01 Eyl 2015 09:30
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:51
Serhat Ulueren'den bomba Ahmet Çakar iddiası! 'Silahlı saldırıdan 15 gün sonra bana itiraf etti'
Bir dönem 'Telegol'de birlikte çalışan Serhat Ulueren ile Ahmet Çakar'ın arası neden bozuldu? İşte Ulueren'in kaleminden silahlı saldırının ardından yaşananlar ve Çakar'ın, Galatasaray eski başkanı Özhan Canaydın'dan özür dilemesine ilişkin çarpıcı iddia...
Serhat Ulueren, yapımcılığını yaptığı 'Telegol' programının Star TV’de yayınlandığı dönemde, eski hakem Ahmet Çakar ile yaşadığı çok ilginç bir olayı anlattı. Deneyimli televizyoncu, 2004 yılında Çakar'ın kurşunlandığı olayın hemen ardından hastanede yaşananlar hakkında ilk kez konuştu.
Serhat Ulueren'in, 'Fitbol' dergisinin Eylül sayısında yer yazısından ilgili bölüm şöyle:
"...Şubat 2004’te Ahmet Çakar, Mecidiyeköy’de vurulurken derisi kalın ve 120 kilo olduğu için ölmemişti. Ailesi beni suçluyordu. Hastanede kayınpederi 'Damadım senin yaptığın haberler ve sen onu doldurduğun için vuruldu'’ deyip beni hastaneden kovmaya çalışırken bu sinsi planlar peşindeydim. Amacım ölmeyen Çakar’ı 3 gün sonra canlı yayın Telegol’e çıkarmaktı.
'Flaş…Flaş…5 kurşun yiyen yorumcumuz Ahmet Çakar’ı kim, neden öldürmek istedi? Çakar tüm gerçekleri bu akşam canlı yayın Telegol’de açıklayacak, Türkiye karışacak' alt yazısını geçtim, 10 dakika sonra 6 sivil polis soluğu Ahmet Çakar’ın hastane odasında aldı. Hepsi 'Ahmet hocam lütfen bunu yapmayın, başımıza dert alırız. Lütfen konuşmayın' deyince Çakar, 'Serhaaaat' diye çığlık attı. Çünkü Çakar ve ailesinin korkudan zaten konuşmayacaktı ama ben inadına o alt yazıyı geçmeye başladım. Program meşhur 'BABA' filminin müziğiyle başladı. Yorumcu Adnan Aybaba, Ahmet Çakar’ın boş koltuğunu öptü. Sonra ben telefona bağlandım. 'Çakar yanımda az sonra tüm gerçekleri açıklayacak' dediğimde, o an odada bulunan Çakar’ın ailesi ve polisler tüm hastanede hatta Çakar’ın yatağının altında bile beni aramışlar. Bunu nereden mi biliyorum? 15 gün Çakar evinde bana itiraf etti de oradan biliyorum. Halbuki ben Star TV’nin rejisindeydim. Sonuçta 'Çakar aniden fenalaştı ve yoğun bakıma alındı' diyerek kıvırmak zorunda kaldım. Yine de bizden para alan ve hayati tehlikesi bulunmayan Ahmet Çakar’ın o gün hiç değilse iki kelime etmesi için bağlanması gerekirdi.
Bu bana Çakar’ın ilk kazığı değildi. 27 Kasım 2006 ‘da ben Star’da, Çakar ATV’de program yaparken konuğumuz Cihan Oskay’a ve bizlere söylediği hakaretler, o gece Fenerbahçe yönetimine yaptığı sayısız yalakalık nedeniyle onu zaten affetmem mümkün değil. Ama elimde Çakar’a ait sayısız ses kaydı var. En güzeli ve en etkileyicisi Özhan Canaydın’dan özür dilediği o 1 saatlik konuşmaydı. O gün, Özhan Canaydın, Beni, Ergun Gürsoy ve Süleyman Rodop’u odadan çıkarıp 'Bana sayısız hakaret eden Ahmet Çakar’la baş başa kalmak istiyorum' dediğinde paltomdaki ses kayıt cihazını çalıştırmayı başarıp odadan çıkmıştım. Tabi 1 saat sonra paltomu alıp hemen ardından Canaydın-Çakar zirvesini dinlediğimde elimden kayıt cihazını düşürmüştüm.
