Beyaz şaşırma, sabrımızı taşırma!

Murat Tolga Şen yeni yazısında "Turabi'nin Beyaz Show'da işi ne" diye sormuyor, "o kafa kesme videolarına ne gerek vardı" diyor ve evlilik programlarını yapanların büyük düellosunu yorumluyor.

MURAT TOLGA ŞEN
MURAT TOLGA ŞEN murattolga@gmail.com
Turabi Çamkıran, Survivor adasında kaldığı süre zarfında pek çok çam devirdi. Adada sataşmadığı, kavga etmediği insan kalmadı, bir yarışmacı olmaktan çıkıp adeta filmlerde izlediğimiz türden bir kötü karaktere dönüştü. Turabi’ini alamet-i farikalarından biri de yarışma kazandıktan sonra yaptığı sevinç ritüelleriydi ki, onlar da başlı başına bir eleştiri konusu…

Zat-ı muhterem dün gece Beyaz Show’daydı. Beyaz’ın yetenekli bir ekibi var, almışlar Turabi’nin o sevinme hallerinden özel efekt destekli bir toplama hazırlamışlar. İyi güzel ama biz bu adamı geçen yıl aylarca “gençlere kötü örnek oluyor” diye eleştirmedik mi? Tutup da bu görüntüleri kanlı bir bilgisayar oyunu demosuna dönüştürmenin âlemi ne?

Turabi oyun arkadaşına ateş edip vücudunda delik açıyor, kanlar Sahra’nın üstüne sıçrıyor, kafasını sağa sola sallarken kafası kopuyor ve bedeninden oluk oluk kan fışkırıyor, o da yetmiyor gidiyor arkadaşının kafasını koparıp bir de ona tekme atıyor!

Bravo, tebrikler… Şiddeti bu kadar içselleştirdiğimizi bilmiyordum, bu sayede öğrenmiş oldum. Beyaz’ı şu Ayşe Öğretmen vakasında savundum, hem de tornistan yapmasına rağmen ama bunun savunulacak bir tarafı yok. Şiddeti övmek, sıradanlaştırmak, sevimli bir şeymiş gibi göstermek çoğalmasına yol açacaktır. Sonra açıyoruz bilgisayarı, “Havadaki uçak bomba atacak denilerek korkutulan Suriyeli çocuk” videosu izliyoruz, Revep İvedik’e dönüşüm programının son aşamasındayız. Beyaz’ın yayınladığı “kafa koparmalı Turabi videosu” buna ne de güzel hizmet eder!

İçin rahat olsun Beyazıt Öztürk, bugün sosyal medya bu video ile yıkılacak, 13-15 yaş ergenleri her yerden bunu paylaşacaklar. Ünün, şanın, reytingin artacak ama sosyal sorumluluğunu hiç bu kadar askıya astığını görmemiştim, hem şaşırdım, hem üzüldüm.

Evlilik Programları nereye gidiyor?

Ortada bir iddia var, Seda Sayan’la kocası Zuhal Tupal’a kumpas kurmuş, bir adamcağıza para verip, onun programında protesto yapmasını sağlamışlar. Maksat; Seda’nın reytingi artsın, Zuhal ekrandan düşsün vs. ama olay patladıktan sonra Seda Sayan da konuyu mahkemeye taşıyıp Zuhal Topal’ı, eşini ve yapımcısını suçladı. Ortalık karışmış durumda…

Bu kadar ileri gitmeyi hangi motivasyonla açıklayacağız bilmiyorum ama Muhteşem Yüzyıl: Kösem’in niye tutmadığı anlaşıldı, asıl entrika modern zamanlarda…

Bu arada, eğer adamın iddiası doğru ise inanılır gibi değil, iş buraya kadar geldi mi yani? Bundan sonra ne olacak, adam tutup programcı mı dövdüreceğiz, karşı tarafın reji ekibini mi kaçıracağız? Yalan ise de ortada hala büyük bir komplo var. Kim doğru söylüyor yakında belli olur ancak benim tek temennim; kimseye faydası olmayan evlilik programlarının bir an önce hayatımızdan çıkması…

Gus Van Sant’ın “Sonsuz İhtiras” (To Die For, 1995) adında bir filmi vardır, TV programcısı bir kadının (Nicole Kidman) mesleğinde zirveye çıkmak için gerektiğinde cinayet işlemeyi bile göze aldığı tüyler ürpertici bir hikayeye sahiptir. Bunları gördükçe, nedense hep o film geliyor aklıma…

MURAT TOLGA ŞEN
Tüm yazılarını göster