BUNUN ADI GAZETECİLİK DEĞİL REZALET!..
Samsun'da Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ile bir personel arasında yapıldığı iddia edieln cinsel içerikli konuşmaları bütün gazetelere haber oldu.Hiç bir haberde konuşmaların yayılmasının suç olduğu yazılmadı.
Bu gazetecilik değil, rezalet!
Dün gazetelerimizdeki "Samsun´da sanal seks skandalı" haberini okurken canım çok sıkıldı.
İki yetişkin, bilgisayarda MSN yoluyla cinsel içerikli sohbetler etmiş. Kimliği belirlenemeyen biri de bu konuşmaların dökümünü alıp internet yoluyla etrafa yaymış.
Peki gazetelerimizin yaptığı ne?
Olay hakkında hiçbir habercilik çalışması yapmadan, sadece konuşmaların içeriğinden iç gıcıklayıcı bölümler alarak sayfalara taşımak...
Konuşmaların dökümünü alan kişinin yaptığı suç.
Peki haberde bu konuyla ilgili tek bir satır var mı, yok!
Gelelim olayın öteki yanına...
İnsanların bilgisayar yoluyla mahrem konuşmaları suç mu? Hayır.
Yok, bu konuşmaların içinde suç var diyorsanız ya da bu iki kişinin böyle konuşması ciddi biçimde kurumsal ve kamusal ahlaka aykırıdır diyorsanız, neden gerekçeleriniz haberde yer almıyor?
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım.
Konuşmanın dökümlerini alan kişinin amacı şantajsa gazeteler de şantaja katılmış olmuyor mu?
Bu konuşmaları yayan, bilmediğimiz gayet kişisel nedenlerle söz konusu kişileri kamuoyunda küçük düşürmeyi hedeflemişse, bunu çarşaf çarşaf haber yapmak basının görevi olabilir mi?
Artık gazetelerimizi ve gazeteciliğimizi anlamıyorum, anlayamıyorum...
Yasaların suç olarak tarif etmediği şeyleri suç gibi göstermeyi gazetecilik; insanların kişilik haklarını hiçe sayan, içine biraz seks, biraz gizlilik katılmış her dedikoduyu haber olarak görmeyi hiç anlayamıyorum.
Korkutucu bir gelişme bu.
Neden mi?
Çünkü bu basın yarın öbür gün ciğeri beş para etmez kişilerin interneti kullanarak etrafa saçtıkları bütün yalan dolanları, mal bulmuş Mağribi gibi saldırıp manşete çıkartmaya başlar!
Bu gidişattan ıstırap duyan aklı başında tek bir yayın yönetmeni, insan haklarına saygılı tek bir editör yok mu?
Sert rüzgârlar hepimizi önüne katmış sürüklüyor da çok mu çaresiziz?
***
Kamu sektörüne dokunma, özel sektöre dokunma, mafyaya dokunma, siyasete dokunma, ona dokunma buna dokunma!..
Hepsi cıss!
Hepsi gazetelerin maddi varlıklarını tehlikeye sokacak zor konular. Anladık!
Ama sırf okurda "Aa ne ayıp!" duygusunu kışkırtıp bundan ekmek yemek için sıradan insanların hayatlarını bozuk para gibi harca!..
Oh, ne kolay!
Kolay da, bu mudur gazetecilik?
Üstelik hem gülünç hem de acıklı olanı şu ki, bu haberleri sayfalarına koyan gazetelerde çalışanlar da sabahtan akşama bilgisayarda sohbet edenler, haberleşmelerinin büyük bölümünü bilgisayarla gerçekleştirenler.
Merak ediyorum...
Bu arkadaşlar günün birinde MSN, mail ya da kısa mesaj yoluyla özel haberleşmelerinin "kimliği belirsiz biri" tarafından etrafa yayılmasını ve onlardan bir bölümünün "İşte o sohbet!" diye yayınlanmasını hoş karşılar mı?
Haşmet BABAOĞLU /VATANhttp://jjmao