22 Haz 2025 16:40 Son Güncelleme: 22 Haz 2025 17:05

Fatih Altaylı hakkında mahkemeden karar çıktı! ‘Cumhurbaşkanına tehdit’ten gözaltına alınmıştı…

"Cumhurbaşkanına tehdit" suçlamasıyla dün akşam saatlerinde gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı, tutuklandı.

"Cumhurbaşkanına tehdit" suçlamasıyla dün akşam saatlerinde gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı tutuklanarak cezaevine gönderildi.

FATİH ALTAYLI'NIN EMNİYETTEKİ İFADESİ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca İl Emniyet Müdürlüğü'ne verilen talimat kapsamında dün akşam gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı, emniyetteki işlemlerinin ardından İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi ve soruşturma savcılığına getirildi.

İki avukat eşliğinde ifade veren Altaylı ifadesinin ardından sulh ceza hakimliğine sevk edilerek tutuklandı.

Fatih Altaylı, emniyetteki ifadesinde şunları söyledi:

"Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir, ancak Cumhurbaşkanını ne tehdit nede hakaret maksadım vardır. Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu ankette vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kaydı Hayat şartı ile Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri sorulmuş, vatandaşların yüzde yetmişi de böyle bir Anayasa değişikliğine onay verip vermeyeceklerini söylemişti. Bende bu konu ile ilgili yorumumda Türk halkının tanzimattan bu yana oy kullanarak Devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini ve herhangi bir kişiye kendi isteği ve denetimi dışında Devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını söyledim. Ve Türk Halkının kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirisel bir tutum takınabildiğini Padişahlık döneminde bile Cuma selamlıklarında Padişahları eleştirdiğini tarihe meraklı bir Afyoncu gibi yakın tarihimiz üzerine uzman bilim insanları ile de defalarca televizyonlarda entelektüel kimliğimle ifade ettim. Bu gibi örnekleri daha önce gerek Murat Bardakçı gerek Erhan konuşmuşluğumuz vardır. Açıkçası bu tarihi bilgilerden mevcut Cumhurbaşkanına bir tehdit algısı çıkabileceği
aklımdan dahi geçmezdi.

Çarpıtma ile sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi algılatılmasından ben sorumlu değilim. 45 yıllık Olayın bu şekle büründürüldüğünden ve sadece tarihi bilgi vermeye yönelik sözlerimin bilinçli bir herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur. Bu suçlama ile meslek hayatımda son 30 yılda sayısız televizyon programı ve sayısız köye yazısı kaleme aldım. Bunların hakkımda dava dahi açılmadı. Burada da tehdit maksadım olmadığı gibi şahsen tanıdığım Cumhurbaşkanı kullanmışımdır ancak tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir. Söz konusu suçlama ile ilgili olarak da görmüş Erdoğan'a yönelik herhangi bir tehdit veya hakaret aklımın ucundan dahi geçmez eleştiri hakkımı her zaman bile herhangi bir tehdit ve hakaret kastım olmamasına rağmen savcılığın bu talebi hukuksuzdur ve yasaya uygun olduğum savcılık sevk yazısında fiili bir hareket olması gerekir, bu durumda olmuştur, bu bile Demokrasiye olan inancımızın ve konuşmamızdaki niyeti göstermektedir. Bu yüzden de değildir. Şunu da göz almak gerekir ki suç olduğu iddia edilen konuşmam da ilk cümlem Türk Halkı sandığı sever hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ederim."

"TEHDİT VEYA TEHDİT ALGISI BEYANIM YOKTUR..."

Fatih Altaylı, soruşturma savcısına da ifadesini verdi. 2 sayfalık ifadeye göre Altaylı, yayındaki sözlerinin çarpıtıldığını belirterek "Burada kesinlikle Cumhurbaşkanına tehdit veya tehdit algısı çıkarılacak beyanım yoktur" şeklinde konuştu:

"Yapmış olduğumuz yayında Cumhurbaşkanına karşı herhangi bir tehdit veya hakaret maksadım yoktur. Araştırma şirketinin yapmış olduğu anketlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaydi hayat şartıyla Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri yönünde araştırma yapılmış, vatandaşların %70'i de böyle bir Anayasa değişikliğine onay vermeyeceklerini söylemiştir. Yapmış olduğumuz bu yayında da, bu konu ile ilgili Türk halkının Tanzimat'tan bu yana oy kullanarak devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini ve herhangi bir kişiye kendi isteği ve denetimi dışında, devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını beyan ettim. Türk halkının kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirisel bir tutum takınabildiğini, padişahlar döneminde dahi padişahların eleştirildiğini, tarihe meraklı entelektüel kimliğim ile ifade ettim."

