Ortadoğu’da tehlike çanları! Çatışma nükleer savaşa dönüşür mü?

Medyaradar analisti Atilla Akar İsrail’in İran’a saldırısının muhtemel sonuçları üzerine sıcağı sıcağına “İlk izlenimlerini” yazdı.

Efendim; beklenen oldu bir yerde. Yüzyıllardır hiç durulmamış, din – mezhep savaşlarının tam ortasında kalmış, küresel düzende ise apayrı boyutlar kazanmış bölge bu kez tekrar bir gerilime sahne oluyor. İsrail son derece “Sofistike” diyebileceğimiz şok saldırılarla İran’ın savunma iradesini kırmayı hedefliyor. Stratejik içerikte yerleri veya kişileri yok ediyorlar. Nokta hedefleri vuruyorlar. Bu İran için ciddi bir istihbarat zaafı demek. (Ve tabii psikolojik aşağılanma!) Hele MOSSAD ajanlarının İran’da bir “Drone üssü” kurduğu iddiası var ki gerçekten hayret!..

Ki, bu gibi durumların en azından moral olarak etkisi bariz olacak görünüyor. (Saldırının sarsıcı planlaması bile ilk etapta bunu sağlamaya yetiyor zaten) Trump’ın “Durum daha da kötüleşecek” sözü bir korkutma değilse gidişat hiç iyi sayılamaz herhalde. İran’ın karşı atağı şu an için yeterli olmayabilir.

İlaveten İran’ın bilimsel birikimini hedefliyorlar. Çok önceden beri zaten suikastlarla hedeftiler. Şimdi tam “Temizlik” yapıyorlar. Altı nükleer fizikçi öldürülmüş bulunuyor. Çünkü beyin gücü olmadan hiçbir şey yapılamaz. Tıpkı bizim Isparta Atlasjet olayında olduğu gibi. O sinsice idi bu aleni. Şu an “Yıldır ve vazgeçir” aşamasındayız!..

Bu Bölgenin Tek Nükleer Gücü Benim!..

Belli ki İsrail bölgede kendisine tehdit olabilecek bir nükleer güç ülkesi istemiyor. O yüzden hamisi ABD ile birlikte “Uranyum zenginleştirme programını durdur” baskısı uyguluyor yıllardır. Üstelik karşısında rejimini İsrail ve Siyonizm düşmanlığı üzerine kurmuş İran ise kendini daha bir tehdit altında hissediyor. (İsrail neredeyse ilk kurulduğu yıldan beri nükleer güç peşinde idi. Dimona'daki Negev Nükleer Araştırma Merkezi’nde bunu yaptılar. 1986'da Mordechai Vanunu isimli bir görevli kanıtlarıyla durumu ispat etti. Ona “Bal tuzağı” yani kadın tuzağı kurdular. MOSSAD onu kaçırdı ve İsrail’de yıllarca hapis yattı.) Tabii kendisi 100 ile 200 arası nükleer savaş başlıklı füzeye sahip olduğu söylenen İsrail’in “Nükleer karşıtlığı” yapması hayli gülünç ama!..

Diğer yandan “Bu bölgede tek nükleer güç olabilir o da benim” demeye getiriyor. O yüzden bunu tam ayın 15’indeki görüşmelerden önce en sert şekilde hatırlatıyor. (Kafamda bir şüphe oluştu. Acaba İsrail, İran’a dair özel bir istihbarat mı aldı? İran’ın bütün bunları takmadığını ve ilerlediğini mi fark etti. ) Böylelikle baskıyı en üst aşamaya sıçratıp, “Bizi daha fazla oyalamayın” mesajı mı verilmek isteniyor?

Sadece Nükleer Mesele Değil!..

Elbette ki esas mesele nükleer konusu görünüyor. Ama tek mesele bu değil. ABD - İsrail ikilisi şunu biliyor ki kendi tabirleriyle İran’daki “Fanatik rejim” sürdüğü müddetçe onlar için potansiyel bir tehdit. Üstelik İran ne Irak, ne Suriye. Binlerce yıllık kökleri olan, imparatorluk geleneğine sahip, devlet alışkanlıkları olan ve tabii askeri gücü olan bir ülke. Bir taşla iki kuş vurulmak isteniyor!..

Dolayısıyla İsrail İran’ın yönetim – komuta kademesini vurarak aslında içte rejimin ne kadar zayıf olduğunu muhaliflere göstermeye mi çalışıyor? Şimdilik sivilleri vurmamaya gayret ederek ince bir ayar mı atıyor? (Nitekim Netenyahu’nun İran halkına İsrail'in mücadelesi İran halkına karşı değil” diyerek “Ayaklanın” çağrısı yapması buna yorulabilir.) Zaten içeride mevcut rejimi istemeyen bir kesim var. Bu sayede onları kışkırtıp bir oldu bitti mi yaratılmak isteniyor ayrıca? Saldırının yan amacının İran’daki rejimi değiştirmek, daha “Batı yanlısı”, uzlaşmacı bir iktidarı demokrasi bahanesiyle kurmak olarak gözüküyor.

