etmek, gazetecilik mesleğinin temel değerleri arasında yer almalıdır.
Ve son söz;
"Gerçeği duyurmak için çabalayanlar arasında, en büyük zafer; kendi sesini yükseltmek değil, diğer seslere kulak verebilmektir."