'BARDAKÇI DA AFYONCU DA AYNI ŞEYLERİ SÖYLÜYOR'

"Söylemiş olduğum şeylerin aynıları ya da benzerleri daha önceki tarihlerde, Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu gibi yakın tarihimiz üzerine uzman olan bilim insanları tarafından da defalarca söylenmiştir. Burada kesinlikle Cumhurbaşkanına tehdit veya tehdit algısı çıkarılacak beyanım yoktur. Herhangi bir ima dahi yoktur. Olayın bu şekilde anlam bütünlüğü değiştirilerek saptırıldığını, sadece tarihe bilgi vermeye yönelik beyanlarımın bilinçli bir şekilde Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi yansıtıldığını görmekteyim."

'3 DAKİKALIK VİDEONUN TAMAMINA BAKILSIN'

"Bu algı bozulmasından ve sözlerimin çarpıtılmasında şahsım sorumlu değildir" diyen Fatih Altaylı, ifadesinin devamında "Zira sayın savcılık makamına sunmuş olduğum USB içerisinde bulunan suça konu edilen videolar izlendiğinde, yaklaşık 3 dakika olan orijinal video benim açıklama yaptığım ve tarihsel bilgi verdiğim videodur. Diğer yaklaşık 30 saniyelik kısa olan video ise bu videoların kesilerek anlam bütünlüğü oluşturulacak şekilde sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum algısı yaratmak için kurgulanmış ve kamuoyuna sunulmuş videodur."

'45 YILLIK GAZETECİYİM'

"Orijinal olan video izlendiğinde herhangi bir şekilde Cumhurbaşkanını kastederek halk nazarında tehditvari bir konuşma yapmadığım, konuşmanın tamamen tarihsel olduğu açıkça görülecektir. 45 yıllık meslek hayatım boyunca sayısız televizyon programına katıldım ve köşe yazıları yazdım. Bunların herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur."

'KESİNLİKLE TEHDİT AMACIM YOKTU'

"Bu suçlamalar ile daha önce herhangi bir adli soruşturma yada kovuşturma dahi geçirmedim. Burada kesinlikle tehdit maksadım yoktur. Şahsen tanımış olduğum Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik eleştiri hakkımı kullandım. Tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir. Ayrıca savcılık sevk evrakında suçlandığımı gördüm. Ancak bu suçun oluşabilmesi için fiili bir hareket gerekliliği açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle sadece sözlerimden dolayı suçun maddi unsuru oluşmamıştır."

TUTUKLAMAYA SEVK YAZISI

Fatih Altaylı, savcılık ifadesinin ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.

Savcılığın sevk yazısında Prof. Dr. Nevzat Toroslu'nun yayınına atıf yapılması dikkat çekti:

Şüpheli şahsın "@fatihaltayli" isimli-rumuzlu youtube hesabının sahibi ve kullanıcısı olduğu, 20/06/2025 tarihli "Fatih Altaylı Yorumluyor: Bunlar denenmişti" başlıklı videosunun 26:53 dakika ile 29:42 dakikaları arasında "uzak geçmişine bak abi, bu millet padişahını boğmuş bir millettir, hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman padişahını yuhlamış bir millettir. Az uz değildir öldürülen, suikaste kurban giden, Osmanlı Padişahı komploya kurban giden veya boğazlanan veya intihar etti süsü verilen, şimdi o yüzden öyle baktığın zaman bu halk her şeyden vazgeçebilir ya da vazgeçmiş gibi görünür..." şeklinde beyanlarda bulunduğu, şüphelinin sözde eyleminin TCK'nın 310/2 maddesi delaleti ile TCK 106/1 maddesinde düzenlenen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik tehdit suçunu oluşturduğu, ilgili yasal düzenlemenin gerekçe kısmı incelendiğinde, mevcut düzenleme ile Cumhurbaşkanına karşı suikastte bulunulmasının, kasten öldürme suçuna nazaran özel bir suç olarak tanımlandığı ve açıkça belirtildiği, bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı veya devlet başkanlığı gibi devletin en yüksek makamını temsil eden zatın "öldürülmesi" gibi bir sözcüğe kanunda yer vermemek için bu hususta öteden beri kullanılmasına alışılmış olan, suikast sözcüğünün tercih edildiği, aynı gerekçe metnin devamında yer alan TCK'nın 310/2 maddesinin gerekçesinin ise; Cumhurbaşkanın şahsına karşı diğer bütün fiili saldırılar, yani hakaret dışında kalan tüm hareketler fiili saldırı olarak anlaşılmalıdır ve bu kapsamda cezalandırılmaktadır şeklinde yasa gerekçe düzenlemesinin mevcut olduğu tespit edilmiştir.

