Babam ve Ailesi, Kırgın Çiçekler, İçerde, Paramparça! Pazartesi seyircisini kim kapacak?
Dizi savaşları başladı, bakalım Pazartesi akşamlarının seyircisini kim kapacak. TV eleştirmeni Murat Tolga Şen, dün gece yayınlanan dizileri izledi ve lafını sakınmadan yorumladı.
Ulusal kanalların yayın stratejisinde değişen bir şey yok; bu yıl da bütün geceyi bir diziyle kapatacaklar. Seyircinin dizi izlemeye eskisi kadar meraklı olmadığını düşünüyorum ancak hal böyleyse şu soruyu sormak gerekiyor. Pazartesi akşamı seyircisini kim kapacak?
Dün gece yeni başlayan iki diziye ve Paramparça’ya göz gezdirdim. Hepsi aynı saatte başlasa da tekrarlar yüzünden biri bitince öbürüne geçebiliyorsunuz. Sevdiğiniz diziyi kaçırma şansınız yok sadece hangisini önce izleyeceğinizi dert ediyorsunuz.
Yeni yapımlardan İçerde ile başlayalım. Ay Yapım’ın bu sezon iddialı projeleri arasında gösterilen dizi başrol oyuncuları Çağatay Ulusoy ve Aras Bulut İynemli’ye güveniyor. Onları da Çetin Tekindor, Mustafa Uğurlu gibi güçlü oyuncularla desteklemiş. Yazmayanı dövüyorlarmış; hikaye Köstebek (The Departed) filminden geliyor ama mühim olan uygulama…
Köstebek’i boşverin; Ay Yapım, Ezel’de yaptığını bir kez daha yapmanın peşinde, bütün karakterler de ona göre konumlanıyor, bize bir Ezel daha izletecekleri özellikle Selim Erdoğan’ın canlandırdığı karakterin Kebapçı Celal’in (Çetin Tekindor) mekanını bastığı sahnede, “Dayı nerede, Ezel nerede?” diye merak ediyor insan. Bence o şaşırtmacalara fazla güvenmemek lazım, diziyi taklitçi bir duyguya sokuyor. Bir ilk bölüm günahı olarak oyuncuları fazla rol keser buldum, henüz karakterleri üstlerine giyememişler.
Bir de şunu yazalım; bu, “sokakta mafya, mutfakta aşçı” klişesinden gına geldi. Mekanın mutfağında yemek yaparken korku salan mafya babası artık bir karikatür, koskoca Çetin Tekindor’a bunu mu oynattınız? Bu arada Ay Yapım’ın son işlerinde eskisi kadar özenli bir teknik işçilik göremiyorum, bütçeler yüzünden mi?
Gelelim, bir diğer yeni dizi olan Babam ve Ailesi’ne… İçerde, yazdığım tüm olumsuz taraflarına rağmen merakla izlenen bir dizi, vıcık vıcık ilişki dizisi izlemek isteyenler için Pazartesi akşamları Kırgın Çiçekler ve Paramparça mecburi istikamet, Babam ve Ailesi’nin aşırı felaket içeren senaryosuyla Paramparça’dan seyirci çalması mümkün değil. Günü de yanlış. İçerde kendi seyircisini bulacakken Babam ve Ailesi hipermarketin yanına açılmış bakkal gibi acıklı bir şekilde batacakmış gibi geldi bana… Yapımcılar Ayça Bingöl’e güveniyor ama bu kadar yüksek dozda duygusallık içeren ilk bölüm seyirciyi çekmek şöyle dursun kaçıracaktır bile… Yine de yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim; Caner Şahin’in performansı dün gece yayınlanan diziler içinde gördüğüm en iyi oyunculuktu.
Bizi her sezon dertten derde sürükleyen, hikayesiyle olduğu kadar sette yaşananlarla da aklımızı meşgul eden Paramparça’ya da birkaç cümle kuralım. Dizi geçtiğimiz sezon adeta bir kıyamet yaşatarak bitti ama orada ucu açık bırakılan şeylerin çoğunun bu sezon başlangıcında cevabı yok. Kendi seyircisi Paramparça’yı izlemeye devam edecek ancak geçen sezon tadında bir final yakışırdı diye düşünüyorum ben bu diziye…
Son olarak gecenin birincisi olan Kırgın Çiçekler’e mercek tutmak istiyorum. Bu dizinin durumu aslında Babam ve Ailesi’nin neden başarısız olduğunu da açıklıyor. Kadın izleyici bu diziyi tek geçiyor, Paramparça yıldan yıla seyirci kaybederken Kırgın Çiçekler reyting zirvesinin tepesinde kalmaya devam ediyor. Pazartesi gecesi bir “kadın dizisi” daha kaldırmaz, bu açık. İçerde farklı bir seyirlik ve bir “erkek dizisi”, önemli rollere ve hikayenin açılımına bakın.
Uzun lafın kısası; Pazartesi akşamının alışkanlığı Paramparça ama Çağatay Ulusoy’un polisiye entrika dizisi İçerde bir alternatif sunmayı başarıyor. Pazartesi akşamlarının yeni tutkusu bu dizi olabilir pekâlâ. Bu da Paramparça’nın son sezonunu izletecek demektir bize… Babam ve Ailesi ise maalesef güçlü oyuncularına rağmen hızla tükenecek bir proje. Kimsenin emeğini kötülemek istemem ancak seyircinin ne istediğini anlamamışlar. “Herkesi ağlatırsak reyting gelir” demişler ki o da bence şu aralar en kötü reçete!
MURAT TOLGA ŞEN – murattolga@gmail.com
Tüm yazılarını göster