02 Ara 2025 16:51 Son Güncelleme: 02 Ara 2025 16:57

Erdoğan'dan 'başörtülü yargı mensupları' çıkışı! 'Hazım problemi çekilse de...'

Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreni'nde konuştu.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'li belediyelere yönelik operasyonların başlamasından itibaren yargı eleştirisinde bulunan ana muhalefet partisine tepki gösterdi. "Yargıya ‘Siyasallaştı’ ithamında bulunanlar, aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor. Bunun son derece tehlikeli olduğunu burada ifade etmek isterim" diyen Erdoğan, hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmanın sadece yargı mensuplarının görevi olmadığını da söyleyerek siyasetçi ve gazetecilere çağrıda bulundu. "Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir" diyen Erdoğan, yargı mensuplarını hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun siyasete hâkim olduğunun görüldüğünü kaydetti. Erdoğan, "Bunun sebebi, muhatap olunan iddiaların vehameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hâkim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu; adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir" dedi.

Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hâkimleri Kura Töreni'nde konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni münasebetiyle sizleri Külliye'de ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Kura törenimizin hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.

"Başörtülü yargı mensuplarımız hakkındaki hazımsızlıklara şahit oluyoruz"
Türkiye, kadınları hayatın dışına iten demokrasi ayıplarından kurtuldukça çok farklı bir atmosfer yakaladı. Kılık kıyafet yasakları başta olmak üzere önlerinde duran engelleri tek tek kaldırdıkça kadınlar kamu bürokrasisinde daha görünür olmaya başladı. Ancak bazı çevrelerin bu değişime henüz ayak uyduramadığını görüyoruz. Başörtülü yargı mensuplarımız hakkında edep ve ahlak sınırlarını aşan hazımsızlıklara zaman zaman hepimiz şahit oluyoruz. Bu tepkileri sadece derin bir teessüfle izlediğimizi belirtmek isterim. Türkiye bunları geride bırakmıştır, geride bırakmak zorundadır.

"Yeni Türkiye'yi herkes kabullenecek"
Belki biraz zaman alacak, hazım problemi çekilecek ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye'yi inşallah herkes kabullenecek. Kamu-özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak.

Büyük bir heyecanla kura çekimini bekleyen genç arkadaşlarıma birkaç hususu hatırlatmak istiyorum; adaletin tecellisi için vicdani hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak çalışacaksınız. Şurası muhakkak ki adalet, devlet ve toplum düzenimizin mihveridir. Varlığı en yüksek fazilet, yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. İnancımızın da bir gereği olarak mülk Allah’ındır diyor; adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz. Adalet, mülkün temeli olduğu gibi dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir. Milletimizi asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkan, hiç kuşkusuz, adalete verdiği önemdir.

"Yargıda dosyaların kapatılma süresini kısalttık, pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktık"
Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzlandığımızda Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Çok şükür, bu sözümüzün arkasında durduk. Geride bıraktığımız 23 yıl boyunca en büyük yatırımları bu alanlara yaptık. En büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdik. Adil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform irademizi ilk günden beri daima canlı tuttuk. 2002 yılında 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayımız birazdan çekeceğimiz kurallarla birlikte 26 bin 803’e ulaşacak.

Yargıda dosyaların kapatılma süresini kısalttık, bu alanda pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktık. Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor. Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre ülkemizde idari yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülmesi süresi 168 gündür. Bu süre Fransa'da 314, Almanya'da 308, İtalya'da ise 574 gündür. Bölge idare mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken İspanya'da 325, Fransa'da 329, Almanya'da ise 460 gündür. Türkiye bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir.

