Biraz utanma, arlanma lütfen! “Popo açma özgürlüğü” olabilir mi?
Medyaradar analisti Atilla Akar toplumda giderek yaygınlaşan, İstanbul Bahçelievler’de sonu kavgaya varan ve özgürlüğü neredeyse çıplak gezmeye indirgeyen anlayışı ele aldı…
Efendim; insanlığın ve uygarlığın tarihi aynı zamanda giyinmenin tarihidir. Hayvan postlarıyla başlayan giyinme macerası bugün estetik kaygılarla örülü başka bir boyuta sıçramıştır. Yani ki insanlığın aynı konudaki gelişimi soyunmaya doğru değil, giyinmeye doğrudur. Çünkü insanı hayvandan ayıran en temel özelliklerden birisi “Edep sahibi” olmasıdır. Hayâsız bir kişinin insanlık derecesi de tartışmalıdır!..
İnsanlar genellikle özel yerlerini, vücutlarının mahrem alanlarını toplum içinde saklama eğilimindedir. Ancak hayvanlar bu konuda kaygı duymaz. Toplumu toplum yapan en temel kuralların başında giyim kuşam konusundaki hassasiyetler gelir. Aksini savunmak yeniden hayvansılaşmaya davetiyedir!
Toplum İçinde Her İstediğini Yapamazsın!..
İşte bu açıdan baktığımızda toplumumuzun –maalesef- çivisi çıkmakta görünüyor. Ancak bana kalırsa bunun kendini en çok hissettirdiği alanların başında “Özgürlük” kavramının kullanımındaki kimi saçmalıklar geliyor. Bununda en başında kadın bedeni, çıplaklık, vb gibi konular geliyor herhalde. Özellikle de toplum içinde nasıl haddini bilmeyen ve dünyayı kıçının çatalından ibaret sanan kimi özenti “Modern” (!) hatunlar sayesinde. Özgürlük ancak bu kadar kötüye kullanılabilir!..
Üstelik bunların sayısı birbirlerini kopyalamak suretiyle günden güne artıyor. Dahası bu davranış modeli başta medya olmak üzere birçok mecrada (Moda, sinema, reklamcılık, Tik Tok mecraları, abuk sabuk fenomenler olgusu, bir takım sanatçıların konser kıyafetleri, vb) boca edilip, özendiriliyor, kışkırtılıyor. Ortalığı moron seviyesinde beyinleri popolarında ama dikkat çekme meraklısı birtakım kadınlar ve kızlar kaplıyor. Temel mottoları ise şımarıkça “İstediğimi giyerim, sana ne” oluyor. Topluma sürekli bunlar pompalanıyor.
Damgalanma Korkusu İnsanları Frenliyor!..
Dahası kimse bunları doğru düzgün tartışamıyor, tartışmak istemiyor. Çünkü bir kesimce hemen “Gerici” , “tutucu”, “şeriatçı”, vb diye damgalanmaktan korkuyorlar. Kendi çevremden biliyorum. Aslında bunlara kızan, rahatsız olan Laik- Atatürkçü duyarlılıklara sahip insanlar var. Ancak –ne demekse- “AKP’nin değirmenine su taşımamak” ve dışlanmamak için seslerini çıkartmıyorlar. Bir yanlışa göz yumuyorlar!..
Bugün “Kamplaştırma” politikaları sonucu toplum öylesine sersemleştirilmiştir ki neredeyse üzerinde uzlaşılan bir “Ortak doğru”, norm kalmamıştır. O yüzden her şey “bir diğerine göre” savunulur ya da savunulamaz hale gelmiştir.
Diğerleri ise ayrı bir felaket. Olayı hemen –çoğu kez siyasi amaçlarla- din tartışmasına çekiyorlar. Halbuki mesele tamamıyla toplum içinde nasıl davranılacağı ile ilgili bir “Edep” sorunu. Bu konunun gericilik yahut ilericilikle fazla bir ilgisi yok. (Olayı hemen buraya çekip, indirgeyenler büyük hata işliyorlar demektir) Dolayısıyla konuyu bu mercekten tartışanlar son derece sığ bir bakışa sahiptirler diyelim. İlaveten batılı olmayı kıç açıp, sallamaktan ibaret gören tuhaf bir anlayıştır bu…
Basbayağı Donun Neresi Kıyafet?..
Nitekim geçtiğimiz günler içinde İstanbul Bahçelievler’de şortlu mu donlu mu olduğu tam belli olmayan, iç çamaşırı ile sokağa çıkmış, bütün kıvrımları ortada bir kadına başka bir kadınla önce sözlü olarak başlayan tartışma sonradan kavgaya dönüştü. Bir kadının öteki kadına “Böyle açık giyinmeyin, çocuklarımız var” demesi kavgayı şiddetlendirdi. Aslında bu ne ilk ne de sondu. Buna benzer olaylar muhtelif ortamlarda daha öncede yaşandı. Misal böyle bir tip bir ara Bağdat Caddesi’nde vardı. Orada da bir kadın karşı çıkmıştı. Zaten erkek çıksa zavallı sanırım birde “Taciz” den gözaltına alınırdı.
