Haydi “kulaktan kulağa” oynayalım! Biri yanlış söylüyor ama kim?
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu ziyareti esnasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kurultay tertemizdi” demesinin mantıken olanaksız olduğunu söyledi…
Efendim; Çocukken “Kulaktan kulağa” oyunu oynardık. Kalabalık bir grup dizilir ve en öndeki çocuk hemen arkasındaki arkadaşına kimsenin duyamayacağı şekilde bir kelime ya da cümle söylerdi. Herkes diğerine onu aktarır ve en sonunda söylenenden bambaşka bir kelime ya da cümle çıkardı. Kahkahalar atılırdı. İşte birazdan buna benzer bir olayı ele alacağız. Oyuncuları da koca siyasetçiler!..
“Babalar Günü” nü Bahane Etmek!..
Neyse, önce başka bir noktaya sıçrayacağım. Lakin ele alacağımız konuyla ilgisi var. Söylemesem çatlarım. Şu Özgür Özel beni bazen inanılmaz şaşırtıyor. Hiç şüphesiz çok çalışkan. Ayrıca korkusuz. Zor bir dönemde partiye yön vermeye çalışıyor. Kitle bağı gayet iyi. Değişik bir CHP Genel Başkanı profili çiziyor. Ferdi Zeyrek’in ölümünde olduğu gibi vefalı ve duygusal dost gibi. Ancak bazen öyle hamleler yapıyor veya sözler ediyor ki şaşıp kalabiliyorum. İnanayım mı inanmayım mı nedense hep tereddüte düşüyorum…
Malum, birkaç gün önce “Babalar Günü” idi. Özgür Özel’de önceki CHP genel başkanlarının babalar gününü kutlamıştı. Özel, eski genel başkanlardan Altan Öymen’i bizzat tedavi gördüğü hastanede ziyaret ederek, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu ise telefonla arıyor. Buyur buradan yak!..
“Mavi Boncuk” Manevrası mı?..
Olabilir ama benim çok tuhafıma gitti. Dedim nereden icap etti? Anlaşılan gene birilerine “Mavi boncuk” manevrası yapmış. Eski genel başkanlarla nasıl “Feodal” bir ilişki? Hadi Süleyman Demirel olsaydı anlardım. Rahmetlinin lakabı zaten “Baba” idi. “Müslüm baba” bile olabilirdi sağ olsaydı. Kala kala bir “Orhan baba” kaldı ki bari onu arasaymış. Eski başkanların babalığı nereden çıktı? Özgür Özel bu tarz yaklaşımları çok seviyor. Ne alaka? Kel alaka!..
Tabii içlerinde en önemlisi Kemal Kılıçdaroğlu. Bana kalırsa diğerlerini araması bahane. Kemal Kılıçdaroğlu’nu aramak için kendine yol açmış. “Bakın sayın genel başkanım sizi de atlamadım” demek ve bir şekilde bağ kurmak için. Aynı mantıkla bir gerekçe bulup “Anneler Günü” nde bile arayabilirdi sanırım!..
Kurultay Üzerinden Polemik
CHP’de polemik her zaman boldu. Hele şimdi 30 Haziran yaklaştıkça bu polemikler daha da artmış görünüyor. Yazıyı uzatmamak ve bazı hatırlatmaları geçerek doğrudan konuya giriyorum. Sadece şunu söyleyebilirim ki bu lafın gündeme getirilişi bile 30 Haziran’a yönelik bir ön alma çabasının ürünü olduğunu sanıyorum.
Malum, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nu cezaevinde ziyaret etmişti. Ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan Özel, Kılıçdaroğlu’nun İmamoğlu’nu ziyaretinde kurultay konusunda görüşme yapıldığını açıklamıştı. İmamoğlu’nun Kılıçdaroğlu’na kurultayda şaibe olduğuna inanıp inanmadığını sorduğunu aktaran Özel, Kılıçdaroğlu’nun ise bu soru üzerine, “Kurultay tertemizdi!” cevabı verdiğini belirtmişti.
Bunun üzerine Eski CHP’li milletvekillerinden gazeteci Barış Yarkadaş, konuyla ilgili Kemal Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik’i aradığını ve Çelik’in, “Sayın Özgür Özel’in, Sayın Ekrem İmamoğlu ile yaptığı görüşmenin ardından, kamuoyunu yönlendirme amacı taşıyan, gerçekle bağdaşmayan ve Sayın Kılıçdaroğlu’na atfedilen bir konuşmayı dile getirmesi, ne etik açıdan ne de siyasi sorumluluk bakımından kabul edilebilir bir tutum değildir.” dediğini belirtiyordu.
