“Türklüğünden Utanma” kardeşim! Nedir bu “Aşağılık Kompleksi” böyle?

Medyaradar Analisti Atilla Akar Rapçi Ezhel’in “Türklüğünden Utanma” sözünden hareketle bazılarındaki bu duygunun temellerini tartıştı…

Efendim; bu genç arkadaş kimdir bilmem. Rap müzikten anlamam ve bana hitap etmez. İşin bu yönü beni hiç ilgilendirmiyor gerçi. Bir sorunumda yok zaten. Ancak söz konusu ekole mensup, kendi alanının popüler ismi olan “Ezhel” in bir beyanı dikkatimi çekti.

Nedamet Getir Ey Türk!..

Peki bu rapçi Ezhel ne yapmış? Kültürsüz” adlı Instagram hesabının 'Milli marşında Türk kelimesi geçen ülkeler' derleme postuna yorum yaparak Yunanistan milli marşı üzerinden Türkiye'yi ve Türkleri konu edinmiş. Yani ki marştaki "Derin okyanus işte böyle uğuldasın isterdim. Ve dalgasında boğulsun her Türk tohumu." sözlerinin 'Türk zulmü' yüzünden yazıldığını iddia edecekti. Çok garip. Bu nefret dolu sözleri “Normal” bulup, anlayışla karşılamamızı, hatta suçluluk duymamızı istiyor. Pes doğrusu!..

Ezhel, yorumunda "Başkalarına zulmettiğini fark ettiğinde Türklük kaybettiği gücüne yeniden ulaşabilir. Zulümden keyif aldığımız için yazıldı bu marşlar. Adaletle anılalım. O zaman milliyetimize hizmet etmiş olacağız. Hatalarımızı kabul edelim. İnsan kesmekle gurur duyarak daha ne kadar ilerleyebiliriz? Türk deyince akla asalet adalet ve mutluluk gelmedikçe ben Türklüğümden utanç duyuyorum. Böyledir." ifadelerini kullanmıştı. Ancak tepki alınca da sosyal medya hesabını kapatmış.

“Suçluluk Psikolojisi” ne Girmemiz mi İsteniyor?

Olabilir. Böyle düşünüyordur. Bu yüzden “Asalım, keselim” diyemem. Hele “Hapislere tıkılsın” hiç. Benim misyonum kimseye ceza dağıtmak değil zaten. Linçe gerek yok. (Eleştirelim ama yeni bir “Ahmet Kaya” vakası yaratmayalım!) Ben o vesileyle artık bıktırıcı hale gelen, kolayından “Türk suçlamaları” ya da “utanma”, “Özür dileyin” çağrılarını ele almak için değiniyorum. Yoksa fazla umurumda olmazdı!..

Tarihte bütün kavimler birbirine bir şeyler yapmıştır. Bunları sürekli kaşırsak sonu nereye varır? Bence bu gibi iddiaların asıl amacı bir algı çalışmasıyla bizi “suçluluk psikolojisi” ne sokmak. Ezhel’de bu değirmene daha dolaylı, daha naif yoldan su taşımış oluyor. Yunanistan’ın ırkçı, Türk düşmanı milli marşından bize ne? Niye bize bunu örnek gösteriyorsun? Bizim marşımızda böyle bir ifade mi var?

Bilemiyorum. Ezhel bunları hangi motivasyonla söylemiş. Etnik bir hesabımı var? (Ayrıca Amedspor formalı bir resmine rastladım.) Bu da olabilir. Daha öncede “Kürdistan’ın başkenti Ankara’dır, İstanbul’dur” demesi tepki çekmişti ama sonradan savunması bana sanki daha makul geldi. Gene de bu gibi konuları bu kadar kaşımasa daha iyi. Niye bu hususu o kadar “Takıntı” yapmış anlayamadım!..

Ünlüyüm, Her Şeyi Söylerim!..

Bu arkadaşın entelektüel kapasitesi nedir, bu alanlarda kaç kitap okumuş, araştırmış ki bu kadar keskin kanaatlere varıyor bilemem. Ancak böylesi faullü beyanlarla gençliği etkileme gücü olduğu için hayli “Sakıncalı” buldum. Daha önce de “PKK Propagandası yapmak” la suçlanmış ve şehit ailelerinin tepkisini çekmiş. İlaveten toplumu “uyuşturucu kullanmaya özendirmek” ithamıyla başı belaya girmiş.

