İRFAN DEĞİRMENCİ'DEN ANA HABER SUNUCULARINA SERT ELEŞTİRİ!
Kanal D'de sabah haberlerini sunan İrfan Değirmenci, ana haber bültenini sunan meslektaşlarını eleştirdi..
Kanal D seyircisi yeni sezonda da güne İrfan Değirmenci’yle
başlıyor. Değirmenci, hafta içi her sabah 06.45-09.00 saatleri
arasında yayınlanan “Günaydın” programında yeni günün sıcak
gelişmelerini, gölgede kalanları, Türkiye ve dünyadan öne çıkan
haberleri dikkat çekici yorumlarıyla seyircisiyle paylaşıyor.
Bu, “İrfan Değirmenci ile Günaydın”ın kaçıncı sezonu
?
- Aslında sekizinci yılımız. Ama Kanal D’de dördüncü sezonumuz
olacak. Kesintisiz sekiz yıl sabah programı yapan başka bir isim
yok galiba.
Bu kadar yıldır haber programı yapıyorsunuz, peki
her istediğinizi yayınlayabiliyor musunuz ?
- Türkiye’de haber yapmak her geçen gün daha zor hale geliyor. Ama
sabah haberi özelinde kazandığımız tecrübe, bizim işimizi biraz
kolaylaştırıyor.
Gezi Parkı olayları sürecinde siz de bir sınavdan geçtiniz
aslında...?
- Evet, biz bunu bir vicdan, bir insanlık sınavı olarak düşünüyoruz
ve bitmedi, hâlâ devam ediyor. Artık daha dikkatli bir seyirci var
karşımızda. Dolayısıyla bu sezon da ciddi bir sınav olacak herkes
için.
NE YALAN SÖYLEYEYİM RAKİBİMİZ
YOK
Bu sezonki rakiplerinizi nasıl buluyorsunuz ?
- Hiçbir zaman “Rakiplerimiz kimler olacak” diye yola çıkmadık ama
ben aynı saat diliminde bize benzemeye çalışan işler, gördüm. Bu
sene de muhtemelen yine öyle olacak. Artık bütün kanallar o saat
diliminin öneminin farkına vardı ve aşağı yukarı hepsi o saatte
haber yayınlıyor. Burada önemli olan, özgün olmak. Biz de taklit
edildiğimize göre, özgün olan biziz. Umarım bu sezon yayına
başlayacaklardan en azından bir tanesi kendisi gibi olur da bir
basamak öne çıkar. Biz de “Çok şükür artık rekabet edebileceğimiz
bir isim var” deriz.
“Rakibimiz yok” diyorsunuz...?
- Ne yalan söyleyeyim yok. Sekiz sene içerisinde şunu da öğrendik;
hep bir kader çizgisi var. Ve sizin farklılığınız, çabanız bazı
şeyler için yeterli olmuyor. Doğru zamanda, doğru yerde olmak
gerekiyor. Bu sene için de doğru zaman sabah ve doğru yer Kanal
D... Bunu seyirci de hissedecektir.
İnsan sekiz yıl bu işi yaptıktan sonra farklı bir iş
arayışına girmiyor mu ?
- Bizimki öyle bir iş ki, her yeni gün yeni bir hikâye yazılıyor.
Hikâyelerin kahramanları sürekli değişiyor. Haber koşuşturmacası
içerisinde “Bu rutinden sıkıldım” deme lüksünüz ve şansınız yok.
Çünkü her gece işyerine geldiğimizde önümüzde bambaşka kahramanlar
oluyor. Ve bu, her güne yeni bir heyecan demek. Biz bu işin
heyecanını kaybettiğimizde zaten her şey biter. Bizim kaderimiz
seyirciyle gün doğumuyla kesişiyor. Bu şimdilik böyle devam edecek
gibi gözüküyor.
İşiniz gereği yıllardır gece çalışıp gündüz uyuyorsunuz,
hayatı tersten yaşıyorsunuz. Çok zor ve yorucu bir tempo bu, değil
mi ?
- Öyle... Fiziksel anlamda herkesten ters yaşamak, sezon sonunda
bizde çeşitli hastalıklar olarak patlıyor. Ekipte geçen sezonun
sonunda neredeyse hastalanmayan yoktu. Ama bu da böyle delice bir
tutku galiba... Arada kendimizi yenilememiz için iki aydan fazla
bir zamanımız oldu. Bu iki ay boyunca kendimizi dinledik, o enerji
iyi geldi. Şimdi yeni eğitim öğretim yılına başlayan öğrenciler
gibi, yeni bir enerjiyle sezona hazırız.
“İlk üç sezon ergen gibiydik, şimdi biraz büyüdük”
diyor musunuz ?
- (Gülüyor) Gerçekten öyle... İlk üç sezon farklı formatlar
denedik. Bir ara şarkıcı konuk ağırladığımız bile oluyordu. Şimdi
yeni başlayacak bazı arkadaşların röportajlarını okuyorum, “Bugüne
kadar denenmemişi yapacağız, içinde magazin olacak, şarkısı,
sohbeti olacak” falan diyorlar. Tamam ama yapıldı bunlar. Daha
evvel yaptık. Ve seyirci o saat diliminde neyi görmek ister,
öğrendik. Şimdi o tecrübeyle herkesin görmek istediği şekilde
ekranda olacağız.
Ve tabii sivri dilinizle...?
- Bu sivri dil mi İnsanları eleştirmenin türlü yöntemleri
var. Bir kör gözüne parmağım eleştirmek var, bir incitmek var, bir
de “Haksız olduğunu düşünüyorum, sana katılmıyorum” demek ve bunun
nedenini açıklamak var. Tabii biraz da işin içine mizah katmak var.
Biz bunu yapmaya çalışıyoruz. Yani kimseyi incitmeden doğru
bulmadığımız şeyleri anlatıyoruz. Ha bunun adına sivri dillilik
deniyorsa, varsın desinler...
BİRAND’IN KAYBI TÜRKİYE’DE TV
HABERCİLİĞİNİ ETKİLEDİ
Mehmet Ali Birand’ın kaybı, haber merkezinizi nasıl
etkiledi ?
- Sadece Kanal D haber merkezini değil, Türkiye’de TV haberciliğini
etkiledi. Hâlâ herkes “Rahmetli yaşasaydı bugün şuradan yayın
yapardı” ya da “Rahmetli yaşasaydı bugün o soruyu değil, şu soruyu
sorardı” diyor. Bu da Birand öğretisinin hâlâ çok canlı olduğunu
gösteriyor. Türkiye’de TV haberciliğinin son 25 yılına damga vurmuş
bir ismin bir sene içinde unutulması söz konusu değil... Artık Ali
Kırca ve Uğur Dündar da ekranlarda yok. Bu üçlüden sonra insanların
“Bu akşam ana haber bize ne anlatacak” diye merakla açtığı bir ana
haber kalmadı. Artık birbirine çok benzeyen haber bültenleri var.
Fakat meslektaşlarımın kendilerini sorgulaması, “Birand
bunu nasıl yapardı Biz neyi eksik yapıyoruz ” diye
sormaları gerekiyor.
ÖNCELİĞİMİZ
TÜRKİYE
Bu sezonu savaş haberleriyle açacaksınız
sanırım...?
- Etrafımızdaki gelişmeler o kadar hızlandı ki ve o gelişmeler
Türkiye’yi o kadar çok ilgilendiriyor ki... Ama biz yine kendi
meselelerimizi ya da dünyada olan olayların bizi ilgilendiren
taraflarını ön planda tutacağız. Önceliğimiz elbette Türkiye
olacak.