Gassal: Karanlıkta kaybolan hikayeler mi, yoksa derinleşen bir anlatı mı?

"Sevmesi gerekenler sevmedi diye sevmeden korkmak neden?" Bu söze bayıldım diyerek size bir Gassal 2 güzellemesi yapacağım…

EKRAN KEDİSİ
EKRAN KEDİSİ editor@medyaradar.com

İlk sezonuyla izlenme rekorları kıran ve sosyal medyada geniş yankı uyandıran, TRT'nin dijital platformu tabii'de "Gassal", ikinci sezonuyla izleyiciyle buluştu.

Gassal ikinci sezonu ile ilk sezonda bıraktığı derin izleri daha da derinleştirerek izleyeni etkileyici bir hikâyeye davet ediyor. Dizinin merkezinde yer alan Baki karakterinin içsel yolculuğu, geçmişiyle hesaplaşması ve etrafındaki karakterlerle kurduğu bağlar, beni hem duygusal hem de düşünsel bir yolculuğa çıkardı.

Ahmet Kural’ın oyunculuğu, her zamanki gibi üst düzey performansıyla dikkat çekiyor. Özellikle Baki’nin duygusal anlarında sergilediği incelikli oyunculuk, karakterin derinliğini izleyiciye başarılı bir şekilde aktarıyor. Bayhan’ın diziye katılımı ise oldukça yerinde bir tercih olmuş. Performansı, dizinin atmosferine katkı sağlamakla kalmayıp, belirli sahnelere damgasını vuruyor. ALKIŞ!

Hande Soral’in performansını da çok beğendiğimi söylemem lazım. Ayrıca kapanmak çok da yakışmış…

Senaryonun kaleme alındığı dil ve anlatım tarzı da oldukça etkileyici. Sümeyye Karaarslan’ın kaleminden çıkan metinler, kelimelerin gücünü ve tesirini hissettiriyor. ALKIŞ!

Yönetmen Selçuk Aydemir’in dokunuşları ise dizinin görsel ve duygusal atmosferini tamamlıyor. Özellikle Baki’nin silahla kalbinden vurulma detayları gibi metaforik anlatımlar, çok hoştu…

Yan karakterlerin hikâyeye katkısı da göz ardı edilemeyecek kadar önemli. Mehmet Güzel’in canlandırdığı cenaze arabası şoförü Merdan karakteri, hikâyeye hem mizahi hem de dramatik bir boyut katıyor.

Dizinin müzik seçimleri de hikâyenin duygusal yoğunluğunu destekliyor. İlhan Şeşen’in “Rüzgar” şarkısının Bayhan yorumuyla yer alması, acı bir tesadüf olmuş… Üstadı rahmetle anıyorum… Bu arada sosyal medyada Bayhan’ı yerden yere vuran eleştiriler gördüm ki, kimse kusura bakmasın KATILMIYORUM!

Hikâyesi yarım kalan çocuklara ve Narin Güran’a ithaf edilen sahnede gözlerimin dolmadığını söylersem yalan olur. Son derece etkili bir sahne olmuş…

"Gassal"ın ikinci sezonu, güçlü oyunculuk performansları, etkileyici senaryosu ve başarılı yönetmenlik anlayışıyla Türk televizyon dizileri arasında kendine özel bir yer edinmiştir. NOKTA!

Dizideki bazı replikler hikayeyi daha da güçlü kılmış. İşte size o repliklerden bir demet;

"Kalbime eğilip dedim ki; her acı geçicidir, iyileşeceğiz.

Yeter ki omuzlarımızdaki yükten kurtulalım. “

“Bu topraklarda kibarlık ile salaklık çoğu zaman eş değer görülür. Net olacaksın Nihan.”

“- Annem olsa bir tane pişiyle doymayacağımı bilirdi Nihan.

- Bir tabak dolusu verirdi.

- O gün anladım ben, kimsenin beni annem kadar düşünmeyeceğini…”

“Herkesin bir Nihan’ı vardır.

Birde içinde sakladığı Baki…”

"Hayat bazen bitti dediğimiz yerde başlar"

Bu sezon da güzeldi içinde onca anlam derinliği olan duygular, mesajlar vardı. Hikâye anlatımında derinlik arayanların kaçırmaması gereken bir yapım diyorum…

TRT’NİN ULUS YERLEŞKESİNDE NELER OLUYOR?

Değerli okurlar, TRT’nin İstanbul Beşiktaş’taki Ulus Mahallesi’ndeki binası ve Şişli Harbiye’deki Radyoevi binası, 2019 yılında depreme dayanıksız oldukları gerekçesiyle boşaltılmıştı. O tarihten bu yana geçen süreçte, bu binaların restorasyonu ve güçlendirilmesiyle ilgili pek çok tartışma yaşandı. İstanbul Valiliği, 2025 yatırım programı kapsamında bu yapıların restorasyonu için 2 milyar 90 milyon TL’lik bir bütçe ayırmıştı. TRT de, Ulus binasının güçlendirme ve tadilat işlerine 2023 yılında başlayıp 2026’da tamamlanması planlanan proje için 1.4 milyar TL bütçe ayırdı. Harbiye’deki TRT İstanbul Müdürlüğü binası için ise 690 milyon TL’lik bir bütçe belirlendi.

Ancak, yıllardır bu binalara tek bir çivi dahi çakılmadı. Örneğin, Ulus binası için geçen yıl ayrılan 948 milyon TL’lik bütçenin 256 milyon 700 bin TL’si harcanmış olmasına rağmen herhangi bir somut ilerleme kaydedilmedi. Benzer şekilde, Harbiye’deki bina için ayrılan 457 milyon 931 bin TL’lik bütçeden 188 milyon 500 bin TL harcandı; fakat bina hâlâ dokunulmamış halde duruyor. Bu durum, kamuoyunda sıkça eleştirilere ve tartışmalara neden oldu.

Peki, şimdi ne değişti?

Yaklaşık altı yıldır atıl durumda bekleyen Ulus’taki boğaz manzaralı bu değerli arazide nihayet güçlendirme ve tadilat çalışmalarına başlanacağı duyuruldu. Bu gelişme elbette sevindirici; ancak akıllarda pek çok soru işareti bırakıyor. Neden bu kadar uzun süre beklendi? Neden Kağıthane’deki Acun Ilıcalı’nın stüdyolarına yüksek meblağlar ödendi? Kamu kaynaklarının kullanımıyla ilgili bu sorulara yanıt alabilecek miyiz? Açıkçası, pek ümitli değilim.

Bu süreçte kamu kaynaklarının etkin ve şeffaf bir şekilde kullanılması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isterim. Umarım başlanan çalışmalar planlandığı gibi tamamlanır ve bu binalar yeniden hizmete kazandırılır.

Ve belki de en önemlisi, bir toplumun geleceği, geçmişine verdiği değerle şekillenir... Takipteyiz.

"Medya, insanları düşündürmek yerine, ne düşünmeleri gerektiğini söyleyen bir araçtır." - Malcolm X

‘Ekran Kedisi’ne ulaşmak için:

Tüm yazılarını göster