11. Yargı Paketinde Neler Var? 11. Yargı Paketi Ceza İnfaz Düzenlemesi Maddeleri ve İçeriği
11. Yargı Paketi, LGBTİ+ düzenlemelerinden çocuk adaletine, trafik suçlarından internet sansürüne kadar milyonları ilgilendiren kapsamlı değişiklikler içeriyor. Taslakta “biyolojik cinsiyete aykırı davranış” suç sayılırken, cinsiyet geçiş sürecine ağır kısıtlamalar getiriliyor. İnternet erişimi, çocuk cezaları ve toplu alanlardaki yaptırımlar da genişletiliyor. Paket, temel hak ve özgürlüklere etkisi nedeniyle büyük tartışma yaratmış durumda. Peki, 11. Yargı Paketinde neler var?
11. Yargı Paketi, TBMM’ye sunulmadan önce kamuoyunda en çok tartışılan düzenlemelerden biri hâline geldi. LGBTİ+ bireyleri doğrudan etkileyen “biyolojik cinsiyete aykırı davranış” maddesinden çocuklara yönelik ceza rejimindeki sertleştirmelere, cinsiyet geçiş yaşının 25’e çıkarılmasından internet erişim engellerine, trafik suçlarından dijital gözetim düzenlemelerine kadar pek çok alanda köklü değişiklik öngörülüyor. Pakette, aynı cinsiyetten iki kişinin evlilik veya nişan töreni yapmasının dahi hapis cezası kapsamına alınması, ifade özgürlüğü ve özel hayatın gizliliği bakımından ciddi tepkilere yol açıyor. Çocuk adalet sisteminde cezalar ağırlaştırılırken, 15–18 yaş grubunun yetişkinlere yakın cezalarla yargılanması hedefleniyor. 5651 sayılı kanunda yapılacak değişikliklerle sosyal medya platformlarına erişimin daraltılması, içeriklerin 24 saat içinde kaldırılması ve tüm sitenin kapatılabilmesi gibi yeni yetkiler getiriliyor. Uzmanlar ve sivil toplum temsilcileri, paketin “hak ve özgürlüklerde geri dönüş” anlamına geldiği konusunda uyarırken, taslak kadın örgütlerinden LGBTİ+ derneklerine, hukukçulardan barolara kadar geniş bir kesimde ciddi tartışma yaratmış durumda.
Türkiye’nin merakla beklediği 11. Yargı Paketi, henüz TBMM’ye resmi olarak sunulmadan büyük bir tartışma başlattı. Paketin içeriği; LGBTİ+ hakları, ifade özgürlüğü, internet erişimi, çocuk adaleti, trafik suçları, dijital yargılama, ceza sınırları, cinsiyet geçiş süreçleri ve kamu güvenliği gibi toplumun her alanını etkileyen konularda köklü değişiklikler öngörüyor. Taslağın genel gerekçesinde düzenlemelerin “aile kurumunu korumak, toplumsal değerlere yönelik saldırıları engellemek ve cinsiyetsizleştirme akımlarıyla mücadele etmek için yapıldığı” ifade ediliyor. Ancak hukukçular, bu yaklaşımın temel hak ve özgürlükleri daraltma tehlikesi taşıdığı konusunda uyarıyor.
1. “BİYOLOJİK CİNSİYETE AYKIRI DAVRANIŞ” SUÇ SAYILIYOR
Taslakta en çok eleştirilen düzenleme, Türk Ceza Kanunu’na eklenmesi planlanan yeni suç tanımı oldu. Buna göre:
-
“Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı davranmak, buna teşvik etmek, övmek veya özendirmek” fiilleri suç kapsamına alınıyor.
-
Bu davranışlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
-
Aynı cinsiyetten iki kişinin nişan veya evlilik töreni yapması hâlinde ceza 1 yıl 6 aydan 4 yıla kadar çıkıyor.
Hukukçular bu düzenlemeyi, “modern hukuk tarihinde ilk defa bir kimliğin suç kapsamına alınması” olarak nitelendiriyor.
2. CİNSİYET GEÇİŞİNDE YAŞ SINIRI YÜKSELTİLİYOR
Taslağın ikinci tartışmalı bölümü, cinsiyet geçişine yönelik tıbbi ve hukuki süreçler hakkında:
-
Başvuru yaşı 18’den 25’e çıkarılıyor.
-
Kişinin üreme yeteneğinden tamamen yoksun olduğunu ispatlaması şartı getiriliyor.
-
Karar, Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği hastanelerde yapılacak dört ayrı değerlendirme ile verilecek.
-
Mahkeme kararı olmaksızın yapılan hormon tedavisi, cerrahi müdahale ve estetik işlemler 2–5 yıl hapis cezası gerektirecek.
-
Müdahale bir sağlık kuruluşunda yapılırsa ceza daha da artırılacak.
Bu düzenlemeler, trans bireylerin tıbbi sürece erişimini ciddi şekilde kısıtlayacak bir yapı oluşturuyor.