Ürkütücü İhtimal!..

Peki, herkesin korktuğu soruya gelelim. Bu çatışmanın sonu bir Nükleer savaşa dönüşebilir mi? Bir “3. Dünya Savaşı” buralardan tetiklenebilir mi? Şu an için çok zor hatta imkânsız görünse de o da şu şartla mümkün: oldu da İran herkesten çok gizli, gözlerden kaçan bombalar imal etmiştir. (Bu çok zor baksanıza adamlarının ev adreslerini bile saklayamamış) Varsayalım ki öyle. İsrail’in saldırıları ve tahribat gücünün daha da artması üzerine can havliyle bir karar alırlar.

Bunun üzerine İran daha küçük çaplı bir bombayı İsrail’e yollar. İsrail’de misilleme olarak bir veya birkaç bombayı İran’a yollar. İşler çığırından o zaman çıkar. Bu kâğıt üzerinde mümkün ama pratikte olanaksız senaryo dışında bir ihtimal şu an için görünmüyor. Şu aşamada İsrail’in ise durup dururken İran’a nükleer füze atacağını zannetmiyorum. Şu an yapılanlar İran’ı terbiye etme ve rejimi değiştirme ve rejimle birlikte hareket eden kilit beyinleri yok etme amaçlı görünüyor. Büyük bir yıkım hedeflenmiyor. Dolayısıyla bir nükleer savaş –şimdilik- beklemeyin…

Dediğim gibi bu hayli uzak ihtimal. İran, “Nükleer programının sivil amaçlarla yürütüldüğünü” söylese dahi karşı taraflar kasti veya değil buna inanıyor görünmüyor. İran’dan “Nükleer programımızı iptal ettik” açıklaması ve taahhüdünü duymadan da buna niyetli gibi görünmüyorlar. Bu noktada “Barışçıl amaç” savunmasına ikna olmuş değiller. Hatırlanacağı üzere UAEK (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) daha önce İran’ın elindeki uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştirdiğini bunun ise 9 atom bombası yapmaya yeteceğini söylemişti. Tabii bu gene eğer batının klasik propaganda yöntemi değilse. Daha önce de batılı kurumlar Irak’ta Saddam’ın elinde kitle imha silahları olduğu palavrasını sıkmışlardı. Bir kez daha niye olmasın?..

Çatışmanın Dinamiği!

Geri çekilmek istemiyor gibiler. (Girişte saydıklarımdan gayrı bir diğer etmen ise Trump’ın iç politikada sıkışmış olması olabilir. Elon Musk’la çatışması, ardından Los Angeles’teki göçmen ayaklanması onu zor durumda bıraktı. Hele de Epstein olayında pedofili iddiası dolayısıyla adının geçmesi acaba bir “Şantaj” sonucu onu İsrail saldırılarını desteklemeye mecbur bırakmış olabilir mi?) Daha doğrusu İran cephesinde geri adım işaretleri ve süreç içinde rejimde yıkılma emareleri görmeden vaz geçecek gibi değiller. Yahut “Biz şovumuzu yaptık, gücümüzü gösterdik, vereceğimiz azami zararı verdik. Bundan sonrasını bekleyelim görelim” de diyebilirler elbette…

Gene de saldırı dozunun artması kuvvetli ihtimal. Tabii bu arada İran’ın yapacakları da bir o kadar önemli. Çoğu kez olduğu gibi İsrail’e zarar verse de, birkaç füze sallamakla sınırlı kalacaklarsa dünkü gibi herkes bunu bir “Tiyatro” ve “Zayıflık” işareti sayacaktır. Çünkü bunlar İsrail’in verdiği zararla eşit ağırlıkta sayılamaz. Zaten İsrail muhtemel İran misillemelerinin vereceği zayiatı hesap etmiş ve göze almış görünüyor.

Öyle veya böyle, İsrail ve müttefiki ABD bu kez defteri bir şekilde kapatmadan ya da kapanacağına tam emin olmadan “İran sorunu” nu gündemden düşürmeyeceğe benzerler. Muhtemelen gerilimi tırmandırma yolunu seçeceklerdir. Çatışmanın bundan sonraki dinamiği bunda ne derece ısrarcı olacaklarına bağlı görünüyor…

Her şey bölgeye “Yeni düzen” getirme ile ilgili görünüyor!..

14. 06. 2025