Aba altından sopa göstermek! CHP kapatılabilir mi?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, “CHP’nin kapatılacağı” yönündeki iddiaları değerlendirdi…

Efendim; neyse ki arşivimde buldum. 12. 01. 2012 tarihinde o esnada çıkma hazırlıkları içinde olan gündelik gazetenin prova baskısı için bir köşe yazısı yazmıştım. “Bir Gün CHP Kapatılmak İstenebilir mi?” başlıklı bu yazıyı -ne yazık ki- kendim yazdım, kendim okudum. İlginç, o günlerde de benzeri durumlar akla geliyormuş demek. Sebebi ise o dönemki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hakkında hazırlanan fezleke imiş.

O zamanki CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan İktidarın kendisine koruma halkaları yarattığını, bunu gün geçtikçe genişlettiğini vurguladıktan sonra "Bir adım ötesinde terörün finansmanının önlenmesi adı altında, belki CHP'nin tüm varlığını dondurmaya cüret edileceğini hissetmeliyiz toplum olarak. Çünkü terör şüphesiyle, bir idari kararla her özel ya da tüzel kişinin mal varlığını dondurma yetkisi geliyor. Tutuklu milletvekilleriyle bağlantı kurularak böyle bir tehlikeyi hep birlikte yaşayacağımızı ben seziyorum. Artık sezmekten, öngörmekten inanın bıktım. Çünkü bu öngörülerim gün gün gerçekleştiğini görmek gerçekten çok rahatsız edici" demekteydi. Bende sonrasının “CHP’yi kapatmak” olabileceğini söylemişim. Bu da benim henüz gerçekleşmeyen “Öngörüm” mü oluyor acaba? Neyse…

O Günden Bugüne!..

Nitekim şimdi benzer bir arayış tekrar gündeme gelmiş görünüyor. Malum, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) operasyonuna ilişkin iddianameyi tamamladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 7 bölümden oluşan dosyada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu “1 numaralı şüpheli” olarak tanımladı ve hakkında toplamda 2 bin 352 yıla kadar hapis cezası istedi.

Ancak iddianamenin belki de en enteresan yanı başsavcılığın Yargıtay’a başvurarak Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) için Anayasa’nın 69. maddesi uyarınca kapatma davası açılmasını öneren resmi bildirimde de bulundu. Peki bunun gerçekleşme potansiyelleri ne kadardı? Realitede mümkün mü? Şimdi ona bakalım biraz. Ama önce bandı biraz geriye saralım…

Türk Sağının Bitmeyen Özlemi!..

Eğer yakın dönem Türk siyasi tarihi dikkatle bakılırsa hep “Bitmemiş bir Hesaplaşma” nın izlerini görürüz. Hatta o yüzden demokrasi arayışının bir türlü rayına oturmadığı gözlenebilir. Bu konuyu daha önce de ayrıntılı yazdığım için tekrar deşmeyeceğim. İsteyen yazının sonundaki daha detaylı olan “EK” e bakabilir.

Bu eğilimin start alışı her ne kadar 27 Mayıs1960 öncesi Demokrat Parti (DP)’nin CHP’yi kapatma hesapları, mallarına el koyma, tahkikat komisyonları kurma, “Vatan Cephesi” oluşturma çabası gibi görünse de aslında kökleri İttihat ve Terakki Fırkası’nın iktidarını kaybetmesine kadar gider. İktidarı CHP ve “Kemalistler” e kaptırmayı bir türlü kabul edememişlerdir. İttihat ve Terakki’nin bu travmatik psikolojisi sonraki dönemlere de kendini miraslamıştır. Bunu duymak kimilerinin hoşuna gitmeyebilir ama -maalesef- bugün “MuhafazakârTürk Sağı” dediğimiz şey aslında İttihat ve Terakki geleneğinin siyaseten evrim geçirmiş halinden başka bir şey değildir. Bu tezde tarafıma aittir.

Travmatik Süreç!..

Türk sağı lafızda hep demokrasi istemiştir Bu doğru. Yeter ki içinde CHP olmasın. Bu saplantılı bakış “Daimi sürtüşme hali” doğurmuşa benzemektedir. Türk sağı bilinçaltında hep “CHP’yi kapatma fantezisi” ni yaşatmıştır. CHP’ye hiçbir zaman “Meşru” bir parti olarak bakılmadı ve başa gelen bir “Bela” hatta “Milli Güvenlik” konusu gibi algılandı.

CHP ağzıyla kuş tutsa bir türlü normal ve siyaset yapma hakkı olan bir parti olarak kabul edilmemiş ve ilk fırsatta Türk siyasetinden silinmesi gereken “Kötü bir anı” olarak yorumlanmıştır. Bu “Tarihsel kin” hep diri tutulmuş, ona sanki “yabancı bir unsur” gözüyle bakılmış ve bu yüzden sistem sürekli tıkanmıştır. Bu fikri sabit aşılmadan normalleşilmesi de zordur.

