18 Ara 2017 09:13
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:52
Yılmaz Erdoğan'dan Aşık Mahzuni'ye 'Vizontele' vefasızlığı!
Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu, Aşık Mahzuni ile Yılmaz Erdoğan'ın neden mahkemelik olduğunu yazdı.
Ali Öztunç’un Mahzuni Şerif’in hayatını anlattığı “Devr-i Mahzun” kitabı yıllardır konuşulmayan bir olayı yeniden gündeme getirdi.
Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu, Aşık Mahzuni'nin Yılmaz Erdoğan'a dava açtığının kitapta yer aldığını belirtti.
İşte Eyüboğlu'nun "Mahzuni'den bugüne sanatçılarda “Vefa”!" başlıklı o yazısı:
Ali Öztunç’un Doğan Kitap’tan çıkan Mahzuni Şerif’in hayatını anlattığı “Devr-i Mahzun”dan o kadar çok not aldım ki, paylaşmam gereken.
61 yaşında aramızdan ayrılınca arkasında 20 bin civarında şiir, 453 plak, 71 kaset, 11 kitap bırakan ozan, sanat adına verimli, ama çileli bir hayat yaşamış çünkü.
Askeri okuldan atılan, aşık olup kaçırdığı öğretmen okulu öğrencisi Fatma (Sonra üçüncü eşi oldu) yüzünden gurbete gitmek zorunda kalan, çalıp söyledikleri yüzünden defalarca hapis yatan Aşık Mahzuni’nin her seferinde sanatçı dostlarının vefasızlığına isyanı da var kitapta.
“Eskiden insanlar bu denli vefasız değildi” diyenler olabilir, ama sanat dünyasına dair okuduklarımdan ve tanık olduklarımdan sonra diyeceğim şu:
Şov dünyasında değişen bir şey yok… ‘Vefa’yı bir semt adı ve boza markası sananlar dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak…
Danışılmayan danışman
Başından üç evlilik geçen, Yılmaz Güney’in hapishane, Aşık Veysel’in, Neşet Ertaş’ın saz arkadaşı ozanın yolu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’yken Murat Karayalçın’la bile kesişmiş.
Karayalçın onu “Kültür danışmanı” yapınca Gaziantep’teki evini ve ailesini Ankara’ya taşıyan Mahzuni, aylarca belediyeden arayan olmayınca telefona sarılır, ama ulaşamaz başkana.
Aylar sonra gazetede, “Aşık Mahzuni, belediyede mevsimlik işçi oldu” haberini okuyunca kaynar sular dökülür ozanın başına. Önce istifasını yazar, sonra dert ortağı sazını alır eline ve başlar söylemeye:
“Bakın şu başıma gelen işlere / Ben Karayalçın’a danışman oldum / Ne yüzümü gördü ne de tanıştı / Geldim Ankara’ya buldum belamı.”
Yılmaz Erdoğan’a dava
“Domdom Kurşunu”, “Yuh Yuh”, “Fakir Muhtaç Olmuş Kuru Soğana”, “Erim Erim Eriyesin”, “Sarhoş” gibi milyonların diline pelesenk olan eserleri yazıp besteleyen, Sabahat Akkiraz’ı keşfeden, oportünist bulduğu Yavuz Bingöl’ü sevmeyen Aşık Mahzuni’nin öldüğünde Yılmaz Erdoğan’la davalık olduğunu bilmiyordum. Öztunç, kitabında şöyle anlatıyor bunun sebebini:
“Yılmaz Erdoğan, en büyük çıkış yapmasını sağlayan ‘Vizontele 1’ filminde Mahzuni’nin ‘Çeşmi Siyahım’ eserini kullanmıştı, ama bunun için ozana herhangi bir ödeme yapmamıştı.