Vay... Vay... O ne konuşmalar, o ne itiraflardı öyle..."
Serhat Ulueren'in, 'Fitbol' dergisinin Eylül sayısında yer yazısından ilgili bölüm şöyle:
"...Şubat 2004’te Ahmet Çakar, Mecidiyeköy’de vurulurken derisi kalın ve 120 kilo olduğu için ölmemişti. Ailesi beni suçluyordu. Hastanede kayınpederi 'Damadım senin yaptığın haberler ve sen onu doldurduğun için vuruldu'’ deyip beni hastaneden kovmaya çalışırken bu sinsi planlar peşindeydim. Amacım ölmeyen Çakar’ı 3 gün sonra canlı yayın Telegol’e çıkarmaktı.
'Flaş…Flaş…5 kurşun yiyen yorumcumuz Ahmet Çakar’ı kim, neden öldürmek istedi? Çakar tüm gerçekleri bu akşam canlı yayın Telegol’de açıklayacak, Türkiye karışacak' alt yazısını geçtim, 10 dakika sonra 6 sivil polis soluğu Ahmet Çakar’ın hastane odasında aldı. Hepsi 'Ahmet hocam lütfen bunu yapmayın, başımıza dert alırız. Lütfen konuşmayın' deyince Çakar, 'Serhaaaat' diye çığlık attı. Çünkü Çakar ve ailesinin korkudan zaten konuşmayacaktı ama ben inadına o alt yazıyı geçmeye başladım. Program meşhur 'BABA' filminin müziğiyle başladı. Yorumcu Adnan Aybaba, Ahmet Çakar’ın boş koltuğunu öptü. Sonra ben telefona bağlandım. 'Çakar yanımda az sonra tüm gerçekleri açıklayacak' dediğimde, o an odada bulunan Çakar’ın ailesi ve polisler tüm hastanede hatta Çakar’ın yatağının altında bile beni aramışlar. Bunu nereden mi biliyorum? 15 gün Çakar evinde bana itiraf etti de oradan biliyorum. Halbuki ben Star TV’nin rejisindeydim. Sonuçta 'Çakar aniden fenalaştı ve yoğun bakıma alındı' diyerek kıvırmak zorunda kaldım. Yine de bizden para alan ve hayati tehlikesi bulunmayan Ahmet Çakar’ın o gün hiç değilse iki kelime etmesi için bağlanması gerekirdi.
Bu bana Çakar’ın ilk kazığı değildi. 27 Kasım 2006 ‘da ben Star’da, Çakar ATV’de program yaparken konuğumuz Cihan Oskay’a ve bizlere söylediği hakaretler, o gece Fenerbahçe yönetimine yaptığı sayısız yalakalık nedeniyle onu zaten affetmem mümkün değil. Ama elimde Çakar’a ait sayısız ses kaydı var. En güzeli ve en etkileyicisi Özhan Canaydın’dan özür dilediği o 1 saatlik konuşmaydı. O gün, Özhan Canaydın, Beni, Ergun Gürsoy ve Süleyman Rodop’u odadan çıkarıp 'Bana sayısız hakaret eden Ahmet Çakar’la baş başa kalmak istiyorum' dediğinde paltomdaki ses kayıt cihazını çalıştırmayı başarıp odadan çıkmıştım. Tabi 1 saat sonra paltomu alıp hemen ardından Canaydın-Çakar zirvesini dinlediğimde elimden kayıt cihazını düşürmüştüm.
Vay... Vay... O ne konuşmalar, o ne itiraflardı öyle..."