25 Nis 2025 09:12 Son Güncelleme: 25 Nis 2025 09:25

Nefes yazarı iddia etti: Demirtaş, Atalay ve Kavala'ya af gelecek!

Nefes Gazetesi yazarı Aytunç Erkin, "terörsüz Türkiye" hedefi sonrası Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Can Atalay'ın tahliyesinin önünün açılabileceğini öne sürdü. DEM Parti'nin Adalet Bakanı ile görüşmesi ve Öcalan'ın talepleri dikkat çekti.

Nefes Gazetesi yazarı gazeteci Aytunç Erkin bugünkü köşesinden çarpıcı bir yazıyı kaleme aldı. Erkin, "Uçum’un 23 Nisan mesajının satır arası" başlıklı yazısında Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Can Atalay’ın da tahliye edilebileceğini öne sürdü. Erkin, Mehmet Uçum ve DEM heyetinin açıklamalarından satırbaşlarını şöyle anlattı:

İki açıklamayı alt alta koyup, okuyorum.

Önce Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un 23 Nisan’da yayımladığı “Birinci Meclis ve terörsüz Türkiye’ye geçiş” başlıklı sosyal medya yazısındaki çarpıcı bölüm:

“Terörsüz Türkiye’nin bir sonuç değil başlangıç olduğu, terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması ve bu aşamasının tamamlanmasıyla Türkiye için yeni bir dönemin başlayacağı bellidir. Yeni dönem Türkiye’yi her bakımdan güçlendirecek bir süreç olacaktır. Demokrasi ve hukuk alanında hem kapsamlı reformların yapılacağı hem de ulusal ve yurtsever demokrasi hukukunun somutlandığı yeni bir aşamaya geçileceği güçlü bir karinedir.”

Buradaki vurgu şu: Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılırda, terör örgütü kendini fesh edip, silahları bırakıp, tümden yasal demokratik siyasete taşınırsa demokratik reformlar başlayacak.

Adalet Bakanı -DEM buluşması
Şimdi bu açıklamadan sonra dün DEM heyetinin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’la yaptığı görüşmeye ve sonrasına bakalım. DEM Parti heyetinde Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, DEM Parti Grup Başkan Vekili Sezai Temelli ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Yardımcısı Öztürk Türkdoğan yer aldı. Adalet Bakanlığı’ndaki görüşme yaklaşık iki saat sürdü. Görüşme sonrası konuşan Koçyiğit konu başlıklarını açıkladı ve “Taleplerimizi dikkatle not ettiler, ortak belirlemelerimiz var. Bu konuda çalışacaklarını ilettiler, ihtiyaç olduğunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak amacıyla sözleştik” dedi.

Koçyiğit’in açıklamasında öne çıkan başlıklara bakalım:

“Sayın bakana tecrit koşullarında Öcalan’ın katkı sunamayacağını, sürecin ilerletilmesinin sayın. Öcalan’ın koşullarının en önemli başlık olduğunu, bu koşullarının amasız düzeltilmesi gerektiğini kendilerine ifade ettik. Bu konuda sanırım önümüzde dönemdeki bazı gelişmeler görme şansımız da olacak.

“Tabi Türkiye’deki adalet sistemiyle ilgili de çok geniş sorunlar var. En önemli başlık da hasta mahpuslardı. Bu konuda hızla düzenleme yapılmasını, adli tıp raporu verenlerin salıverilmesi görüşümüzü ve taleplerimizi ilettik.

“Yine kamuoyunda Covid yasası olarak bilinen ve cezaevinde şartlı salıverilme koşullarını düzenleyen ama örgütlü suçları istisna tutan bir infaz düzenlemesi var. Örgütlü suçların istisna tutan meselenin kaldırılmasını, eşitlikçi bir yaklaşımın gözetilmesi gerektiğini ifade ettik.

“Yine infaz paketinde ‘örgüte üye olmamakla örgüt adına suç işleme’ suçlaması vardı. Anayasa Mahkemesi iptal etmişti ama Meclis’ten olduğu gibi geçmişti. AYM kararın uygun düzenleme beklentimizi ifade ettik.

“Taleplerimizi dikkatle not ettiler, ortak belirlemelerimiz var. Bu konuda çalışacaklarını ilettiler, ihtiyaç olduğunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak amacıyla sözleştik.”