Galada filmde oynayan ve eserleri kullanılan sanatçıları sahneye davet eden Yılmaz Erdoğan, Mahzuni’yi unutmuştu. Bu durum ozanın canını sıktı. Eserine, kişiliğine, ozanlığına, yıllarına hakaret edilmiş gibi hisseden Aşık Mahzuni, Yılmaz Erdoğan’a dava açtı. Dava, Mahsuni’nin vefatından sonra da yıllarca sürdü.”
Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu, Aşık Mahzuni'nin Yılmaz Erdoğan'a dava açtığının kitapta yer aldığını belirtti.
İşte Eyüboğlu'nun "Mahzuni'den bugüne sanatçılarda “Vefa”!" başlıklı o yazısı:
Ali Öztunç’un Doğan Kitap’tan çıkan Mahzuni Şerif’in hayatını anlattığı “Devr-i Mahzun”dan o kadar çok not aldım ki, paylaşmam gereken.
61 yaşında aramızdan ayrılınca arkasında 20 bin civarında şiir, 453 plak, 71 kaset, 11 kitap bırakan ozan, sanat adına verimli, ama çileli bir hayat yaşamış çünkü.
Askeri okuldan atılan, aşık olup kaçırdığı öğretmen okulu öğrencisi Fatma (Sonra üçüncü eşi oldu) yüzünden gurbete gitmek zorunda kalan, çalıp söyledikleri yüzünden defalarca hapis yatan Aşık Mahzuni’nin her seferinde sanatçı dostlarının vefasızlığına isyanı da var kitapta.
“Eskiden insanlar bu denli vefasız değildi” diyenler olabilir, ama sanat dünyasına dair okuduklarımdan ve tanık olduklarımdan sonra diyeceğim şu:
Şov dünyasında değişen bir şey yok… ‘Vefa’yı bir semt adı ve boza markası sananlar dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak…
Danışılmayan danışman
Başından üç evlilik geçen, Yılmaz Güney’in hapishane, Aşık Veysel’in, Neşet Ertaş’ın saz arkadaşı ozanın yolu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’yken Murat Karayalçın’la bile kesişmiş.
Karayalçın onu “Kültür danışmanı” yapınca Gaziantep’teki evini ve ailesini Ankara’ya taşıyan Mahzuni, aylarca belediyeden arayan olmayınca telefona sarılır, ama ulaşamaz başkana.
Aylar sonra gazetede, “Aşık Mahzuni, belediyede mevsimlik işçi oldu” haberini okuyunca kaynar sular dökülür ozanın başına. Önce istifasını yazar, sonra dert ortağı sazını alır eline ve başlar söylemeye:
“Bakın şu başıma gelen işlere / Ben Karayalçın’a danışman oldum / Ne yüzümü gördü ne de tanıştı / Geldim Ankara’ya buldum belamı.”
Yılmaz Erdoğan’a dava
“Domdom Kurşunu”, “Yuh Yuh”, “Fakir Muhtaç Olmuş Kuru Soğana”, “Erim Erim Eriyesin”, “Sarhoş” gibi milyonların diline pelesenk olan eserleri yazıp besteleyen, Sabahat Akkiraz’ı keşfeden, oportünist bulduğu Yavuz Bingöl’ü sevmeyen Aşık Mahzuni’nin öldüğünde Yılmaz Erdoğan’la davalık olduğunu bilmiyordum. Öztunç, kitabında şöyle anlatıyor bunun sebebini:
“Yılmaz Erdoğan, en büyük çıkış yapmasını sağlayan ‘Vizontele 1’ filminde Mahzuni’nin ‘Çeşmi Siyahım’ eserini kullanmıştı, ama bunun için ozana herhangi bir ödeme yapmamıştı.
Galada filmde oynayan ve eserleri kullanılan sanatçıları sahneye davet eden Yılmaz Erdoğan, Mahzuni’yi unutmuştu. Bu durum ozanın canını sıktı. Eserine, kişiliğine, ozanlığına, yıllarına hakaret edilmiş gibi hisseden Aşık Mahzuni, Yılmaz Erdoğan’a dava açtı. Dava, Mahsuni’nin vefatından sonra da yıllarca sürdü.”