Bazı ünlülerde de böyle bir kibir var. Ünlüyüm diye her konuda ileri geri konuşabileceklerini zannedecek kadar hadsizler. Ünlü olunca saçmalama ruhsatı mı alıyorlar acaba? Girmeyin böyle toplara kardeşim. Ya da girin ama niyetinizi harbice söyleyin, tam bilelim. Suçlayacaksan direkt, delikanlıca suçla. Sonradan “Yanlış anlaşıldım” filan diye ikide bir çark etmeyin!..

Bir Sen Eksiktin be Birader!..

Öte yandan Ezhel’e tam kızamıyorum da. “Bir sen eksiktin be birader” diyebilirim ancak. Son zamanlarda –maalesef- bazı kişi ve çevrelerde Türklüğünden utanma, “Ben Türküm” diyememe ve belki de sırf bu yüzden kabul görme duygusuyla araziye uyma bukalemunluğuna kapılan kozmopolit bir eğilim belirdi. Artık nasıl bir eziklik psikolojisi ise!..

Emperyalist projelerce de alttan alta kaynatılan “Türk düşmanlığı” ya da “Türk alerjisi” ile örülü yaklaşımlarda çeşitli. Lakin hepsinde de şu veya bu gerekçe ile Türklüğünden utanma, onunla barışık olmama, reddetme, küçümseme, aşağılama, suçlama, vb hali mevcut. Kendi milliyetinden bu derece rahatsız başka bir millet var mıdır bilmiyorum!..

Açık Veya Maskelenmiş Aşağılamalar!..

Şimdi bunlara bir göz atalım…

  1. Aleni Türklük Düşmanları: bunlar “T.C. Vatandaşı” kimliği taşımalarına rağmen Türklerle birtakım etnik hesaplarından dolayı kendilerini “Türk” görmeyen, iflah olmaz derecede Türk düşmanı olan kesim ve tiplerdir. Bunlar buldukları her fırsatta Türkleri kötülerler. Türk kimliği taşımak zorunda oldukları için utanırlar. Türk kelimesinden bile tiksinirler. “Potansiyel hain”lerdir.
  2. Kriptolar: Bunlar lafta Türktürler. Hatta bizden bile fazla geçinirler. Mangalda kül bırakmazlar. Ama içten içe düşmanlık güderler. Ancak kendi aralarında gerçek yüzlerini gösterirler. Türklerin iyiliği için çalışmazlar. İnce inceye Türkleri aşağılarlar.
  3. Ajanlaşmışlar: Bunlar batılı emperyalist servislerin siyasetteki, medyadaki, sivil toplum kuruluşlarındaki ajanlaşmış unsurlarıdır. Daha sinsi metotlarla Türkleri küçümserler. Türkleri aşağılayan zihniyetin yaygınlaşması için çalışırlar. Bu yönde yayınları fonlarlar. Bir “Psikolojik savaş” yürütürler.
  4. Batı / Avrupa Hayranları: bunlar kültürel ve zihniyet olarak kendilerini bu topraklara ait hissetmezler. Batı hayranlığı kanlarına işlemiştir. Hep batıya sakil derecede özentidirler. Yaranma peşindedirler. Sürekli kendi milliyetlerini küçümseyerek, alay ederek, modada, giyimde, kuşamda “Onlar gibi” olmaya çalışırlar. Onlar gibi olmayanlara dudak büküp, gülerler, aşağılarlar. “Modernizm dini” ne taparlar. Emin olun, işgal orduları gelse alkış bile tutarlar!
  5. Batı Hayranı Bir Entelejensiya Sınıfı: Bunlar “Tanzimat” la birlikte türeyen bir aydın sınıfıdır. Kendi milliyetlerinden utanırlar. Bilumum Cihangir entelleri, nereye yamanacaklarını şaşırmış “sol liberaller”, eskinin “yetmez ama evetçileri”, sosyete laikleri, Beyaz Türk ihanetçiler, etnik kaosçular, vb bunlar arasında saymak mümkündür. Çoğu “Sömürge aydını” zihniyetlidirler.
  6. Siyasi Gerekçelerle: Açılım sayesinde yeniden bitleri kanlanan AB’ciler, liberal yanaşmalar, 2. Cumhuriyetçiler bu ülkede Türk olarak doğduklarına adeta pişmandırlar. Bu “İlkellikten” kurtulmamızın, ehlileşmemizin tek yolunun AB’ye katılmak olduğunu düşünürler. Türklerin bu topraklarda olmasını “Tarihsel bir hata” olarak görürler. Bunlara “Mankurt aydınlar” demek uygun düşer herhalde.
  7. Teslimiyetçi Siyasetçiler: Hatta bana göre AB’ye göz kırpan, “Son Türk devleti” deyip onu tasfiye yasalarına 1960’lerdan beri imza atan, savunan bütün bir siyasetçi kuşağıdır. Bunlar devleti korur görünürler ama gizlice onun tasfiyesi için çalışırlar. Her partidedirler. Millete kocaman bir yalan söylerler. İçten içe milleti koyun kendilerini de çoban görürler.
  8. Örtülü Düşmanlar: Bunları muhtelif ideolojik gerekçeler altında yaparlar. İslamcılar “Din kardeşliği” adı altında Türk’ü dışlarlar, Araplaşmanın bayraktarıdırlar. Bir kısım solcular ise sözüm ona “Enternasyonalizm adına kimlik terki ve Türkün küçümsemesine hazırdırlar. (Hatta onların yanında kazayla “Türküm” derseniz sizi “ırkçı, faşist” diye bile damgalarlar.) Bilhassa son dönemde solda baskın çıkan “DEM’ci / Kürtçü rüzgâr”a teslim olmuşlardır. Onları buna özendirip, şapşallaştıran diğerlerine ise her tür “Milliyetçilik” serbest oysa. Ben kimliğimi terk etmeyeyim, hatta pekiştireyim ama sen terk et!

