Pkk’nın “feshi” gerçekleşirse! Kadroların akıbeti ne olacak?

Medyaradar analisti Atilla Akar, şayet PKK’nın varsayılan mutasyonu gerçekleşirse şeflerinin ve militanlarının ne yapacaklarını ironik bir üslupla tartıştı…

Efendim; her “Fesih” ortaya yeni sorunlar koyar. Bilhassa o olayın ana malzemesi olan insanın, kadrolarının akıbetinin ne olacağı temel sorunlardandır. Bu bir şirket olsa kolaydı. Verirdiniz tazminatını, ederdiniz o güne kadarki emekleri için teşekkürünü olur biterdi. Ama söz konusu olan bir terör örgütü ve kadroları da teröristlerden oluşuyorsa iş değişiyor. Ne yazacaksınız adamın bonservisine. “Çok başarılı teröristtir. Çok iyi ateş eder, harika bomba patlatır” mı?

Gerçi ben PKK’nın ve yan örgütlenmelerinin hiçbir zaman anlaşılan manada bir dönüşüm geçirmeyeceklerini ve terör kartını elden bırakmayacaklarını düşünüyorum o başka. Ancak varsayalım ki her şey düşünüldüğü gibi geçti. PKK istendiği biçimde kendini feshetti. (Bu işler “Ben kendimi feshettim” demekle olmuyor halbuki!) İyi ama yıllardır dağlarda çatışan, ki lider kadronun neredeyse tüm ömrü ya Beka Vadisi’nde yahut Kandil’de geçti. Orta ve ileri yaşlardan bu yana yıllardır oralardalar. Gençlerin ise gençlikleri dağda, mağaralarda, tünellerde, bayırda geçti. Rakamlar muhtelif ama binlerle ifade ediliyor. Şimdi dımdızlak ortada kalmak da var!..

Militanlar Ne Yapacak?..

Son günlerde bir dert oturdu içime. “Şimdi” dedim, “Bu adamlar artık tasfiye olacaklarına göre ne yer ne içerler, nasıl geçinirler. Yazık değil mi onlara?..” Bir endişe sardı ki içimi sormayın. (Şu terörist organizasyonların bir SGK’sı da yok. Yıllarca çarpış dur bir emekli bile olamama!) Hadi daha önce askeri sistem vardı. Karavana misali. Portakallı Pekin ördeği yemeseler bile kuru fasulye pilav ne güne duruyor? Ya şimdi karınları nasıl doyacak? Vah ki ne vah!..

Ancak PKK denince “Homojen” bir yapı anlaşılmasın. Onlarında katı bir hiyerarşisi söz konusu. En tepede “Serok Apo” var. “Reis” ya da “Patron” (Boss) da diyebiliriz. Bir şirket gibi düşünürsek “Yönetim kurulu” mevcut. (Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan, vb) Terör şeflerinden oluşan azalardan meydana geliyor. Bilahare Avrupa ve Suriye kolu var. Onların altında daha orta kademe yöneticiler. En altta ise eylemlere gönderilen muhtelif deneyim derecelerine sahip militanlar, daha altta nispeten yeni katılmış sıradan militanlar, vb mevcut. Dolayısıyla her birinin akıbeti konumuna, seviyesine göre farklı olacak herhalde. Gerçi hepsine dair “Derin dizaynırlar” ın bir planı olduğu söyleniyor ama ben bilmem.

Kadroların Akıbeti!..

Şimdi bazı varsayımsal tahminlerde bulunalım bakalım…

Abdullah Öcalan: Malum, Apo’nun “Güvenlik gerekçesiyle” İmralı’dan çıkmak istemediği ve çıkmayacağı söyleniyor. Artık ziyaretçi kabul edebilecekmiş. “Umut hakkı”ndan yararlansa, 25 yıllık süreyi doldursa dahi –ki doldu- onun kalmayı tercih ettiği söyleniyor. Bu nasıl olacak bilmiyorum. Adalet Bakanlığı her konuda titiz görünüyor halbuki. Normal bir mahkum “Dışarı fobisi” ile süresi dolduğunda “Ben burayı çok sevdim, çıkmak istemiyorum” dese, “Lan oğlum manyak mısın? Pılını pırtını topla bas git..” deyip, tekmeyi vurmazlar mı adama? Gerçi ben bunun şimdilik ortalık biraz yatışana kadar olduğunu düşünüyorum. İlk fırsatta yüksek korumalı, yalıtılmış bir eve taşınabilir. Yahut Barzani himayesinde Kuzey Irak’a. Kalması kötü olur. Maşallah 75’ini geçti, sağlıklı görünüyor ama ölür mölür, bu sefer “T.C. öldürdü” derler. Al başına belayı!..

