İstanbul Depremi için yeni büyüklük senaryosu: Tüm hesaplar değişiyor!
Naci Görür ve Celal Şengör gibi uzmanların 7.5–7.7 büyüklüğündeki deprem uyarılarına karşılık, Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Marmara’daki beklenen büyük depremin maksimum 6.6 büyüklüğünde olacağını savundu.
Milyonlarca insanın yaşadığı İstanbul ve Marmara Bölgesi’nde beklenen büyük deprem, uzmanların farklı görüşleri nedeniyle her geçen gün daha fazla tartışılıyor.
Bir kesim, Adalar Fayı ile birlikte kırılacak bir senaryoda depremin 7.7’ye kadar ulaşabileceğini öne sürerken, diğer uzmanlar bu tahminlerin abartılı olduğunu savunuyor.
Bu tartışmaya bugün Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş da yeni bir açıklama ile dahil oldu.
UZMANLAR BÜYÜKLÜK KONUSUNDA AYRIŞIYOR
Yıllardır kamuoyunda büyük etki yaratan açıklamalar yapan Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Celal Şengör, Marmara Denizi’nin tarihsel döngüsünü tamamladığını ve beklenen depremin 7.5 ile 7.7 arasında olabileceğini savunuyor. Diğer taraftan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, aynı fayın en fazla 6.5 büyüklüğünde deprem üretebileceğini belirterek farklı bir teknik tablo ortaya koyuyor.
“VERİLER REVİZEYİ ZORUNLU KILIYOR”
KTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Osman Bektaş, bugün X’te yaptığı paylaşımla tartışmaya yeni bir boyut getirdi. Bektaş, tarihsel veri ve gözlemlerden elde edilen tahminlerin artık yeni teknolojiyle yeniden değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Doğu Marmara’daki 1766 M7.2–7.4 depreminin büyüklüğü yıkım tahminine dayanır. 30 yıl içerisindeki deprem beklentisi ise tarihsel depremlerin istatistiki bir sonucudur. Her iki çalışma, ana Marmara Fayı’nın tam kilitli olduğunu ve büyük deprem enerjisi biriktirdiğini varsayar. Oysa günümüzdeki GPS, İnSAR ve denizaltı akustik çalışmaları, fayın kısmen de olsa creep yaparak deprem enerji bütçesini oldukça düşürdüğünü gösteriyor. Bu nedenle maksimum büyüklüğün M6.6 olabileceği düşünülmelidir.”
“FAY TAM KİLİTLİ DEĞİL”
Bektaş’ın “creep” vurgusu, yani fayın sürünme davranışı, Marmara’daki riskin farklı değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor.
Sürünme hareketi, fayın biriken enerjinin bir kısmını küçük hareketlerle boşalttığını ve bu nedenle tek seferde büyük bir kırılma kapasitesinin düşebileceğini gösteriyor.