Hakaret karşısında nasıl dik durulur?

ABD Büyükelçisi Barrack’ın bu küstahlığı, gazetecilere yapılan hakaretlerin ne ilki, ne yazık ki ne de sonu olacak…

ABD’nin Suriye-Lübnan Özel Temsilcisi ve Türkiye Büyükelçisi Tom Barrack, skandal yaratmakta rakip tanımaz hale geldi.

Barrack, Lübnan’da kendisine soru soran gazetecilerin “hayvan” gibi davrandıklarını söyledi.

Beyrut’ta Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile bir araya gelen Barrack, görüşmenin ardından basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlamak üzere kürsüye geçti.

Soru sormak için birbirleriyle yarışan meslektaşlarımıza,

“Bu toplantı hayvansı bir kaosa dönüşmeye başlarsa, çekip gideriz” diyerek hakaret etti.

Bunun üzerine salondaki gazeteciler hep birlikte ayağa kalkarak salonu terk etti.

Barrack’ın bu sözleri özellikle sosyal medyada gündem oldu. Lübnan Cumhurbaşkanlığı ve Enformasyon Bakanlığı ayrı ayrı açıklama yayınlayarak olaydan duydukları üzüntüyü paylaştı.

RESMİ ÖZÜR TALEBİ

Bu olay ülkede görev yapan tüm gazetecileri birleştirdi:

Lübnan Foto Muhabirleri Sendikası, Barrack’ın yorumlarını “doğrudan bir hakaret” olarak nitelendirdi. Sendikadan yapılan açıklamada, “derhal ve kamuoyuna açık bir özür” istendi.

Basın Editörleri Sendikası da özür dilenmesini isteyenler arasındaydı..

Bir diğer resmi özür çağrısı da Lübnan Gazeteciler Sendikası’ndan geldi. Sendika, Barrack’ın sözlerinin “medyayla ilişkilerde kabul edilemez bir küstahlığın yansıması” olduğunu kaydetti.

DÖRDÜNCÜ KUVVET!

Gazetecilik; demokrasilerde yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir…

Bu yüzden sıradan bir iş kolu değil, kamusal görevdir.

Gerçek demokrasilerde halkın haber alma hakkı, en önemli hakların başındadır.

Halk adına soru sormak, sorgulamak, hatta hesap sormak gazetecinin en temel görevidir.

Barrack’a tepki gösteren Lübnanlı meslektaşlarımız sadece kendi onurlarını savunmakla kalmadı, dünyanın dört bir yanında gazetecileri susturmaya çalışan siyasetçilere ve bürokratlara da unutamayacakları bir ders verdi.

BİZDEKİ DURUM!

ABD Büyükelçisi Barrack’ın bu küstahlığı, gazetecilere yapılan hakaretlerin ne ilki, ne yazık ki ne de sonu olacak…

Peki; bizde durum ne?

Erdoğan yıllarca “Çapulcu medya” ya da “vatan haini gazeteci” diyerek basını hedef göstermedi mi?

Kendisini eleştiren gazetecileri medya patronlarına şikayet etmedi mi?

Medya patronlarını ve gazete-televizyon yöneticilerini defalarca tehdit etmedi mi? Vergi cezalarıyla yıldırmadı mı?

Binlerce meslektaşımız, şimdilerde Halk TV’de muhalifçilik oynayan Başbakanlık Basın Sözcüsü Akif Beki tarafından gazete genel yayın yönetmenlerine şikayet edilip işten attırılmadı mı?

Dönemin en güçlü gazetelerine ve televizyonlarına devlet tarafından el konulmadı mı? Hepsi daha sonra devlet bankalarından fonlanan yandaş işadamlarına satılmadı mı?

Bırakın Erdoğan’ı Devlet Bahçeli, kendisine sorulan soruyu beğenmediği zaman o soruyu soran gazeteciyi “Terbiyesiz” diye azarlamadı mı?

Onlarca gazetecinin adını vererek “Listenizi tutuyoruz” diye tehdit etmedi mi?

O listedeki gazeteciler teker gözaltına alınmadı mı? Bazıları hala cezaevinde değil mi?

Sıradan basın toplantıları için bile tamamen yandaşlardan oluşan “akreditasyon” listeleri hazırlanıp, gerçek gazeteciler devre dışı bırakılmadı mı?

ONLAR KADAR OLAMADIK!

Sözüm Türkiye’deki meslektaşlarıma:

Bu baskılar, hakaretler karşısında biz Lübnanlı gazetecilerin yaptığını yapabildik mi?

Meslek ilkelerine sadık kalmaya çalışanları, “Kahramanlığın sırası yok” diye eleştirmedik mi?

Elimize sıkıştırılan şike soruları basın toplantılarında siyasetçilere sormayı reddedebildik mi?

Evet; bir kısmımız tüm bunları yaptı, “Dön kardeşim” diyen siyasi iktidar temsilcilerine “Dönmem kardeşim” diye tepki koydu…

Gerektiğinde yıllarca işsiz kalmayı hatta cezaevine atılmayı göze aldı.

Ama çoğunluk ne yaptı biliyor musunuz?

Korktu…

Sindi…

Kalemini kırıp maaş bordrosunu yakacağına… Kendisini, meslek etiğini, ilkelerini ve halkın haber alma hakkını sattı.

Büyükelçi Barrack, Lübnanlı gazetecilere “Hayvan” benzetmesi yaptı; ağzının payını aldı…

Biz anlı şanlı Türk medyası ise hala azarlanmaya, fırçalanmaya, oyuncak gibi oynanmaya devam ediyoruz… Bırakın hakaret edenleri, bizi ölümle tehdit eden siyasetçilere bile “sırtımızı dönüp” boykot edemiyoruz.

İşte; biraz da bu yüzden Lübnan dünya basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 102’nci olurken biz ancak 159’uncu sırada yer bulabiliyoruz.

BARRACK’A GELİNCE…

Yukarıda anlattığım küstahlığı yapan ve Lübnanlı meslektaşlarımız tarafından ağzının payını alan ABD Büyükelçisi Barracak’a gelince…

Asıl işi Ankara Büyükelçiliği olan bu adamın yapacağı herhangi bir basın toplantısına gidip de sırtını dönmeyen gazeteci, gazeteci değildir!