21 Tem 2018 12:39
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:46
MİT kumpasının perde arkası! Radikal muhabiri neden tutuklandı?
FETÖ'nün MİT kumpasına ilişkin soruşturma dosyasında, çarpıcı ve bir o kadar da önemli bilgiler yer aldı.
7 Şubat MİT kumpası soruşturmasında aralarında dönemin İstanbul
İstihbarattan Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer,
İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan, Terörle Mücadele Şube Müdürü
Yurt Atayün ve gazeteci Mustafa Gökkılıç’ın da olduğu 14 kişi
önceki gün tutuklandı.
Eski Radikal muhabiri Gökkılıç’ın eski polis müdürü Demirhan’dan aldığı talimatlar doğrultusunda, MİT görevlisi ve eski AFP muhabiri Mustafa Özer’in gözaltına alınması ve ifadelerini haberleştirdiği, MİT mensubunun deşifre olmasının amaçlandığı öne sürüldü.
Dosyaya göre İstanbul polisi 2011’de “KCK Basın Komitesi”ne yönelik baskın düzenledi. Gözaltına alınacaklardan biri de MİT irtibat görevlisiydi. MİT görevlileri, özel yetkili savcılar Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar’la görüştü ve konunun deşifre olması halinde pek çok MİT elemanının hayatının tehlikeye gireceğini anlattı. Buna rağmen savcılar MİT görevlileri için izleme kararı çıkarttı.
Hürriyet’ten Toygun Atilla’nın haberine göre; soruşturmadaki önemli tespitlerden biri de dosyada şu ifadeyle yer aldı:
“7 Şubat 2012’de savcının MİT Müsteşarı Fidan’ı ve 4 MİT görevlisini arayarak ‘İfade vermek üzere makamıma bekliyorum’ dediği, bunun tam Başbakan’ın ameliyat saatine denk getirildiği, Başbakan’ın ameliyata geç girmesiyle kumpasın bozulduğu, Fidan’ın gözaltına alınması için uğraşıldığı, gözaltına alınmasıyla birlikte, emri Başbakan’dan aldığı algısıyla o zamanki T.C. Başbakanın halen T.C. Başkanı olan Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın narkozun etkisindeyken gözaltına alınmasının planlandığı, bu soruşturmanın FETÖ/PDY’nin seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkmaya ilk teşebbüs girişimi olduğu anlaşılmıştır.”
Eski Radikal muhabiri Gökkılıç’ın eski polis müdürü Demirhan’dan aldığı talimatlar doğrultusunda, MİT görevlisi ve eski AFP muhabiri Mustafa Özer’in gözaltına alınması ve ifadelerini haberleştirdiği, MİT mensubunun deşifre olmasının amaçlandığı öne sürüldü.
Dosyaya göre İstanbul polisi 2011’de “KCK Basın Komitesi”ne yönelik baskın düzenledi. Gözaltına alınacaklardan biri de MİT irtibat görevlisiydi. MİT görevlileri, özel yetkili savcılar Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar’la görüştü ve konunun deşifre olması halinde pek çok MİT elemanının hayatının tehlikeye gireceğini anlattı. Buna rağmen savcılar MİT görevlileri için izleme kararı çıkarttı.
Hürriyet’ten Toygun Atilla’nın haberine göre; soruşturmadaki önemli tespitlerden biri de dosyada şu ifadeyle yer aldı:
“7 Şubat 2012’de savcının MİT Müsteşarı Fidan’ı ve 4 MİT görevlisini arayarak ‘İfade vermek üzere makamıma bekliyorum’ dediği, bunun tam Başbakan’ın ameliyat saatine denk getirildiği, Başbakan’ın ameliyata geç girmesiyle kumpasın bozulduğu, Fidan’ın gözaltına alınması için uğraşıldığı, gözaltına alınmasıyla birlikte, emri Başbakan’dan aldığı algısıyla o zamanki T.C. Başbakanın halen T.C. Başkanı olan Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın narkozun etkisindeyken gözaltına alınmasının planlandığı, bu soruşturmanın FETÖ/PDY’nin seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti hükümetini yıkmaya ilk teşebbüs girişimi olduğu anlaşılmıştır.”