Bilindiği üzere; 5237 sayılı TCK'nın 310/2 nci maddesinde "Cumhurbaşkanına karşı diğer fiili saldırılarda bulunan kimse hakkında, ilgili suça ilişkin ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur." şeklinde düzenleme bulunmaktadır. "Fiili saldırıda bulunmak" terimi, "hürriyetini ihlale kalkışmak" teriminden farklıdır. Bu nedenle "hürriyetini ihlale kalkışmak" suçu, "kalkışma suçu" olarak nitelendirilen, teşebbüsü tamamlanan suç olarak cezalandırılan, müeyyidesi muayyen bir suçken, ikinci fikra hükmünde öngörülen suç, birinci fıkradan öngörülen suçtan da farklı olarak, bu nitelikte bir suç değildir. Kısacası, söz konusu hüküm, doktrinde, tamamlayıcı bir hüküm olmadığı, kanuni bir şiddet sebebi olduğu söylenmekle birlikte, hükmü gönderme tekniği ile oluşturulmuş bağımsız bir suçtur. Gerçekten, Kanun, Cumhurbaşkanına diğer fiili saldırılar derken, suçu, bir yandan suikasttan, yani kasten öldürme suçundan ayırmakta, öte yandan "ilgili suç" ifadesini kullanarak, belirsiz bir usulle, diğer suçlara göndermede bulunmaktadır. Gönderme, TCK 299. maddede özel olarak Cumhurbaşkanına hakaret düzenlediğinden, doğal olarak, hakaret ve sövme suçları dışında kalan, Cumhurbaşkanının şahsına saldırı oluşturan, kişilere karşı kasıtlı diğer suçlardır. Doktrinde, kasıtlı yaralama dâhil, şahsi hürriyetten, haberleşme hürriyetine, kişi hürriyetinden yoksun bırakmadan, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlardan konut dokunulmazlığına kadar suçların, hatta tehdit suçunun fiili saldırı kavramına dâhil olduğu ifade edilmektedir. Böyle olunca, gönderme kapsamında olan her suç, takip usulü hariç, kendi kimliğini korur ve kendi kuralına tabi olur. Suçun teşebbüs aşamasında kalmasına veya tamamlanmış olmasına göre, Kanunda o suç için öngörülen ceza, TCK 61. Madde hükmü esas olmak üzere belirlendikten sonra, elde edilen ceza, yarı oranında artırılır.

(Hafızoğulları,Zeki/Küçüktaşdemir, Özgür: Prof. Dr. Nevzat Toroslu'ya Armağan, Cilt I,Ankara Üniversitesi Yayınları, Ankara, 2015, s.572vd.)

Somut olayda; şüpheli şahsın kendisine ait ve kullanımında olan "@fatihaltayli" isimli/rumuzlu youtube hesabı üzerinden, platformda 20/06/2025 tarihinde yapmış olduğu "Fatih Altaylı Yorumluyor: Bunlar denenmişti" başlıklı videosunun 26:53 dakika ile 29:42 dakikaları arasında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek; "uzak geçmişine bak abi, bu millet padişahını boğmuş bir millettir, hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman padişahını yuhlamış bir millettir. Az uz değildir öldürülen, suikaste kurban giden, Osmanlı Padişahı komploya kurban giden veya boğazlanan veya intihar etti süsü verilen, şimdi o yüzden öyle baktığın zaman bu halk her şeyden vazgeçebilir ya da vazgeçmiş gibi görünür..." şeklinde beyanlarda bulunduğu, şüphelinin dile getirdiği sözlerin yukarıda gerek kanun metni ve kanun gerekçeleri, gerekse doktrinsel açıklamalar ile açıklandığı üzere Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a karşı tehdit suçunu oluşturduğu ve tehdit suçunun da fiili saldırı kavramına dahil olduğu, bu haliyle şüphelinin eyleminin TCK 310/2 maddesi delaleti ile TCK 106/1 maddelerinde düzenlenen suçu oluşturduğu,

Şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunduğu anlaşılmakla;

Şüphelinin üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi dikkate alınarak 5271 sayılı CMK'nın 100. vd. maddeleri uyarınca tutuklanmasına, karar verilmesi kamu adına talep olunur.

TUTUKLAMA KARARI ÇIKTI

'Cumhurbaşkanını tehdit ve hakaret' iddiasıyla gözaltına alınan gazeteci Fatih Altaylı savcılık ifadesinin ardından tutuklama talebi ile sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklandı.

FATİH ALTAYLI NE DEMİŞTİ?

Gazeteci Fatih Altaylı YouTube yayınında Erdoğan’ın ömür boyu görevde kalmasına ilişkin kamuoyu eğilimini yorumlamıştı.

Altaylı videoda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ömür boyunca Cumhurbaşkanlığına devam etsin mi? Halkın %70'i buna karşıymış. Bu oran çok da şaşırtıcı değil. Çünkü şu anda AKP seçmeninin önemli bir bölümü ve MHP seçmenin bir kısmı dışında böyle bir fikri destekleyen kimse yok. Bu millet, geçmişte padişahını boğmuş bir millettir. Hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman... Boğulan, suikaste kurban giden, ya da intihar ettiği öne sürülen çok sayıda Osmanlı padişahı var” ifadelerini kullanmıştı.