Medya
27 Ağu 2021 10:23 Son Güncelleme: 27 Ağu 2021 11:28

Mehmet Metiner'den Didem Arslan Yılmaz'a tepki: "Bölücü parmak sallamalardan vazgeç"

Programında Kürtçe konuşan kişiyi yayından alan Didem Arslan Yılmaz'a bir tepki de Metin Metiner'den geldi. Metiner, "Sahi, bir insan bu ülkenin bir başka insanına 'Burası Türkiye Cumhuriyeti' deme gereğini niye hisseder?" dedi.

Eski AKP milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, "Didem Arslan Yılmaz'la Vazgeçme" programına telefonla bağlanan Türkan Taşçı’ya "Halayla bir konuşun, doğru düzgün Türkçe konuşsun, burası Türkiye Cumhuriyeti. O dili bilmiyoruz. Bilsek anlayacağız da konuşacağız da bilmiyorum" diyen ve Taşçı’yı programdan alan Didem Arslan Yılmaz'ı eleştirdi.

“Bu ülkenin Kürtçe konuşan vatandaşına ‘Burası Türkiye Cumhuriyeti’ diye ünlenen, dahası ve en fenası o vatandaşı adeta azarlayan ve aşağılayan biri kendisine gelen tepkiden sonra ne anlatırsa anlatsın benim için boştur” diyen Metiner, Yılmaz’ın dışlayıcı ve aşağılayıcı tavrına “Burası Türkiye Cumhuriyeti” ibaresini kalkan yaptığını yazdı, “Sahi, bir insan bu ülkenin bir başka insanına “Burası Türkiye Cumhuriyeti” deme gereğini niye hisseder?” diye sordu.

Metiner şöyle devam etti:

Türkiye Cumhuriyeti’ni sadece Türkçe konuşan vatandaşların devleti/ülkesi/vatanı gibi telakki eden bir anlayış bana göre bu devletin/ülkenin/vatanın birliğine kasteden bir anlayıştan farksızdır.

Soruyorum: ‘Burası Türkiye Cumhuriyeti’ olunca ne oluyor veya ne olması gerekiyor? Bazı kişi ve çevrelerin kendilerine bir imtiyaz alanı açmak için kullandıkları bu cümle, en dibinde, bu aziz vatanın öz be öz sahiplerini ‘gayrı-yabancı’ gibi görme bölücülüğüne yaslanıyor. O beyler ve bayanlar bu ülkeyi sadece ve yalnızca kendilerine mi, yani kendilerince ‘Türk’ diye tesmiye ettikleri bir topluluğa mı ait görüyorlar?

Suriyelilerle ilgili bir tartışmada benzer bir durumun kendisinin de başına geldiğini yazan Metiner “Ben, ‘Siz Suriyelilerin yerinde olsaydınız size nasıl davranılmasını isterdiniz?’ mealinde bir empati sorusu sormuştum. Sözlerim öyle bir noktaya çekildi ki hem şaşırdım hem üzüldüm. ‘Biz Türk’üz, sen kendi soyuna bak’ türünden etnik aidiyetimi aşağılayan, ‘Türkler asla boyun eğmez, başka ülkelere sığınmaz!’ türünden konuyla alakasız cümlelerin içinde saklı başkaca etnik aidiyetlere mensup vatandaşlara karşı ayrımcılık ve nefret kusan bir dil karşısında düşündüm: Demek ki bu ülkede az sayıda da olsa hâlâ marazî bir ırkçı zihniyet var. Afgan bir marketi neo-Nazi mantığıyla işaretleyen zihniyet ile Kürt’ü/Kürtçe’yi ‘gayrı’ bilen zihniyet, elbette bu ülkenin bekası ve birliği adına ciddi bir tehdit unsurudur” diye yazdı.

Yazının tamamını okumak için tıklayın