Öyle anlaşılıyordu ki burada yatak odası kıyafeti diyebileceğimiz bir kıyafetle sokakta yürüyen kadından diğer kadın rahatsız olmuş ve tepkisini sert de olsa koymuştu. Popo yanakları dışarı taşan bu hatunun ise hiç umurunda değildi. Utanma, arlanma tatile çıkmıştı anlaşılan. Hareketini sorgulama ise hak getire idi!..
Bu arada vurgulamadan duramayacağım. Diyelim ki erkekler böyle gezse ne sapıklıkları kalır ne de karakolluk olmaları. Üstelik bir takım cadalozların saldırılarına maruz kalırlardı. Lakin kadınlar gezince özgürlük, laiklik, vb oluyor!..
Her Şeyin Bir Yeri Zamanı Var!..
Önce şunu vurgulayalım. Öncelikle bir kesimin fanatikleri gibi “Bu insanları taşlayalım, çarşaflara, burkalara sokalım” diyen zaten yok. Onlar sadece baskıdan anlarlar. Dahası kadın ölçüyü kaçırmadığı sürece çekiciliğini, erotik cazibesini dışa taşırmak isteyecektir elbette. Bu bir ölçüde doğaldır. Fakat karşı karşıya olduğumuz abartılı “İmaj bombardımanı” böyle değil. Ancak her şeyin bir yeri ve zamanı var oysa. Bu gibilerin anlamadıkları budur. Her istediklerini marazi bir hedonizmle yapabileceklerini zannediyorlar. Sonrada “Benim bedenim benim kararım” diye yaygara kopartıyorlar.
Örneğin bir tatil, sayfiye bölgesinde plajdan çıkıp böyle dolaşabilirsiniz. İyice abartmadığınız sürece kimsenin umurunda bile olmaz. Ama bir şehrin ortasında hele de mutaassıp bir çevrede böyle dolaşırsanız tepki görebilirsiniz. Ancak evinizde dolaşabileceğiniz kıyafetlerle sokağa çıkamazsınız. Gerçekçi baktığınızda olay böyle…
Mahremiyet Ne Olacak?..
Peki insanın giyim kuşamına karışılabilir mi? Elbette hayır. Toplumsal genel kabulleri zorlamadığı, genel ahlak ölçüleri içinde davrandığı sürece tabii. Öte yandan kuralsızca, kafasına göre, erojen bölgelerini kasıklarına, kıçının çatalına kadar teşhirci bir şekilde sergileyen şekilde giyinemez, giyinmemeli bence. Özgürlüğün sınırı toplumdur. Ahlaki zafiyet yaratıcı şekilde davranamazsın. Davranırsan kınanırsın!..
Bunları söylediğim için muhtemelen linç yiyebilirim ama doğru bildiğimi söylerim. Maalesef, sol, laik, Atatürkçü, vb kesimlerde bu noktada ciddi bir yanlış içinde görünüyorlar bana göre. (Zaten solun şu ana kadar hep kaybetmesinin ana nedeni bu. Sol, olayı ekonomik bakış ile sınırladı. Oysa toplumda saflaşmalar değerler üzerinden yaşanıyor. Sağ bunun farkında ve hep bunu zorluyor. Böyle giderse, bu gibi davranışlara arka çıkıp, sahiplenirse sol gene kaybeder) Bu bakış milletin örf, adet, değerler skalasını hiç dikkate almadı. Dekolteyi laiklik, içki içmeyi Atatürkçülük, çıplaklığı ilericilik, LGBT’ciliği demokratlık zannettiler.
Oysa bu konuda komplekse ve toplumla ters düşmeye hiç gerek yok. Eğer kitlelerin desteğini almak istiyorsan bazı şeyleri dikkate almak zorundasın. Aksi takdirde sonuç gene hüsran olur. Benden söylemesi!..
Ne diyeyim? Şımartılmak suretiyle yoldan çıkmanın, mahremiyet yoksunluğunun ucu daha nerelere varacak bakalım? Ha gayret, böyle giderse donsuzluğa az kaldı!..
13. 08. 2025
NOT: Lütfen 19 Ağustos 2023 tarihli “Alt tarafı bir ‘Twerk’ demeyin!.. Bir ‘Sosyal Deney’ mi Yapılıyor?” başlıklı yazıma da bir göz atın isterseniz…