Halk TV’de ‘’Terörsüz Türkiye’’ çatlağı!

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

KESKİN KALEM
KESKİN KALEM keskinkalem@medyaradar.com

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Sırdaşlarım, yoldaşlarım, felaket arkadaşlarım.
Bugün sizleri İstiklal Marşı’mızı bizlere armağan eden milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un bu dizeleriyle selamlıyorum.

Yaz sıcaklarına pek dayanamadığım için, yaklaşık iki haftadır yaylalardayım.
Yorgun kalbimi serin derelerde dinlendirmeye çalıştım.
Sizlerden de uzak kaldım.
Hala dönmüş değilim amma yine de 15 Temmuz’un hatırına bir yazı kaleme almak istedim.
Çünkü bugün, bir milletin böğrüne saplanan hançeri çıkarıp attığı gün.
Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde söylediği gibi, harici ve dahili bedhahların bertaraf edildiği gün.
Kimse bu zaferi, siyasete bağlamasın, bugünü her yıl daha iyi hatırlayarak DEVLETİNE sahip çıksın.

Şimdiiii darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti fakat FETÖ’yle mücadele hala bitmedi.
Devletin, kurumların, siyasetin, iş dünyasının ve tabii ki medyanın kılcal damarlarına sızan bu espiyonaj örgütünü, temizleme sürecinin uzun ve yorucu bir süreç olacağı belliydi.
Ancak fark etmişsinizdir, son aylarda örgütle mücadelede çok önemli adımlar atılıyor.
Ve bu adımlar hızlanıyor.

Gerek iş dünyası gerek devletimizin göz bebeği ordumuzda çok önemli operasyonlar düzenleniyor.
Kendini yıllardır gizleyen ve yeniden üremek için ortam bekleyen hücreler, teker teker çökertiliyor.

Yani şunu söylemek yanlış olmaz: FETÖ’yle mücadelede yeni bir aşamaya geçildi.
Ve ben, bu aşamada, yıllardır medyada gizlenen, FETÖ’yle iş tutan, işbirlikçilik yapan, ayakçılık yapan, FETÖ adına nice operasyonel haberlere imza atmış isimlerin de, artık temizleneceği kanaatindeyim.

Kadın dövüp FETÖ’nün kucağına oturanlardan tutun da, örgütle bağını gizlemek için çuval çuval rüşvet dağıtanlara…
Zamanında FETÖ’nün okullarını övüp de, terör örgütünün savcı ve polislerinin odalarından çıkmayanlara…
Kanlı manşetlere imza atıp da kendini unutturanlara…
Tüm bu şahısların şunu hatırlaması lazım:
KUL UNUTSA, DEVLET UNUTMAZ.

İşte tüm bu saydığım nedenlerle, ve medyanın bir ülkenin en önemli ve kritik kurumlarından biri olduğunu düşünecek de olursak, terör örgütüyle mücadelede gelinen bu yeni aşamada, sadece devlet kurumları, bürokrasi ya da iş dünyası değil…
Medyada uyuyan hücrelere de operasyonu kaçınılmaz görüyorum…
Zaman bendenizi haklı çıkaracak mı göreceğiz…

MEDYA ALEMİNDE YENİ SAYFA: SERT RÜZGARLAR ESECEK

Bundan birkaç ay önce, bir yazı kaleme almıştım sırdaşlarım.
Ve demiştim ki, artık hem bir o yana, hem bir bu yana dönen, herkesle iş tutan ‘’gazetecimsi’’ arkadaşlar için artık yolun sonu gözüktü.

Pek çok eleştiri aldım: Kimi meslektaşlar dedi ki, gazetecilik tarafsız bir iştir.
Elbette haber neredeyse, orayla temas kurulur.
Herkesle görüşülür.

O dönem bir yazıyla bu iddialara cevap verip vermemeyi çok düşündüm amma dedim ki,
hele bi sabret Deli Keskin.
Ne de olsa gerçekler zamanla ortaya çıkacak, o zaman derdini daha rahat anlatırsın.

Öyle de oldu.
Bugün artık şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim:
Tarafsızlık saikiyle değil, ara karşılığı herkesin borusunu öttüren bir grup Youtuber, köşe yazarı için artık yol bitti.
Muhalif görünen ancak alttan alta pek çok iş yürüten isimleri uzun süredir yazıyorum:
İsmail Küçükkaya, Nevşin Mengü, İsmail Saymaz…

Diyeceksiniz ki kafayı mı yedin Keskin.
Bu insanlar İBB’yle iş tutmakla, oradan para almakla suçlanıyor.
Ben de şimdilik şunu söyleyeceğim, devamını sonra getireceğim: Soruşturma derinleştikçe daha neleeeeer çıkacak neleeeeer.
Kimlerin kimlerle sağlı sollu iş tuttuğu…
Para havuzlarının ne kadar GENİŞ olduğu…
Hem İsa’ya hem Musa’ya yaranmak için neler yaptıklarını…
Hepsini hep beraber, göreceğiz, anlayacağız.

Fahrettin Altun’un İletişim Başkanlığı görevinden alınması, medyada başlayan yeni ve sert dönemin habercisi.
Türkiye’yi artık yeni bir iletişim stratejisi bekliyor.
Artık meltem değil kasırgalar esecek…
Hep birlikte yakında şahit olacağız sırdaşlarım.

HALK TV ULUSALCILARIN HEDEFİNDE

Mesleki alışkanlık yoldaşlarım.
Tatildeyim güya ama birkaç gündür X’te takılırken, önüme garip paylaşımlar düşüyordu.
Muhalif olduğunu bildiğim bazı isimler, Halk TV’yi topa koyuyordu.
Gerekçe: Terörsüz Türkiye sürecine destek vermek.

Gözlerimi ovuşturdum acaba yaşlı gözlerim yanlış mı görüyor dedim.
Amma okuduklarım doğruydu.
Muhaliflerin ulusalcı kanadı resmen Halk TV’ye savaş açmıştı!

Sanatçı Sabahat Akkiraz’ın şu paylaşımı da tuz biber oldu:

Peki ne oldu da savaş bu kadar açıktan yaşanıyor?
Nedeni PKK’nın silah bırakma sürecinde, Sözcü TV ekranının 10 gün boyunca karartılmış olması.
Ama RTÜK’ün hakkında aynı kararı verdiği Halk TV’nin ekran karartma kararının, yargıdan dönmüş olması.

Ulusalcı muhaliflere göre, Sözcü TV sürece yeterince destek vermediği için bedel ödüyor.
Halk TV ise, sırf ekranı kararmasın diye, baskılara boyun eğdi ve sürece koşulsuz destek veriyor.

Akkiraz’ın yaptığı paylaşım da DEM Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları’nın Halk TV’de katıldığı programa dair.
Pekiiiii ulusalcılar haklı mı?
Halk TV ve Sözcü TV meselesinde bir pazarlık döndü mü, dönmedi mi, vallahi ben bilmem.

Amma şunu biliyorum, Halk TV göbekten CHP genel merkezine bağlı bir kanal.
Fonlandığı yer de İBB.
Hem Özgür Özel hem de İmamoğlu defalarca sürece destek vermişken, Halk TV’nin vermesinin şaşırtıcı bir tarafının olduğunu düşünmüyorum.

Yani ulusalcı muhaliflere naçizane bir önerim var: Öfkenizi kanala yönelteceğinize,
kanalın ipini tutan siyasilere yöneltin.

Tüm yazılarını göster