Şüpheler bitmek bilmiyor! Güllü düştü mü, düşürüldü mü?
Medyaradar analisti Atilla Akar, bu kez de şarkıcı Güllü’nün ölümündeki soru işaretlerine odaklandı…
Efendim; hadi biraz Sharlock Holmes’çuluk oynamaya çalışalım bugün. Malum arabesk müziğin tanınmış seslerinden Güllü evinin penceresinden (Önce balkon dense de) düşerek öldü. O günden beri iddialar iddiaları kovalıyor. Kimi “İtildi” derken, kimi de “kendi düştü” diyor. Kim ne derse desin sonuçta olaya dair kuşku işaretleri bitmiyor. Aslında magazinle pek ilgilenmem ama şimdilik biraz magazin takılalım.
Toplum ve hayranları bu konuda pek ikna olmuşa benzemiyorlar. Bu vefat edene sevgilerinden olayı bir türlü kabullenmek istememelerinden mi, normal bir olay görememelerinden mi yoksa içgüdüsel olarak bir şeylerin ters gittiğini fark etmelerinden mi bilinmez. Sonuçta ortaya “Muammalı” bir yaklaşım çıkıyor. Hakikaten bu kadar “basit bir hikâyesi” olabilir mi acaba? İnanması biraz zor gibi. Sonuçta bu kadıncağız cam silerken düşmedi ya!..
“Şüpheli” Bir Vaka mı?..
Öncelikle belirtmeliyim ki bu tarz her ölüm otomatikman “Şüpheli” sayılabilecek türde ölüm kategorisindedir. Uçuk ve kasıtlı iddialara vardırmadığı sürece kimse şüphe duyuyor diye kınanamaz. Şüpheli ölüm ise üzerinde soru işareti olan ancak ispatlanmamış veya ispatlanmayı bekleyen ölümdür. Fakat bu tarz her ölüm kimi “Acaba” ları üzerine çekse de gene de kesin bir şekilde “öyledir” denilemez. Hezeyanlı açıklamalardan o yüzden kaçınmak lâzım.
Olayda somut deliller, çelişkili ifadeler, olay esnasında orada bulunan kişilerin herkesin birbiriyle her tür ilişkisi (Ekonomik, duygusal, mesleki, ailevi, cinsel, vb), varsa aralarında kıskançlık, düşmanlık, rekabet, birikmiş öfke, çıkar, gibi davranışlar ile ayrıntılı ve karşılıklı ifadeleri incelenmeden, kesintisiz kamera kayıtları enine boyuna incelenmeden net bir sonuca varmak hayli güç görünüyor. O bakımdan -her iki yönde de- bazı erken yargılar söz konusu olabilir mi acaba?..
Bu arada Valilik de yazılı bir açıklama yaparak “Güllü'nün kızı ve kızının arkadaşıyla eğlendiği sırada camdan düştüğünü ve olay yerinde hayatını kaybettiğini” açıklayacaktı. Niye bu kadar çabuk bir kanaate varıldı bilemiyorum. Aynı sıralarda oğlu Tuğberk Yağız’da “intihar” iddialarını yalanlayacaktı. Ama bu açıklamada sadece intihar olmadığına vurgu yapıyordu. (Şu intihar olayını ilk kim servis etti acaba? İddialar o “Deniz” üzerine yoğunlaşıyor ama. Bu da bir şaşırtmaca olabilir mi?) Ayrıca şu da unutulmamalı ki aslında soruşturma devam ediyor.
Patronunun İddiaları!..
Her şey netleşmese bile ortam nispeten sakinleşmeye doğru giderken Güllü’nün patronu Ferdi Aydın’ın beyanı ortalığı karıştıracaktı. Ferdi Aydın Güllü’nün “Kesinlikle öldürüldüğü” kanaatini taşıyordu. Dahası “Kızının aşağı attığını” ileri sürüyordu.
Sebep olarak ise “Ne oluyor lan!..” diyerek odaya yönelmesinden sonra odada onları “ya uygunuz halde ya da yasaklı madde kullanırken gördüğünü” ileri sürecekti. İlaveten daha önce “Neredeyse benim yanımda Güllü Hanım’ı dövecekti” demekte. (Bence ikinci ihtimal zayıf. Çünkü zaten kızının bu hallerini biliyor ve alışık olmalı. Tabii birde çocukların annelerini parasal olarak sömürdükleri iddiası da var.) Ferdi Aydın’ın daha başka çok manidar iddiaları da mevcut.
Lezbiyen İlişki İması mı?..
Ki, bunlar arasında asıl adı Çiğdem olan fakat Deniz diye bilinen menejeri kadının yıllar önce Güllü ile arabada giderken bir şeye sinirlenip direksiyona saldırıp kazaya sebep olduğu ve şarkıcının bu yüzden sakat kaldığını söylüyordu. “Beraber yaşadıkları belli olmasın diye” yan evde yaşadığını iddia ediyordu. Bununla ne ima ediliyordu? Bir “Lezbiyen ilişki” mi kastediliyordu? Yanı sıra kadının takma isim kullanmasını Ferdi Aydın, “Marjinal kitleler” e mensup olmasına bağlıyordu. Bununla bir tür “LGBT iletişim ağı” mı vurgulanmak isteniyordu acaba?
İlaveten kızının odada (Ki, aslında oda Güllü’nündü) “Sultan hanım” diye biriyle birlikte olduğunu, “Manyaklara bak” diyerek kızgınlık belirttiğini, içeri girdiğinde onların “Uygunsuz vaziyette” olabileceğini söylüyordu. Bunun üzerine boğuşma değil ama itişme olduğunu iddia etmekteydi. Yanı sıra kızının yasaklı madde kullandığı, davasının olduğu, kocasının da hapiste olduğu söyleniyor.