Burada kilit cümle “Kamuoyunu yönlendirme amacı taşıyan, gerçekle bağdaşmayan” cümlesidir. Yani ki Özgür Özel’i yalan konuşmakla itham etmektedir. Sırf bu bile bir anlaşmazlık ve güvensizlik kanıtıdır. Ayrıca çelişkinin sürdüğünü göstermektedir.
Hadi Bulmaca Çözelim!.
Diğer her şey bir yana bu çok ciddi bir durumdur. Eski genel başkanın avukatı yeni genel başkanının sözlerini ağır sayılabilecek ifadelerle tekzip etmektedir. Doğrudan kurultayı etkileyebilecek bir konuda çok kritik bir cevap verildiği söylenmekte ama cevap sahiplenilmemektedir. Uzun uzadıya lafa gerek yok. Bende zaten bunlar birbirini ne zaman tekzip edecekler diye merakla bekliyordum!..
Peki hangisi ya da kim doğru söylüyor? Diğer bir deyişle kim doğru söylemiyor? Ya da “Kulaktan kulağa” da arada yanlış anlama mı oluşmuş? Kesin bir şey söylemek istemem ve yanılabilirim ama bazı varsayımlarda bulunabilirim. Şimdi tek tek bakalım…
- Kemal Kılıçdaroğlu: Kemal Kılıçdaroğlu’nun şu ana kadar izlediği çizgiye bakarsak “Kurultay tertemizdi” demesi mantıken pek mümkün gibi görünmüyor. (Tabii siyaseten yeni hesaplar dönmüş, yeni ittifaklar pişirilmiyorsa şayet!) Burada ya bir ifade sıkıntısı ya da yanlış anlama oluşmuş olabileceğini de zannetmiyorum. İmamoğlu’nu memnun etme çabasına da gireceğini sanmam. Ancak bu tartışma üzerine Kemal Kılıçdaroğlu’da o gün orada ne konuşulduğunu, nasıl konuşulduğunu ve böyle bir laf edip etmediğini ayrıntılı ve direkt olarak kamuoyuna açıklamasında fayda var. İlaveten sadece Özgür Özel’e kızması değil o zaman İmamoğlu’na da “Benim sizinle aramda bu şekilde bir konuşma geçti mi?” diye sorması lâzım. Çünkü yansıtan o…
- Ekrem İmamoğlu: aslında Özgür Özel’in beyanına bakılırsa ona bu görüşmeyi, o şekilde nakleden Ekrem İmamoğlu olmuş. Zaten soruyu da İmamoğlu sormuş ve cevabı da öyle vermiş. Eğer öyleyse bu durumda İmamoğlu’nunda bir açıklama yapması gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun tam olarak ne dediği, Özgür Özel’e bunu ne şekilde yansıttığını izah etmeli. Bu durumda lafın asıl kaynağı İmamoğlu oluyor çünkü. İmamoğlu ya “Ben Özgür Özel’e böyle demedim” demeli ya da “Dedim, doğru söylüyor. Kılıçdaroğlu bana aynen böyle söyledi” demeli bana göre. Aksi taktirde Özel’i yanıltan, hatta ikisini birbirine düşüren konumuna düşebilir.
- Özgür Özel: Burada en çok zan altında kalan Özgür Özel görünüyor. Kamuya karşı yalan ya da yanlış beyan vermiş görüntüsü oluşuyor. Kılıçdaroğlu’nun böyle bir ifadesi yoksa hakikaten Ekrem İmamoğlu’na dayanan bir bilgi mi yoksa kamuya karşı yanıltıcı, çarpıtılmış yahut uyduruk bir beyan mı olduğu tartışılır. O da çıkıp “Ekrem İmamoğlu bana aynen böyle söyledi” yahut “ben yanlış anlamışım”, vb türü bir şey söylemeli. Sonuçta Özgür Özel bu beyanı bizzat Kemal Kılıçdaroğlu’nun ağzından duymadı. İmamoğlu’na ilk fırsatta bir kez daha sormalı ve izah talep etmeli bence. Doğrulamalı ya da yalanlamalı…
Neyse, bazı laflar vardır onda daha ilk ağızdan çıktığı andan itibaren bir tuhaflık olduğunu, en hafifinden öyle ifade edilmiş olmayabileceğini sezersiniz. Hele de bunu söyleyen siyasetçiler ise. O yüzden herkes anlaşılır, net, emin, çarpıtmasız, yanlış anlamalara imkân tanımayan şekilde konuşmalı. Hele de şu sıralar…
Tabii “Yalandan kim ölmüş” denilmiyorsa şayet!..
18. 06. 2025