Efendim; Türkiye ilginç bir yola girdi. (En son Antalya, Adana ve Adıyaman Büyükşehir Belediye Başkanlarına yönelik operasyonlar bunu gösteriyor.) Bu yola karar verenler geri vites yapmayacağa benziyor. Üstelik doz giderek artıyor. Daha neler olabilir bilmiyorum. Düne kadar “Turpun büyüğü” İmamoğlu idi. Onunda büyük turp olmadığı anlaşıldı. Geriye kala kala kim kalıyor? (Akla Mansur Yavaş geliyor ama turp olarak büyüklüğü tartışılır) O halde turp CHP Genel Başkanı Özgür Özel olabilir mi acaba? O zaman bir “Level” daha atlanmış olur herhalde…
İhtimal Dahilinde mi?..
Nitekim Özgür Özel’de işin farkında olsa gerek ki "Bir ben kaldım, beni de atsın hapse. Biz demirden korksaydık, trene binmezdik. Bizim gündemimizde fezleke, dokunulmazlık yok.” diyebiliyordu. Tabii o ne kadar yok sayarsa saysın gerçekte böyle bir hazırlık vara da benziyor. (Bu arada okumakta olduğunuz yazı yazılıp bittiğinde bir “Son dakika” haberi olarak Özgür Özel’e "Cumhurbaşkanına hakaret, suç işlemeye alenen tahrik, kamu görevlilerine görevleri nedeniyle hakaret ve tehdit" ten yeni bir soruşturma açıldığını da not düşelim.) Durum iyice kızışıyor gibi…
Peki iş hakikaten oralara kadar varabilir mi? Gidişata bakılırsa “Olabilir” de denebilir. (Yoksa kesinliği yok elbette. Buradan yola çıkarak spekülasyon yaratmaya da lüzum yok) Elbette ben bunu kafamdan uydurmuyorum. Veya kimileri gibi operasyon amaçlı manipülatif şayialar üretmeye çalışmıyorum. Ben olandan hareketle olabilecekleri varsayım düzeyinde -yanılma payımla birlikte- tartışıyorum. Bu illâ olacağı anlamına gelmiyor. Sadece bir gelecek senaryosu oluşturmaya çalışıyorum. Abartmanın alemi yok!..
Dokunulmaza Dokunmak!..
Nitekim geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İzmir Milletvekili Tuncay Özkan hakkında hazırlanan dokunulmazlık dosyaları TBMM Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan karma komisyonuna gönderildi. Bu noktada prosedür olarak fezlekeler önce karma komisyona yollanır ve toplanıp karar verilir. Karardan sonra fezlekeler TBMM Genel Kurul’una gider, en son orada oylama yapılır. Buralarda AK Parti + MHP oyları çoğunlukta olduğundan muhtemelen dokunulmazlık kalkar.
Şimdi bu fezlekeler bir köşede dursunlar diye yollanmadı herhalde. Günü geldiğinde bazı işlevleri olacak sanırım. (Fezleke, Özel'in Yargıtay'ın Can Atalay kararına ilişkin Yargıtay üyelerine “Zibidi” demesi yüzünden hazırlandı.) Gidişattan anladığımız kadarıyla durum en yüksek perdeden gerilime sarıyordu. Biz gene de iyimser olup “O kadarda olmaz herhalde” demeye devam edelim…
Realize Olur mu?..
Peki bu ne kadar mümkün? Kağıt üzerinde mümkün ama pratikte de mümkün mü? Bu şartlar altında -doğru veya yanlış- analizimizi yürütmeye çalışalım.
Önce Yolunu yapıyorlar!..
Dikkat ediyorum AK Parti bir şey yapacağı zaman önce yolunu yapıyor. Hatta ne yapmak istediğini medyadaki kimi sözcüleri tarafından açıkça ilan ediyor. Garip ama böyle. Burada da öyle bir “Koku” yayılıyor sanki. Şu veya bu biçimde hissettiriyorlar. Bu “Fezlekeler” konusu da biraz öyle sanki. Önce kimse ciddiye almıyor. Sonra bir bakıyorlar ki doğru çıkıyor. Burada da öyle bir “Sürpriz” oluşabilir mi acaba?..
Bilmiyorum, Özel’in dokunulmazlığını kaldırıp, gözaltına almaya sonra da tutuklamaya kalkmak normal koşullarda olmaması gerekiyor. Lakin artık sistem “Normal” in sınırlarını zorluyor. Bize “Anormal” gelen giderek normalleşiyor. Gene de kesin bir şey söyleyemem. Ancak artık her şeyin potansiyel olarak bir “ihtimal” olduğunu söyleyebilirim. Bunun pratiğe dökülmesi tamamen konjonktüre bağlı olabilir. Öyle bir tünele girdik ki sonu hayrola. Bu iş şirazesinden iyice çıkmışa benziyor artık…
Ne diyeyim; “Büyük turp” artık Özgür Özel olabilir!..
07. 07. 2025
NOT: Türk aydın - yazar geleneğinde tamamıyla orijinal bir kilometre taşı olan Nihat Genç’i kaybettik. Biraz sivri dilli görünse de lafını esirgemeden, eğip bükmeden dile getirmesini bildi. Yazarının kıymetini bilmeyen, aydınına saygısız, eziyet etmeyi huy edinmiş bir toplum - devlet – medya düzeninde boyun eğmeden, kimseye eyvallah demeden var olmasını bildi. Ülkesini sevdi ve aşkla bağlandı. O mert ve delikanlı bir yazardı. Türk milleti hassas reflekslere sahip bir yazarını kaybetti. Gitgide fikren çoraklaşan ülkemizde Nihat Genç gibi yazarlara ihtiyacımız var. Kendisine Allah’tan rahmet dilerken, sevenlerine, ailesine de başsağlığı ve sabır diliyorum…