Terörsüz Türkiye yani fesih olursa ne yaşanacak?

Mehmet Uçum ve DEM heyetinin açıklamalarını değerlendirdiğimizde ortak noktalar var ve Ankara koridorlarındaki iddialara bakalım:

- Özellikle DEM tarafından yapılan açıklamaların zaman zaman süreci zorladığı ve yetkililerin bu konuda daha az açıklama yapmasının süreci rahatlatacağı konusunda fikir alış verişinin yapıldığı belirtiliyor.

- Sahada çok görünmenin sürece bir katkı sunmayıp aksine provokatif ortamlara zemin hazırlayabileceği için sürece zararının dokunabileceği ve bu konuda özellikle DEM tarafının daha dikkatli olması gerektiği düşünülüyor.

- İktidar cenahının, terörsüz Türkiye konusunda sonuç alındıktan sonra demokratikleşme konusunda adım atacağının altı çiziliyor. İnfaz hukukunda geniş düzenlemeler yapılması ve toplumsal zarar ve infial yaratan suçlar haricinde tüm mahkumları kapsaması söz konusu olabilir. Bu kapsamda Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Can Atalay’ın da tahliye edilmelerinin önü açılabilir.

- 23 Nisan’da serbestiyet.com’da yazan Yıldıray Oğur’un şu iddiasının kuvvetli olduğu ifade ediliyor: “PKK’nın fesih kongresi muhtemelen bu hafta sonu yapılacak. En güçlü ihtimal 27 Nisan Pazar günü. Muhtemelen Kandil’deki mağaralarda değil, Süleymaniye’de meskun mahal bir yerde yapılacak. Ve biz kongrenin tarihinin ilanını güvenlik nedeniyle hiç duymayacağız. Kongrenin yapıldığı haberini duyacağız.”

- DEM cenahı, “PKK, Öcalan’ın kongreyi yönlendirmesi için iletişim olanaklarının sağlanması gerektiğini düşünüyor. Öcalan’ın iletişim kurmasını sağlayacak teknik imkanlar var ve bu yönde çalışmanın yapılabileceğini” ifade ediyorlar.

- Devletin de her türlü imkanı zorlayacağı ve terörsüz Türkiye (fesih kararı) için gereken neyse yapılacağı konusunda kararlı olduğuna vurgu yapılıyor.

- Yürüyen devlet inisiyatifinin yani terörsüz Türkiye sürecinin bütün aşamalarıyla birlikte tamamlanması sonrası devletin ‘umut hakkı’, infaz düzenlemesi ve yeni anayasa gibi alanlarda adım atacağı ve bunun alt yapısının hazırlandığına dikkat çekiliyor. Dört gün önce medyada yer alan İmralı’da 3 artı 1 ev haberinin de yalanlanmamasının da altı çiziliyor.

NEVŞİN MENGÜ TERÖRİSTBAŞININ İSTEKLERİNİ YAZDI

Öte yandan Nefes Gazetesi yazarı gazeteci Nevşin Mengü de "Öcalan yakında köşe yazılarıyla tweetleriyle karşımızda mı?" başlıklı yazısında şu detayları vurguladı:

DEM Parti heyeti Adalet Bakanı Tunç ile görüştükten sonra Öcalan’la ilgili şunları söyledi:

“Bunun dışında oraya farklı heyetlerin gitmesi, farklı milletvekillerinin, farklı siyasi partilerin, aydınların, yazarların, gazetecilerin gitmesi ve yine Sayın Öcalan’ın görmek istediği, görüşmek istediği bazı aydınların, yazarların, gazetecilerin adaya gitmesi, onunla temasta bulunmasının çok önemli olduğunun altını çizdik. Bu anlamıyla, bu konuda da bakanlığın hızla adım atması gerektiğini ifade ettik.”

Öcalan, muhtemelen İmralı Adası’nda kalmaya devam edecek. Ancak orada kendisine ev/ofis koşulları oluşturulmasını istiyor. Gazeteciler sık sık gelsin gitsin, demeçler versin. Köşe yazıları, kitaplar yazsın istiyor. Öcalan “önemli” olmak, reel siyasette bir ağrılık merkezi olmak istiyor.