"Devleti ve toplumsal düzeni korumak, adaleti tesis etmekle mümkün olur"
Hakimlik cübbesini giymek ve hüküm makamına oturmak, insanı insan olmaktan kaynaklanan kusur, zaaf ve noksanlarından tek başına kurtarmaya yetmez. Hakim ve savcılar yanılgı nedir bilmeyen hakikat avcıları da değildir. Hâkim ve savcılarımızın bugün toplumsal algıda tuttukları yer, onları adaletin merkezi figürü hâline getirmiştir. Takdir edersiniz ki bu, oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk demektir. Bu mesuliyeti hakkıyla taşımanın yegâne formülü; adalet menziline aklın rehberliğinde, vicdanın nezaretinde yürümektir. Elbette akıl, bilgiden beslenmeli; vicdan, önyargıları reddetmelidir. Devleti ve toplumsal düzeni korumak, adaleti tesis etmekle mümkün olur.

Şu gerçeğin daima göz önünde bulundurulması gerektiği kanaatindeyim: Bekası için üzerine titrediğimiz hasletler; adil devlet, güçlü millet ve özgür bireydir. İstikbalimizden emin olmak istiyorsak hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz.

"Yargının işleyişine siyaset ve medyanın saygı duyması gerekiyor"
Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum: Yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dâhil herkesin saygı duyması gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla ve dürüstlükle yapan, anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle hareket eden yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükûneti, zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemelidir. Üzülerek ifade etmeliyim ki bu konuda yeterince özenli davranılmıyor.

"İddiaların vehameti ve ciddiyeti nedeniyle yargı mensuplarımız hedef alınıyor"
Özellikle son aylarda yargı mensuplarımızı hedef alan, hatta çoğu zaman tehdide varan sorumsuz bir üslubun siyasete hâkim olduğu görülüyor. Bunun sebebi, muhatap olunan iddiaların vehameti ve ciddiyetidir. Her fırsatta hâkim ve savcılara parmak sallayarak, tehdit ve taciz ederek adalet sistemini felç etmeye çalışanların en büyük korkusu; adalet önünde maskelerinin düşmesinden duydukları derin endişedir.

"Savcılık makamı için kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyet"
Hukukun temel prensiplerinden biri şudur: Rüşvet, irtikâp, ihaleye fesat karıştırma gibi nitelikli suçların işlendiğine dair yeterli suç şüphesine ulaşan savcılık makamı için kamu davası açmak bir tercih değil, yasal bir mecburiyettir. Her fırsatta yargıya parmak sallayanların öncelikle bu hukuk kaidesini öğrenmelerinin şart olduğuna inanıyorum.

"Yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor"
Yargıya ‘Siyasallaştı’ ithamında bulunanlar, aslında çirkin üsluplarıyla yargı mensuplarımızı tartışmaların içine çekerek yargıyı bizzat kendileri siyasallaştırıyor. Bunun son derece tehlikeli olduğunu burada ifade etmek isterim.

"Yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmeliler"
Hukuk devletini korumak ve adalet idealini yaşatmak; sadece yargı mensuplarının, sadece hukuk insanlarının değil, siyasetçisi ve gazetecisiyle hepimizin müşterek görevidir. Kabahati sürekli başkalarında arayanlar, çıkarlarına dokunulduğunda üsluplarını kirletenler, artık yargıyı ve işini yapan yargı mensuplarını hedef göstermekten vazgeçmelidir.

"Hukukun önünde herkes eşittir, kimse layüsel değildir"
Bakınız, her fırsatta vurguluyorum; bugün tekrar ifade ediyorum: Hukukun önünde herkes eşittir, kimse layüsel değildir. Hukuk devletinde suç işleme imtiyazına sahip sınıflar yoktur ve olamaz. Hukuk ancak meşru çıkarı ve hakkın âli hatırını korur. Bizim de sorumluluğumuz, hukukun işlemesine yardımcı olmak, adaletin tecellisine katkı sunmaktır. Adalet ve hukuk, sadece mahkemelerin kararlarıyla değil; toplumun her kesiminin hukuka ve adalete sahip çıkmasıyla sağlanabilir. Biz tam 23 yıldır işte bunu yapmanın derdindeyiz.

Bundan sonra da demokrasiden, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden ödün vermeden çalışmaya devam edeceğiz. Genç hukukçularımızın, meslek hayatları boyunca omuzlarında taşıdıkları bu ağır yükün bilinciyle hareket edeceklerine inanıyorum. Rabbim hepinizin yâr ve yardımcısı olsun diyorum."