CHP Kapatılabilir mi?..

İşte şimdi bu dürtü yeniden canlanmışa benziyor. Şayet iddia doğru ise ben bunun pek mümkün olmadığını düşünüyorum. Bu yönde bir arayış, arzu olsa ve muhtelif formüller geliştirilse dahi pratikte çok zor hatta neredeyse imkânsız görünüyor. (CHP avukatı ve Özgür Özel’in sözlerinden anladığım ise tersine kapatmaya ihtimal verdikleri yönündedir. O kadar ki Özel’in “Atatürk’ün partisi milletimize emanettir” sözünü çok dramatik ve teslimiyetçi buldum. Ali Mahir Başarır ise çok daha dirayetli konuşmuştu: “102 yıllık bu partiyi kapatacak da anasının karnından doğmadı!.. Bu bir iddianame değil, bir muhtıradır.”) Şimdi mümkün olduğunca objektif bakmaya çalışalım…

  • CHP bir kez -geçici süre ile- kapatılabilmiş o da 12 Eylül koşullarındadır. Yanı sıra diğer bütün partilerle ve olağanüstü şartlarda, askeri darbe koşullarında. Tek başına kapatılmış değildir.
  • Öncelikle CHP herhangi ve küçük bir parti değildir. Beğenin beğenmeyin Kurtuluş Savaşı koşullarında doğmuş bir partidir. Ve 102 yıllık bir geçmişi vardır. İyi – kötü oturmuş bir tabanı ve kadroları mevcuttur.
  • Katılalım katılmayalım “Kurtuluş savaşının partisi”, “Atatürk’ün partisi”, “Cumhuriyeti kuran parti”, vb gibi tanımlar önemli manevi bir sermayedir. Kolay silinemezler.
  • Günün konjonktüründe ana muhalefet partisidir.
  • Son seçimden birinci parti çıkmış ve yükselişinin sürdüğü varsayılmaktadır.
  • Kapatılmanın gündeme gelmesi durumunda büyük sorunlara ve toplumsal olaylara yol açabilir.
  • Zaten sallantıda görünen ekonomik istikrar iyice çıkmaza girer.
  • Uluslararası konjonktürde tepkiler doğurabilir.
  • En mühimi AK Parti eski gücünde görünmemektedir.
  • AK Parti’nin kendi içinde bu konuda homojen tutumlu olduğunu zannetmiyorum.
  • Devlet içinde yeni saflaşma ve klikler yaratır.
  • Kapatılma girişimi durumunda sisteme olan güven iyice sarsılacaktır.

CHP’nin Yoluna Mayın mı Döşendi?..

Yanılabilirim ama bu şartlar altında ben asıl hedefin “CHP’yi kapatmak” olduğunu hiç zannetmiyorum. (CHP’nin yoluna bir hukuki “Mayın döşenmiştir” de denebilir!) Yahut ”Bir köşede dursun”, “Elimizin altında bulunsun”, “İleride lâzım olur” yahut hukuki prosedür babında bir tür gözdağı verilmişe veya “Psikolojik operasyon” a daha çok benziyor. “Aba altından sopa göstermek” de denebilir!..

Daha öncede belirttim. Rötarlı bir hesaplaşma yaşanıyor. Ancak olayın bugünkü şartlarda revize edildiğini, asıl amacın CHP’ye bir çeşit “Ayar” vermek olduğunu düşünüyorum. Birazda korkutup, nabız yoklama. Öncelikli hedef bana göre -sürpriz gelişmeler olmaz ve hayat bizi şaşırtmazsa- şu an için bu gözüküyor. CHP, böylesi yollarla yıpratılmalı, sersemletilmeli, takatsiz bırakılmalıdır. Elbette Türkiye koşullarında hiçbir şeyden yüzde yüz emin olunamaz. Tabii derin dizayncı proje dahilinde Türkiye’ye biçilen yeni rotada CHP’ye “İhtiyaç” da kalmayabilir!..

Eğer varsa böylesi bir hamlenin altından kalkılabilir mi, bumerang etkisine mi uğrarlar ayrı bir tartışma konusu. Göreceğiz!..

6. 09. 2025

NOT 1: 06 Eylül 2025 tarihli “Plan tıkır tıkır işliyor! CHP’nin “bölünmesi” mi isteniyor?” başlıklı yazıma bir göz atınız…

NOT 2: Bu arada başsavcılık tarafından söz konusu iddiaya dair şu açıklama yapıldı: "Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapatılması yönünde bildirimde bulunulmamıştır, iddianamede de açıkça belirtildiği gibi siyasi partiler kanunu gereği bildirimde bulunulmuştur."