Bir “Siyasi Şımarıklık” Örneği!.. Apo Sloganları “Demokratik Hak” Olabilir mi?..
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, TBMM’de “Biji Serok Apo” sloganları atılması üzerine DEM’li Ayşegül Doğan’ın bunu “Demokratik bir Hak” olarak değerlendirmesini ele aldı…
Efendim; İnsanın bulunduğu ortamı bilmesi ve ona göre davranması çok mühimdir. Her yerde kafana estiği gibi davranamazsın. Bu bireyler için olduğu kadar gruplar, partiler içinde geçerlidir. Bilmezden geliyorlarsa ciddi bir edep ya da niyet sorunları var demektir. Hele de burası çok özel bir kurum ise daha da dikkatli olmaları gerekir. Ondan ötesi saygısızlığa, hadsizliğe hatta şımarıklığa girer. Tabii arkasında başka “Kışkırtıcı” niyetler yoksa!..
Mecliste Apo Sloganları!..
Nitekim DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit'in TBMM 'ndeki grup toplantısında yaptığı konuşma sırasında salonda "Biji Serok Apo" sloganları atılması aynı türden bir olaydı. O anlar Meclis tarihinde bir ilk olarak kayıtlara geçecekti. Ve belli ki planlanmıştı…
Beraberinde Koçyiğit ‘in konuşmasındaki "Umudu kuşanan, özgürlüğe yürüyen Diyarbakır'dan, kadim şehirden, Kürdistan'ın dört bir yanından özgürlük için, eşitlik için, demokrasi için, Öcalan'ın özgürlüğü için yürüyen kadınlar hoş geldiniz" ifadeleri ayrıca rahatsız edici olacaktı. Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyordu!..
DEM’lilerin Fütursuz Davranışları!..
Ne yazık ki DEM’liler bu tarz sorumsuz davranışları her fırsatta dışa taşırıyorlardı. (Geçenlerde de DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın Nevşehir – Hacıbektaş’taki anma töreninde okunan Milli Marş’a katılmamış, üstelik kafasını eğip, sessizce sırıtmıştı.) Peki niye böyle davranıyorlardı? Basit bir falso muydu yoksa derinlerdeki marazi bir davranış mıydı? Yahut bir “Siyasi Şımarıklık” ya da bir türlü olgun olamama örneği miydi?
Bana kalırsa gayet bilinçli bir hareket olup, gerçekte kendilerini o kuruma ait hissetmemenin, bilinçaltlarında ise kendilerini özenle ayrı tutmak, mesafe koymak istemenin bir dışavurumuydu. Orayı “geçici” olarak kullanacakları ve şimdilik “katlanmak zorunda” oldukları bir yer olarak görüyorlardı. Yani gerçekten tanıdıkları bir “irade” söz konusu olsa böylesi tavırlar doğmazdı. Dolayısıyla onlardan tersi bir tavır beklemek hayal olarak gözüküyor!..
Demokrasinin Kötüye Kullanımı!..
Lakin aynı zihniyetin uzantısı olarak daha da kötüsü vardı. Öyle ki DEM Partili Ayşegül Doğan Meclis’te Apo sloganı atılması üzerine şunları söyleyecekti: “Her siyasi partinin grubunda slogan atılıyor. Son derece demokratik bir hak.” Bu “Ne var yani…” tadındaki sözler aslında umursamazlık kokuyordu. Böylesi kışkırtmaların karşı tarafta ne gibi infial yaratacağını bilmiyor olamazlardı. O halde bunu istiyorlardı!..
O yüzden DEM’lilerin “Demokrasi” kelimesini ağızlarından düşürmemelerine sakın kanmayın. Öyle anlaşılıyor ki onlar için demokrasi kendi niyetlerini gizleyecek bir makyaj, gerekirse ortamı daha da gerecekleri bir bahane, karşılarındakini aptal yerine koyan bir illüzyondu. Bir zehrin yayılması için zemin, etnik boğazlaşmanın taşlarını döşeyen fitnecilik, şaşırtmaca dolu bir “Hile” idi. Demokrasi bunların amacı değil “aracı” idi. Bunu bildikleri halde çanak tutanların aklına şaşarım!..
Burası Halen Türkiye Cumhuriyeti’dir!..
Kaldı ki burada iyice anlaşılması gereken bir nokta var. Devlet şu an rotayı açılımdan yana kırmış görünebilir. Birtakım vaatler yapılmış olabilir. (Kimileri de “Eyvah açılım zedelenir” diye endişeleniyorlar. Halbuki devletin zaafa uğraması çok daha önemlidir!) Ancak Anayasası ve yasalarına göre burası –onca eksiği ve yönetsel zaaflarına rağmen- adı üstünde halen Türkiye Cumhuriyeti’dir. Dahası halen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarına göre PKK bir terör örgütü, Öcalan’da o terör örgütünün lideridir. Hukuki olarak halen değişen bir şey yoktur. Kendisi pohpohlansa da!..
Dolayısıyla bu alandaki her davranış, söz ve sonuçlarından bu kesimler suçlanabilir, yargılanabilir. Henüz anayasa ve yasalar onların isteğine göre değiştirilememiştir. Yasal bir af da söz konusu değildir. Sadece devlet içinde bir kesimin inisiyatifinde gelişen bir “Proje” söz konusudur. Nereye varır bilinmez!..
Meclis Çatısı Altında Bu Sloganlar Atılamaz!..
İşin edep boyutunu geçtim ve buraya takılanlar olayın esasını görmüyor ya da görmek istemiyor demektir. Sırf bu yüzden bile halen hangi çatı altında olursa olsun (İster meydanlarda, ister mecliste!) sırf devlet içinden birileri göz yumuyor diye o şey suç olmaktan çıkmaz. Bu çatışmacı psikolojiyi körükleyen sloganları bağırmak, devletin toprak bütünlüğüne aykırı tanımlar yapmak, bu tarz sloganları savunmak halen suçtur. Akıllar başa devşirile!..
Bir takım kendini bilmezler bağırıyorlar diye onlar mevcut yasalardan azade olamazlar. Halen bazı şeyler terörü ve terör örgütünü ve liderini savunmak, övmek kapsamındadır. Ne yasal ne etik ne de idari açıdan mümkün değildir. Vebali bu konuda zaaf gösteren ve duyarsız davrananların boynuna!..
Dahası bütün bu kışkırtıcı tavır ve söylemleri bir “Demokratik hak” olarak görmek ve göstermek, basitleştirmek akla ziyan bir durumdur. O yüzden herkes biran önce kendine çeki düzen verse iyi olur!..
11.10.2025