Kandil Şefleri: Apo’dan sonra en önemlisi onlar. Bazılarının Avrupa’ya yollanacağı bazılarının orada kalacağı rivayet ediliyor. Türkiye’nin finansmanıyla mı bilmiyorum. Bir tür “Örtülü ödenek” gibi mi? O yüzden oralarda lordlar, baronlar gibi yaşayacakları söyleniyor. Fakat ben bu tip iddialara katılamıyorum. Bunlara Avrupa’da şato versen ne yapacaklar ki? Adamlar yıllardır Kandil’de, mağaralarda, kırsalda. Tüm refleksleri, hayata bakışları, alışkanlıkları, zevkleri, vb buna göre şekillenmiş. Huzursuz olurlar. Onlarında çoğu Apo gibi yaşlı. Uyum sorunları yaşarlar. Kısa sürede can sıkıntısından, sekte-i kalp’ten terki hayat ederler. Bu seçeneği isteyeceklerini zannetmiyorum. Muhtemelen gene Ortadoğu coğrafyasında bir yerlerde kalırlar.

Avrupa Şefleri: en rahatı ve kolayı onlar olur. Onlar zaten oradalar. Batılı hayat tarzına uyum sağlamış durumdalar. Narko-terörden nemalanıyorlar. Kendi mafyatik yapılarını oluşturmuşlar. Batının bütün nimetlerinden faydalanıyorlar. Onlara sıkıntı yok.

Sıradan Militanlar: En kalabalık ve genç grupturlar. En “Mağdur” durumda onlar kalır. Bunların “Teröre bulaşmamış olanları” (Bu laf bana çok komik geliyor!) bir kısmı ya DEM’li belediyelerde istihdam edilir ya bazı devlet kurumlarında en alt düzey işler verilir. Hemen askere alınırlar mı bilmem. Hiçbiri olmazsa devlet onlara “Yardım” adı altında bankamatik para ve alışveriş kartları verir. İş bulan çalışır. Aileden imkânlılar ailelerine dönerler. Belki iş kurarlar. Lakin en sakıncalıları hiçbirini yapmayıp, aralarında dayanışıp, özellikle büyük kentlerde irili ufaklı mafyatik yapılar oluşturmalarıdır. Yeni bir kriminal süreç başlatmalarıdır. Zaten ölmeye, öldürmeye endeksli bir yaşam tarzından gelip bunlara yönelmek zor olmasa gerek.

Kadın Militanlar: Beni en çok ürküten bunlar. Diğerleri o kadar değil. Ertuğrul Özkök 12. Kongre resimlerine dikkat çekmiş. Erkeklerden fazla kadın var. (“Yahu bacım, otur evinde yemeğini yap, çocuğunu pışpışla, ne işin var kalaşnikofla filân” diyeceğim ama şimdi onlar buna da kızarlar!) Modernizm belirtisi imiş. Bunu duydum zaten “Eyvah” dedim. (Aydınlık’ta Şule Perinçek ilginç bir noktaya parmak basmış. “Bir tek LGBT eksik” diyerek, bildirideki "erkek egemenlikli iktidarcı-devletçi sistemi" lafını eleştirmiş.) Bunların şehre indiğini düşünsenize. Sokaklarda habire “Jin, Jiyan, Azadî” diye bağırıp dururlar. Bunlar Türk - Kürt düşmanlığı yaratmayı bırakıp anlaşılan şimdi de kadın - erkek düşmanlığı yaratmanın peşine düşerler. Bana göre bunlar dağda kalsalar daha iyi. Artık nasıl agresif bir feminizm türü doğar siz tahmin edin. Bari evlenseler diyeceğim ama kocalarına acırım. Yandı gülüm keten helva!..

Bakalım mutasyon nasıl bir akıbet getirecek?..

16. 05. 2025