On süper lig takımı küme düşürülecek…

Varol Ersoy, son dönemde “kulis bilgisi” adı altında kanıtlanmamış iddialarla kamuoyunu yönlendiren gazetecileri sert sözlerle eleştirdi: “Gerçek dışı söylentilerle sadece mesleğe değil, ülkeye de zarar veriyorsunuz.”

Kulis bilgilerine göre Türkiye Süper Futbol Ligi’ndeki on takım birden bir alt lige düşürülüyor…
Aynı kaynakların verdiği bilgiye göre Fenerbahçe de yıllardır verdiği savaşı kazandı. Çok yakında formasına beşinci yıldızı takacak.
Henüz kimse bilmiyor ama… Ben öğrendim…
Nereden mi?
Kulislerden…

KULİS DENİLEN ŞEY!
Peki; kimdir bu “kulisler?”
Nerede yaşar, ne yer, ne içerler?
Şimdi ben böyle bir haber yazsam Türkiye Futbol Federasyonu hemen tekzip eder, ilgili kulüpler tazminat davası açar…
Fenerbahçe taraftarı da kendilerini boş yere heyecanlandırdığım için “tezgahta ne varsa” derleyip toparlayıp sülaleme yollar!
Hatta belki savcılar “halkı galeyena getirmek” suçlamasıyla hakkımda dava bile açar.

YENİ HABERCİLİK ANLAYIŞI!
Peki; neden böyle bir “asparagas haber” uydurdum?
Dikkatlerinizi gazetecilikte son aylarda başgösteren büyük bir tehlikeye çekmek için…
Özellikle iktidar yandaşı medyadaki bazı kalemler hiçbir somut kaynağa dayandırmadan, tanık ya da kanıt göstermeden çok vahim iddialarda bulunuyor.
Bunun en son örneği henüz hazırlık aşamasında olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi İddianamesi…
Yandaş medyadan Cem Küçük ve Şamil Tayyar, muhalif medyadan ise Nefes yazarı Can Ataklı özellikle iş dünyasına bomba gibi düşen bir iddiada bulundu.
Üç isme göre çok yakında bazı işadamları ve holding patronları operasyona dahil edilecek.
Hatta Can Ataklı, “22 holdinge daha operasyon geliyor” diye sayı bile verdi.

BİLİNMEYEN BİR DÜNYA!
Peki; kaynak ne?
Kulisler…
Hangi kulisler?
Siyaset ya da iş dünyası kulisleriyse; onlar nereden biliyor?
Yargı kulisleriyse… Hakim ya da savcıların, “hazırlık soruşturması” kapsamında değerlendirilebilecek bu bilgileri
sızdırması suç değil mi?
Yoksa bazı gazeteciler “kulis bilinmezliği”ne sığınarak gündeme gelme derdinde mi?

YANDAŞSAN SORUN YOK!
Öyle bir zaman dilimindeyiz ki ne meslek etiği kaldı, ne yasa, hatta ne de anayasa…
Dilin kemiği yok; isteyen istediğini yazıp söylüyor.
Söylenen şey gerçek olmasa bile eğer “muhalefet aleyhindeyse” kimse ne dava açıyor, ne hesap soruyor…
Örneğin geçtiğimiz aylarda bir gece yarısı Rasim Ozan Kütahyalı, “Yarın Ankara’da büyük olaylar çıkacak. Emniyet güçleri Ankara’ya kaydırılıyor” diye bir balon üfledi; “gece piyasaları” alt üst oldu, birileri kazanırken, birileri kaybetti…
Peki; Rasim’e ne oldu?
Göstermelik olarak Bolu Emniyeti’nde ifade verdi…
Ne gözaltına alındı, ne de tutuklandı…
Ama “AKP’ye geçen Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun verdirdiği halk konserine kimse gitmedi” diye haber yapan Aydın Denge Haber Sitesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Emin Aydın gözaltına alındı..

HABERİN ETKİSİ…
Yapmayın beyler…
Mesleğe acımıyorsanız bile, sırf üç beş daha fazla tıklanma uğruna bu güzel ülkeye yazık etmeyin.
Sizin dün yaptığınız, “Çok sayıda iş adamı tutuklanacak” haberinden sonra yurt dışına ne kadar para çıkarıldığını, ekonominin ne kadar küçüldüğünü sorgulamak hiç aklınıza geliyor mu?
Tamam; muhalefete zarar verdiğiniz sürece kimse sizden hesap sormuyor…
Ama en azından vicdanınızın sesini dinleyin…
Gazeteciliğin temel ilkelerine dönün…
Unuttuysanız açın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin, “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”ni bir kez daha okuyun!
Başa döneyim:
Ben çıkıp “Türkiye Süper Futbol Ligi’ndeki on takım birden bir alt lige düşürülüyor” desem bütün ülke ayağa kalkar…
Ne şerefsizliğim kalır, ne alçaklığım…
Ama adamlar ekonominin altını üst üste getirecek dedikoduları hiçbir kaynak göstermeden, delilsiz tanıksız piyasa sürüyor; “Yeter ki ucu Ekrem’e dokunsun” anlayışıyla, “Siz ne yapıyorsunuz?” diyen çıkmıyor…
Biliyorum; bu günler de geçecek; neler neler geçmedi ki…
Ama ne yazık ki delip de geçiyor ve olan hepimize oluyor!