İtiraf ediyoruz: Biz bir örgütüz!

Yayıncılık yapmaktan, haber yazmaktan, halkın haber alma hakkına hizmetten başka ne yapıyoruz ki; suç işlemiş oluyoruz?

Genel Yayın Yönetmenimiz Denizhan Erkoç’un birkaç gün önce yayınlanan “Hodri Meydan” başlıklı yazısını okumuşsunuzdur…
Neye ve kime “Hodri Meydan” dedi Denizhan Erkoç?
Bir yazar arkadaşımızın yazısı nedeniyle hakkımızda yayın yasağı isteyen ve okumakta olduğunuz bu siteyi “örgüt”, yöneticilerini ve biz çalışanlarını “örgüt üyesi” olmakla suçlayan TYT Türk Televizyonu’nun sahibi Arzu Erdem’e…

KEDİ TIRMALAYINCA…
Peki; olay ne?
Bizim Ekran Kedisi, işi gereği hakkında bir sürü laf dolaşan bu kanalda olup bitenleri yazmış…
Yani; birazcık tırmalamış…
Yanlışsa bir açıklama gönderirsiniz, yayınlarız…
Ama bir haber ya da yazı yüzünden koskoca bir kurumun “fişinin çekilmesini” isteyemezsiniz!
Hele hele kendiniz de gerçek bir yayıncıysanız, bunu asla yapmaz ve ülke medyasının en önemli kurumlarından birini “yok etmeyi” kendinize yakıştıramazsınız…

DİYELİM Kİ YANLIŞ!
Hemen belirteyim ki, arkadaşımızın yazısının arkasındayız… Çünkü biz, hiçbir haberde ya da yorumda yer alan bir bilgiyi en az iki kaynaktan doğrulatmadan yayınlamayız…
Ama diyelim ki gözümüzden kaçtı ve bir hata yaptık…
Hemen tetiği çekip o yanlış haberi yapanı ya da yayınlayanı öldürmek şart mı?
Unutmayın; eğer bir medya sahibi olarak bunu yaparsanız, aynı silah bir gün size de yönelir.
Yaptığınız herhangi bir haberle ayağına bastığınız birileri, sadece bir haber nedeniyle “fişiniz çekmek” için harekete geçer ve yargıyı alet etmeye kalkışabilir.

ACEMİCE DİLEKÇE!
Gelelim; hakkımızdaki şikayet dilekçesinde benim asıl takıldığım konuya…
Deniliyor ki:
“Şüphelilerin bu girişimlerinin müvekkillere karşı itibar suikastı düzenlemek amacı taşıdığını ve ÖRGÜTSEL hareket ettiğini düşünmekteyiz… Bu kapsamda, öncelikle şüphelilere ait telefonların incelenmesini ve HTS kayıtlarının dosyaya eklenmesini talep ederiz. Zira haberi yapan şahıs, haberin yayınlandığı internet sitesi kadar, haberi bu mecraya servis edenlerin örgütsel faaliyetinin bu araştırmalar sonucunda tespit edileceği kanaatindeyiz.”

TAMAM, ÖRGÜTÜZ AMA…
Bu metni yazan kişinin bir avukat olduğuna gerçekten inanmak istemiyorum.
Çünkü hiçbir avukat şu kısacık metne iki büyük hukuki yanlışı sığdırmayı beceremez:
Birinci yanlış: Örgüt kurmak ya da örgütlü olmak asla ve asla suç değildir… Bütün gerçek hukukçular da bunu bilir.
Unutmayın ki her aile bir örgüttür.
Şirketler bir örgüttür.
Dernekler, vakıflar, spor kulüpleri, siyasi partiler hepsi yasalara göre kurulmuş birer örgüttür.
Biz de yine Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasından güç alarak yasalara uygun bir şekilde kurulan ve faaliyette bulunan bir medya kuruluşuyuz.
Yani; evet biz de “legal” bir örgütüz.
Dilekçeyi yazan avukat “legal” olmayan suç örgütlerini kast etmiş ama meramını anlatmayı bile becerememiş…

SUÇ ÖRGÜTÜYSEK KANIT NEREDE?
Eğer bizi “suç örgütü” olmakla itham ediyorlarsa, işte, o zaman bu ağır suçlamayı mutlaka kanıtlamaları gerekir.
Yayıncılık yapmaktan, haber yazmaktan, halkın haber alma hakkına hizmetten başka ne yapıyoruz ki; suç işlemiş oluyoruz?
Bizim, silahımız, külahımız, kasalar dolusu kara paramız, bilinmeyen faaliyetimiz yok…
Medyaradar Basın Örgütü’nün asgari ücretli ve sıradan bir üyesi olarak…
Yıllardır her türlü baskıya, tehdite, iftiraya, hakarete boyun eğen bu kurumda bulunmaktan onur duyuyorum!

DEMEK Kİ HABER, HABERMİŞ!
İkinci yanlış: Metni yazan Sayın Avukat, “Haberi yapan şahıs, haberin yayınlandığı internet sitesi kadar, haberi bu mecraya servis edenlerin örgütsel faaliyetinin bu araştırmalar sonucunda tespit edileceği kanaatindeyiz” diyerek aslında yayınladığımız “haber”i doğrulamış oluyor.
Demek ki ortada böyle bir “haber” var; onları rahatsız eden şey bu haberin bir kaynak tarafından gazeteciye sızdırılması, gazetecinin yazması ve kurumun da yayınlaması…
İyi de suç bunun neresinde?
Dilekçeyi yazanın amacı haberi yalanlamak, düzeltilmesini istemek falan değil; kimin yazdığını ve sızdırdığını öğrenmek…

GAZETECİ KAYNAĞINI AÇIKLAMAZ!
Pek acemi medya patronu hanfendiye ve avukat kızına hatırlatmak (hatta öğretmek) isteriz ki; hiçbir gerçek gazeteci haber kaynağını ifşa etmez.
Bunu mahkemeler bile isteyemez!
Önemli olan, haberin doğru mu, yanlış mı olduğudur.
Biz de haberimizin doğruluğunun arkasında olduğumuza göre…
Teknik takip ve HTS kayıtlarını talep etmek, rahmetli Demirel’in deyimiyle “abesle iştigal”dir…

SABUN OLMAYIZ!
Kara para yıkayıcılarının medyamıza büyük ilgi gösterdiği, satışa çıkarılan her kanala milyonlarca dolar akıttığı şu günlerde, akla karayı ayırmanın en kolay yolu, hangi kurumun medya etiğine uygun faaliyet gösterip göstermediğidir.
Biz, bunca yıldır gazetecilik ilke ve kurallarından zerrece sapmayan bir “medya örgütü” olarak, sonradan görme medya patronlarına pabuç bırakmayız…
Kalemimizi kırarız ama birilerinin kara paralarını yıkamak için “sabun” yaptırmayız.
Bu da böyle biline…

VAROL ERSOY Diğer Yazıları