Şüphesiz ki kimsenin cinsel kimliği bizi ilgilendirmez. Ancak eğer doğru ise ve olayla arasında bir bağı varsa o zaman önemli hale gelir ve kişisel bir mesele olmaktan çıkar. Çünkü olaya aynı tarz ilişki sebebiyet vermiş olur. Öyle mi, bilmiyoruz!..
İddialar ve Spekülasyonlar Sağanağı!..
Kimseye bir şey isnat etmiyorum. Lakin sosyal medya –maalesef- doğru veya yanlış bu tarz iddialarla kaynıyor. Bu yüzden hangi iddiada ya da yorumda bulunursak bulunalım, ihtiyatlı davranıp, herkes için masumiyet karinesini ıskalamamak lâzım. Her varsayım gibi bunlarda yanlışlanabilir. Çünkü hiçbirimiz o an orada değildik. Ancak mantıksal çıkarımlar yapabilir ve o eksende sorular sorabiliriz o kadar. Kesinlik öne sürülemez. Ayrıca iddialar ya da spekülasyonlar o kadar fazla ki mantıken hangisini elemek gerektiğini bende bilemedim. Şimdi görünen olgulara ve çelişkilere bakalım…
- “Roman havası oynarken düştü” Kamera kayıtları doğrulamıyor. Ancak roman havası var. (Bu saatte ne gürültü kardeşim? Konu komşuya ayıp, saygısızlık değil mi? Yoksa ses bilinçli mi açıldı?) Zaten odaya yönelmeden önceki tavrı hiç göbek atmaya giden birini anımsatmıyor. Başka bir şeye odaklanıyor.
- O halde bu tarz iddiaların yalan veya saptırma amaçlı olması muhtemeldir.
- Dahası belli ki uyku vakti çağrısından sonra “Ne oluyor lan” deyip anormal bir duruma odaklanıp odaya yöneliyor izlenimi veriyor. Bu durum bir “Tuzak” olarak bilerek yaratılmış olabilir mi?
- İlk servis edilen kayıta oranla ikinci servis kaydı bir tuhaflık olduğunu daha çok düşündürüyor. (Kayıp 2 dakika 01: 24 ile 01: 26 dakika arası) İşin bam teli, cevap burada gibi duruyor.
- Dışarıdaki beyaz erkek ayakkabısı iddiası geçersizdir. (Kızın ayakkabısı deniliyor) İçeride dördüncü ve erkek bir şahsın olduğu şu ana kadar kanıtlanmamıştır.
- Zeminde kayganlık banyodan çıkma ayaklar ıslak gibi yaklaşımlar pek gerçekçi görünmüyor.
- İçkiliydi hatta yasaklı madde kullanıyordu diyenlerde (Çıkması beklenen adli tıp raporu önemli) yanılıyor olabilir. Yürüyüşünde çok fazla bir problem görünmüyor.
- Platin takılı, vertigo, yürümede zorluk denmesi de o esnada geçersiz. Öyle bir şey sezilmiyor.
- Olayın “Planlanmış bir cinayet” olduğunu ileri sürenler konuşmalarda “Annem atladı dersin” dendiğini de ileri sürüyorlar. “Hadi görüşürüz” dendiği an ise ittirildiğini söyleyenlerde var. İlaveten Güllü’nün birine “O..spu” dediği söyleniyor. Gülüşmeler var gibi.
- Fakat belki de en dikkat çekici olanı -şayet yapay zekâ ile üretilmediyse- Güllü'nün kızının cenazede "Abim attı, Deniz abim attı" diye ağlayarak tabutun başında haykırmasıydı. Burada kastedilen Güllü’nün menajeri olan, Deniz kod adlı Çiğdem’miydi? Oysa büyük olan kızdı. O halde “Abi” diye bahsettiği kişi kimdi? Bu kişi kadınsa niye “abi” oluyordu ki?..
Tuhaf Kokular Yayıyor!..
Elbette ki bütün bu şüpheler geçersiz olup, her şey ilk iddia edildiği gibi de gerçekleşmiş olabilir. (Ya da bir itişme esnasında kasti değil ama denge yitimi de olabilir. Yoksa kızı ve diğer kadın –rol yapmıyorlarsa- panik içinde aşağı koşturmazlardı herhalde. Ya da bir söylentide olduğu gibi Güllü’nün aşağıda sadece iç çamaşırları olduğu söyleniyor. Bu ise ya elbisesinin bir yere takıldığına veya kızının tutmaya çalıştığına delalet edebilir mi acaba?) İlginç!..
Öte yandan benim şahsi kanaatim olayda garip ve “Mide bulandırıcı yanlar” var gibi. Aldığım koku bu yönde. Ancak ben ne polisim ne adli makamım. Tuhaflıklara ve çelişkilere parmak basarım. (Ki, yakın vadede daha enteresan yanlar çıkacağına inanıyorum.) Benim hissedişim, sezilerim bu yönde sadece. Yanılabilirim ve kanıt yerine geçmezler. Umarım olay en kısa sürede şu veya bu yönde daha da netleşir…
Sonuçta ister pencereden atılmış ister atılmamış olsun, Güllü’ye Allah’tan taksiratını affetmesini ve rahmet etmesini dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor…
30. 09. 2025
NOT: Aklıma takılan bazı sorular ise şunlar: şayet bu kameralar iddia edildiği gibi torunu için taktırıldı ise söz konusu odada niçin kamera yok. Yoksa varda gizleniyor mu? Yahut varsa karşı apartmanlardan kamera görüntüleri mevcut mu? Yanı sıra niye bu görüntüler parça parça servis ediliyor? Başka görüntülerde var mı? İlaveten konuşmaların temizlenip, daha net analiz edilebileceği teknoloji herhalde bulunmalı değil mi?