Ne Küçümseme Ne Böbürlenme!..

Şüphesiz herhangi bir kavmi küçümsemenin, aşağılamanın, kötülemenin, isnatlarda bulunmanın, utanmanın, vb alemi yok. Aynı şekilde kendini dev aynasında görmenin, böbürlenmenin, olmadık vasıflar yüklemenin de gereği yok. İnsanlar gibi kavimlerinde olumlu ve olumsuz yanları var. Abartmak manasızdır. Hatta ayıptır!..

Ancak bazı nedenlerle kendini küçük görmenin, aşağılık hissiyatına kapılmanın, bu yönde propaganda yapanların etkisine girmek de bir o kadar saçma. Herkes ne ise o. Kimse ne tarih içinde ne tümüyle doğru ne de yamuk. Herkesin -ama eksik ama fazla- artıları eksileri var. Bunları şişirip şu veya bu yönde pazarlamanın anlamı yok.

Bana kalırsa kimsenin ne Türk ne de başka bir kavimsel mensubiyetten dolayı utanmasına hiç gerek yok. İlla utanılacaksa bu tarz kestirmeden, klişe yargılardan, tanımlardan dolayı utanmalı insan. Bilmem anlatabiliyor muyum?..

18. 08. 2025

NOT 1: Birde milletin hassas simgeleri üzerinden rahatsız olanlar var. Buna en son örnek DEM Parti Eş genel başkanı Tuncer Bakırhan’ın Nevşehir’deki Hacı Bektaş Veli Anma Törenlerinde milli marş okunurken yaptığı saygısızlıktı. Herkes ayakta hazır ol durumunda durup marşa eşlik ederken o sanki cenaze namazında imiş gibi başını öne eğip, ellerini öne kavuşturup durdu. Sen içinde bulunduğun ülkenin marşına, milletvekili sıfatı taşıyıp bunu yapıyorsan yuh olsun. Barış, demokrasi, kardeşlik, vb bu ikiyüzlülerin ağzına hiç yakışmıyor. Böyle davranarak kime ne mesaj veriyorsun? Ne vahim ki şimdilerde bunlar el üstünde tutuluyorlar. O hemen yanında durup tek kelime etmeyen Özgür Özel’e de yazıklar olsun!..

NOT 2: Lütfen 11 Kas 2015 tarihli Serra Yılmaz'a manidar soru: ‘Türklük’ ne zamandan beri “suç” oldu?başlıklı yazımı okuyunuz.