Ayşe Barım, cezaevinde sessizliğini bozdu! ‘Burada bunun yasını da tutuyorum…’
Oyuncu menajeri Ayşe Barım, Silivri Cezaevi'nden verdiği ilk röportajda, tutuklanmasının arkasında yatan nedenleri anlamakta güçlük çektiğini belirterek, “Eğer tutuklanmamın sebeplerinden biri 19 Mart'a hazırlıktıysa, o zaman ben bir sektör adına burada rehin tutuluyorum demektir. Yazıklar olsun” sözleriyle isyan etti. Barım, ağır sağlık sorunları ve sektörün sessizliği nedeniyle büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını dile getirdi.
Oyuncu menajeri Ayşe Barım, 24 Ocak'ta gözaltına alınmasının ardından 27 Ocak'ta tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne konulmasının 240. gününde verdiği ilk röportajda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ağır sağlık sorunlarıyla boğuştuğunu, sektörün kendisine sahip çıkmamasının büyük hayal kırıklığı yarattığını ve tutukluluğunun ardındaki nedenleri hala anlamakta güçlük çektiğini belirtti.
AĞIR SAĞLIK SORUNLARI VE "ANİ ÖLÜM RİSKİ"
"Biraz yazıyorum fikirlerimi, günlük tutuyorum. Keşke bir gün başıma gelenleri tüm açıklığıyla anlatabilsem, korkmadan. İmkânsız sanki... Bu yaşadıklarım inanılmaz" diyen Barım, T24'den Cansu Çamlıbel ile yazılı olarak yaptığı röportajda, iki yıl önce teşhis edilen "hipertrofik kardiyomiyopati" (kalp kası hastalığı) rahatsızlığının cezaevi koşullarında kötüleştiğini ifade etti. Son dört ayda yedi kez bayıldığını ve bu bayılmaların "ani ölüm riski" taşıdığını doktorların da doğruladığını söyledi.
Kalbindeki bozulma nedeniyle kanın vücuda yeterince pompalanmadığını ve bayılma ataklarının bu yüzden gerçekleştiğini anlattı. Ayrıca 10 yıl önce beynine takılan iki stent olmasına rağmen yeni bir anevrizma oluştuğunu ve bu durumun ameliyat gerektirdiğini, ancak cezaevi şartlarında ameliyat sonrası nekahet döneminin imkansız olduğunu vurguladı. Kaygı bozukluğu ve panik atakların her iki hastalığını da tetiklediğini belirterek, "Vücudumda bir nevi iki ayrı patlamaya hazır bomba var" dedi.
"POLİTİK BİRİ OLMADIM, SUÇLAMALARI ANLAMIYORUM"
Ayşe Barım, tutuklanma gerekçesi olarak gösterilen "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüse yardım etme" iddiasını büyük bir şokla karşıladığını dile getirdi. Hayatı boyunca apolitik bir insan olduğunu, bu kanunun kapsamını dahi bilmediğini belirtti. Gezi Parkı protestolarının planlayıcılarından biri olduğu savının tamamen asılsız olduğunu, Gezi'ye sadece bir kez, oyuncularının yanında bulunmak üzere gittiğini ve bunun kanıtlı olduğunu söyledi. Kendisine isnat edilen suçlamaların hiçbir kanıtı veya tanığı olmadığını, bilgisayarlarının ve finansal kayıtlarının incelendiğini ancak hiçbir suç unsuruna rastlanmadığını ifade etti.