Ne İsa’ya yaranabildi ne de Musa kabul etti!
O, yaşadığı büyük değişim ve dönüşüm sonucunda “görkemli” bir yalnızlığa hüküm giydi. Ne gittiği yerde sevildi, ne ihanet ettiği kesimin hayır dualarını alabilecek durumda… Yani ne İsa’ya yaranabildi, ne Musa’ya…
Haberi Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük verdi.
Küçük, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı ve Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Yiğit Bulut’un kanser olduğunu ve durumunun ağırlaştığını duyurdu.
Öncelikle kendisine acil şifalar diliyorum.
Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur.
Ama o kadar…
Çünkü kendisiyle hiçbir zaman yolunda giden bir ilişkimiz olmadı.
Aynı medya organlarında çalıştığımız günlerde bile o benden hazmetmedi; ben de onu her zaman kibirli ve egosu fazla şişik biri olarak gördüm.
Sonradan gördüm ki Yiğit Bulut hakkındaki duygu ve düşüncelerimde yalnız değilim…
ÇOK İYİ EĞİTİMLİ
Peki; kim bu arkadaş?
Neden sevilmiyor?
Neden bu kadar üst düzey bir görevde olduğu halde kimse tarafından ilgi ve itibar görmüyor?
Hemen belirteyim ki henüz 53 yaşında.
Keşan doğumlu.
Babası eski bir Adalet Partisi Milletvekili…
Galatasaray Lisesi’nde okudu.
Bilkent Üniversitesi’nin bankacılık ve finans bölümünü bitirdi.
Sorbonne Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı.
Eski bakanlardan Namık Kemal Zeybek’in kızı ve Aydın Doğan’ın eşinin yeğeni, Kanal D spikerlerinden Şule Zeybek ile evlendi.
Yaşam tarzında ve dünya görüşünde büyük değişimler yaşamaya başladığı 2010 yılında boşandı.
GAZETECİLİK SERÜVENİ
Meslek hayatına Kanal 6’da başladı.
Sırasıyla Kanal E ve CNN Türk’te ekonomi yorumculuğu yaptı.
Radikal, Vatan ve Referans gazetelerinde ekonomi ve maliye konularında köşe yazarlığı yaptı.
Parametre ve Finans Analiz programlarının yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendi.
Doğuş Üniversitesi’nde bir dönem öğretim görevlisi olarak çalıştı.
Bu dönemde hep laikliği, Atatürk’ü ve cumhuriyeti gönülden savundu.
Doğan Grubu’nda ve Vatan gazetesinde yazarken sıkı bir Atatürkçü takipçi kitlesinin izlediği Bulut, iktidarı en ağır eleştiren gazetecilerin başında yer aldı.
FETÖ MACERASI
Vatan’daki son döneminde nedendir bilinmez, Pensilvanya’ya gidip Fethullah Gülen’le görüştü.
Döndüğünde yazdığı yazılarda FETÖ’yü aklar bir tavır içinde olması dikkat çekti.
Okurlardan gelen tepki üzerine Vatan’dan ayrılıp bir süre ortadan kayboldu.
Kendisinin “tutuklanma” korkusuyla uzun bir süre açık denizde bir teknede yaşadığı iddia edildi.
180 DERECE DÖNÜŞ!
Tekrar ortaya çıktığında siyasi tavrının 180 derece değiştiği görüldü.
O güne kadar yerden yere vurduğu ekonomi politikalarının haklılığını savunmaya, ağır suçlamalar yönelttiği Erdoğan’dan övgüyle söz etmeye başladı.
Bu sayede 2009’da, o dönemde iktidara yakın bir yayın politikası izlemeye başlayan Habertürk TV’ye Genel Yayın Yönetmeni oldu.
Bu göreve üç yıl devam ettikten sonra Star Medya Grubu ile anlaştı ve Kanal 24’ün Genel Yayın Yönetmenliği’ne getirildi. Ayrıca Star gazetesinde yazmaya başladı.
2013 yılının Temmuz ayında başbakanlık başdanışmanı olarak atandı.
30 Ağustos 2014’te ise yeni bir kararname ile Cumhurbaşkanlığı Ekonomiden Sorumlu Başdanışmanlığı’na atandı.
ERDOĞAN’A YAKIN!
Son 11 yıldır her zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en yakın isimlerin başında geldi.
Zaman zaman para piyasaları ile ilgili yaptığı yorumlarda spekülasyonlara neden olduğu için eleştirildi.
Bu arada kendisinin bu değişimini ve dönüşümünü eleştiren herkese hakaret yağdırdı; davalık oldu.
O isimlerden biri de bu satırların yazarı.
GÖRKEMLİ YALNIZLIK!
Şimdi zor bir dönemden geçiyor.
Ben bu haberi kalabalık bir arkadaş ortamında Halk TV izlerken öğrendim.
Ne acıdır ki çevremdeki o kadar kişiden biri bile “iyi bir yorum” yapmadı. Hatta burada yazamayacağım ağır sözler söylendi.
Ben bu sözlere katılmıyorum.
Ahını aldığı, dolayısıyla kendisiyle görülecek hesabı olanlardan biriyim.
Ama ben bu hesabı, bu dünyada görmek istiyorum.
Bu yüzden tüm yüreğimle acil şifalar dileğimi bir kez daha iletiyorum.
Ve bütün gerçek gazetecilerin, meslek hayatı büyük değişimlere sahne olan bu arkadaştan ibret almasını öneriyorum.
O, yaşadığı büyük değişim ve dönüşüm sonucunda “görkemli” bir yalnızlığa hüküm giydi.
Ne gittiği yerde sevildi, ne ihanet ettiği kesimin hayır dualarını alabilecek durumda…
Yani ne İsa’ya yaranabildi, ne Musa’ya…
İBRETLİK GEÇMİŞ!
Kısacası; bir gazeteci, ömrü boyunca kimsenin adamı olmamalı, omurgasız bir tavır sergilememeli…
İyi gününde yanında kimler olur bilmiyorum ama…
Kötü günlerinde yanında kimsenin olmayacağı açık…
Hadi; Yiğit kardeş…
Bir an önce iyileş de kaldığımız yerden kavgaya devam edelim!